İki zayıf yetim ve kadın
İslam dininde insan yaratılmışların en şereflisidir. Dolayısıyla diğer varlıklar insanın emrine verilmiş ve paylaşım adalet üzere olması esas alınmıştır. Yani insanın çalıştığının karşılığı vardır. Bu sebeple emeğin sömürülmesi yasaklanmıştır.
Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurur: “Yetim ve kadın, bu iki zayıf hakkında Allah’tan korkun.” (1)
Yani yetimlerin, buluğ çağına girdikleri zaman mallarını geri alacaklar diye çarçur ederek veya zimmetinize geçirerek mallarını yemeyiniz. Veli, zengin ise yetimin malından yemeğe kalkışmasın. Veli fakirse yetimin malından yiyebilir mi? Bu konuda bazı müfesirler şöyle diyor: “Örfe uygun olarak aylık bakım ücreti kadar malından yemesinde bir mahzur yoktur.” Bazı müfessirler de şöyle diyor: “İhtiyacı halinde yetimin malından ödünç olarak yer, sonra iade eder.” Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Çünkü yetim, malımın tamamını vermedin diyebilir. Bu durumda yazılı belge kendisine gösterilir. Hesap görecek olan Allah olduğu için O buna kâfidir. Yeter ki siz O’nun hükümlerine göre hareket edin.
Allahu Teâlâ şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir. (2)
Yani ey bütün olarak inanan müminler! Mallarınızı aranızda karşılıklı rızaya dayanan ticaret dışında faiz, kumar, zina, rüşvet, ihalelerde yolsuzluk, işi ehline vermeme gibi meşru olmayan yollarla yemeyin. Çünkü bu batıl yollar fıtratınızı bozar, düşüncenizi kirletir, maddeten ve manen öldürür. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir; yani sizin bu duruma düşmenizi istemez.
Dünyada daha ziyade bu iki zayıf yetim ve kadının hakkı sömürülmektedir. Çünkü kapitalist düzende dünya gelirinin % 95 kapitalistler tarafından yenmektedir. Kapitalistler, dünya nüfusunun % 5 kadardır. Fransa ve Almanya’da gelirin % 95 nüfusun % 5 tarafından yenmektedir! Türkiye’de ise gelirin % 95 nüfusun % 15 tarafından yenmektedir!
Bu durumda dünyada adalet, hak ve hukuk olur mu? Biz neyin peşindeyiz? Özgürlük, demokrasi gibi beylik laflar sömürü aleti olarak kullanılmıyor mu? İşte Ortadoğu’nun durumu ortadadır. ABD, Irak’ı demokrasi, özgürlük türküleri ve şarkıları söyleye söyleye işgal etmedi mi? Faiz, kumar, zina, rüşvet, ihalelerde yolsuzluk, işi ehline vermeme bu düzenin gereği değil mi? Başka bir ifade ile bu illetler kapitalist düzenin can damarları değil mi?
Öyleyse kadın cinayetlerini neden bu atmosferde değerlendirmiyoruz? Söyleyin bakalım, bu atmosferde kadın cinayetlerinde, cinsel istismarda daha da artış olmaz mı? Bu atmosfer insan zaaflarını daha da azdırmaz mı? Kapitalist düzende insan üreten bir makinedir. Makine yıprandığı zaman çöplüğe atılır. Dolayısıyla insan insani değerlerden mahrumdur. İnsan erdemli ve kâmil olmazsa bu değerlerden mahrum olursa ondan ne beklenir? Neden eğitim sistemimiz bu değerler üzerine oturtulmamaktadır? Hala anlamak istemiyoruz öyle değil mi?
Kadın cinayetleri bu bağlamda düşünülürse çözüm üretmek kolaylaşır. Yetim ve kadın, bu iki zayıf hakkında Allah’tan korkulsa kadın cinayetleri yok denecek kadar azalır. Bu iki zayıf hakkında Allah’tan korkulsa, faiz, zina, yolsuzluk, hırsızlık v.s. yok denecek kadar azalır. Kimse nikâhsız yaşamaya cüret edemez. Sevgili adı altında eşref-i mahlûk olan kadın erkek tarafından metres olarak kullanılmakta ve sömürülmektedir. Kadın, sömürülmeye direnince öldürülmektedir. Tıpkı kapitalistlerin bir damla petrol için tonlarca kan akıttığı gibi. Winston Churchill şöyle der: “Bir damla petrol bir damla kandan üstündür.” Batı’nın insan bakışı işte budur.
Durum böyle olunca bu atmosferde bu iki zayıf yetim ve kadın hakkını yemek bir üstünlük olmaz mı? Üstünlük olmasaydı, faiz, kumar, zina, rüşvet, ihalelerde yolsuzluk, işi ehline vermeme meşru hale gelir miydi? Ey eşref-i mahlûk olarak yaratılan insan! Bu meziyetin değerini ne zaman anlayacaksın, öldükten sonra mı?
İstatistiki bilgiye göre, Türkiye’de 2017'de 409, 2018'de 440, 2019 yılında ise 474 kadın kocası veya nikâh dışı hayatı bir yaşam biçimi kabul eden zavallı erkekler tarafından öldürülmüştür.
Avrupa’da da kadın cinayetleri giderek artmaktadır. İstatistiki bilgilere göre, Fransa'da 2019 yılında öldürülen kadınların sayısının 137’dir. Almanya'da ise 2018 yılında 114 bin 393 kadının fiziki şiddete maruz kalmış; 112 kadının eşi ya da eski eşi tarafında öldürülmüştür. Hoşça kalın.
Kaynaklar:
1- Kenzü’l Ummal, C.9, Hds. No: 25004.
2- Nisâ, 29
------------
DUYURU
Konya Aydınlar Ocağı 2020 Selçuklu Salı Sohbetleri
28 Ocak 2020 Salı, Saat 19:30
Tasavvufta Üç Temel Kavram
Rabıta- Tevessül- vahdet-i vücud
Bir sunum yapacağım Yer:
İl Halk Kütüphanesi (Fuar Kültür Merkezi içi)
Teşrifleriniz bizleri onurlandıracaktır.
Sadık KÜÇÜKHEMEK/İlahiyatçı- Yaza
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.