Recep Çınar

Recep Çınar

İbret alınması gereken bir hikaye

İbret alınması gereken bir hikaye

Pir Sultan Abdal ve Hızır Paşa hikayesini okuyunca, sizinle de paylaşayım istedim…

Gerçekten güzel bir hikaye…

Bu hikaye,  geldikleri yerleri unutanların hikayesi…

Bu hikaye, gündüz külahlı, gece silahlı gezenlerin hikayesi…

Bu hikaye, hak için, halk için yola çıkıp, yoldan çıkanların hikayesi…

Bu hikaye, kul hakkı yiyenlerin hikayesi…

Bu hikaye, kendisini doğru bilip, ama doğrulukla uzaktan yakından alakası olmayanların hikayesi…

Özetlersek bu hikaye, halkın içinden çıkan, ancak o halka ihanet edenlerin hikayesi…

Benim çok hoşuma gitti…

İnanıyorum ki, insan olan herkesin hoşuna gidecek bir hikaye…

Özellikle de bu mübarek günlerde hak, hukuk, yasa, tasa, haram ile helalı bilmeyenleri anlatan, ders alınması gereken bir hikaye…

Tabii ki ders alabilirsek ya da alabilirlerse!

xxx

Vaktiyle Sivas’ın bir köyünde Hızır adında bir genç varmış. O zamanlar bu köyün halkı  fakir bir halk imiş. Hızır da bu fakirlikten kurtulmak için köyden ayrılmaya karar vermiş, çıkmış yola. Ha şurası ha burası derken Banaz'a kadar gelmiş. Pir Sultan'ın yanına azap durmuş. Sonra da müridi olmuş. Aradan seneler geçmiş ve bir gün Hızır: "Pirim demiş; Sen herkese himmet ediyorsun herbiri çeşitli makamlara geçiyor ne olur bana da himmet et büyük adam olayım ben de bir makama geçeyim."

Pir Sultan şöyle bir düşündükten sonra gülümsemiş. "Hızır ben dua ederim, belki sen de büyük adam olursun; hatta paşa veya vezir de olursun ama sonunda gelip beni astırırsın."

Yine de duasını eksik etmemiş. Hızır İstanbul'a gidip saraya girmiş. Ağa, Kapıcıbaşı, Paşa, Beylerbeyi derken vezir olup Sivas valiliğine atanmış. Pirini unutmamış haber gönderip huzuruna getirtmiş. Hürmet izzet ikram derken bir hayli de sohbet etmişler.Yemekte mükellef bir sofra donanmış. Pir Sultan yiyeceklere şöyle bir bakıp hemen geriye çekilmiş. Paşa şaşırmış.

"Birşey mi oldu Pirim?"

Pir Sultan, "Hızır demiş; bu yemeklerde haram kokuyor. İçinde yetim hakkı var sen bunları haram para ile yaptırmışsın." Hızır Paşa "Yok pirim" dediyse de dinletememiş. Ama bir hayli de içerlemiş. Pir Sultan biraz daha ileri gidip "Bunları ben değil köpeklerim bile yemez. İstersen çağırayım da gör" demiş. Hemen ünlemiş köpekler anında gelmişler. Bir tepsiye haram yemek bir tepsiye helal yemek konmuş. Önce haram yemekler getirilmiş. Köpekler şöyle bir koklayıp geri geri çekilmişler. Arkasından helal yemeklerle dolu tepsi gelmiş. Köpekler onu da kokladıktan sonra kuyruklarını sallaya sallaya yemeye başlamışlar. Bu hakarete çok kızan Hızır Paşa hırsını yenemeyip pirini Toprakkale'ye hapsettirmiş.

Eh. Ne de olsa Piri. Hırsı geçince bir bahane ile affetmek istemiş. Zindandan çıkartıp demiş ki: "Bana içinde Şah'ın adı geçmeyen üç deyiş söylersen seni affedeceğim.Yok söylemezsen kendin bilirsin" Pir Sultan "Peki öyleyse" deyip tezeneye şöyle bir dokunmuş ve "Açılın Kapılar Şah'a Gidelim"

"Kul Olayım Kalem Tutan Ellere" ve "Karşıda Görünen Ne Güzel Yayla" adlı deyişleri okumuş. Okuduğu bu deyişlerin, yani türkülerin tamamında Şah’ın adı defalarca geçince,  Pirini affetmeye hazırlanırken, onun hemen her fırsatta Şah'ı anması Hızır Paşa'yı çileden çıkarmış. Ne söylediğini ne yaptığını bilemez hale gelmiş. Yanındakilere “asın bunu” diye emretmiş. 

Rivayet böyle.

Xxx

Günümüze geldiğimiz zaman, bunlar yaşanıyor mu?

Hem de fersah fersah ileri boyutları ile yaşanıyor…

Hırs, insanları esir almış…

Ya da insanlar hırslarına esir olmuşlar…

Allah, gözünü hırs bürümüş, helal ve haramı bilmeyen, kul hakkı yiyenlerden esirgesin bizleri…

Zor günlerden geçiyoruz…

Yüce Yaradan, bu zorluklara dayanacak gücü elimizden almasın…

Amin.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi