İBNİ SİNA DENEYİ
Müslümanlarca olduğu kadar belki de ondan daha fazla batılılarca tıp ilminin önderi olarak bilinen ve adı büyük üstad olarak anılan, tıp alanında yedi asır boyunca temel kaynak eser olarak 17. asrın ortalarına kadar Avrupa üniversitelerinde tıp biliminde temel eser olarak okutulan El-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) adlı kitabın sahibi olan İbni Sina’nın bir deneyini hatırlatarak başlıyoruz.
İbni Sina bir deney yapar ve iki kuzuyu iki ayrı kafese koyar. Kuzular aynı yaşta, aynı kiloda, aynı cinstir ve aynı yemlerle beslenir. Tüm şartlar eşittir.
Ancak yan kafeste bir kurt vardır ve kurdu yalnızca kuzulardan biri görebilmektedir.
Aylar sonra her gün kurdu görerek yaşayan kuzu huzursuz, zayıf, çelimsizleşir ve bir süre sonra da ölür. Kurt kuzuya hiçbir şey yapmamasına rağmen, kuzu yaşadığı korku ve stres yüzünden ölmüştür.
Kurdu göremeyen diğer kuzu ise korkudan dolayı stres ve huzursuzluk yaşamadığı için sağlıklı besili ve kiloludur.
Bu deneyde İbni Sina, zihinsel etkinin sağlık ve bünye üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisini belirlemiştir.
Vardığı sonucu insanlara uyguladığında elde ettiği sonuç şudur: Gereksiz korku, endişe, kaygı, stresin, insan bünyesine verdiği zararı hiçbir şey veremez.
Diğer taraftan günümüze gelindiğinde 1960'lı yıllarda Rus istihbarat örgütü KGB, insan beyni, psikolojisi ve algıları üzerine bir takım deneyler gerçekleştirmiştir.
Bu deneyde ise insanları iki aylık bir süre ile aslı olmayan korku mesajları ile bombardımana tuttuğunuz takdirde, deneklerin birçoğunun sahte ve yalan bilgilere inandıkları ve beyinlerinin tamamen yıkandığı gözlemlenmiştir.
Öylesine bir değişim olmuştur ki insanlara daha sonra kendilerine anlatılanların tam tersi hakikatler tüm boyutlarıyla açıklansa bile deneye tabi tutulan insanların fikirlerini değiştirmedikleri sonucuna varılmıştır.
Bugün de maalesef hem İbni Sina’nın hem de KGB’nin insan beyni, psikolojisi ve algıları üzerinde gerçekleştirdiği bir takım algı deneylerinin gerçekleştirildiği durum ile karşı karşıyayız
Pandemi TEZGÂHININ tekrar hız kazanmaya başladığı bu salgın günlerinde kendi ve toplum sağlığımız için en çok uzak durmamız gereken şeyin endişe, korku, kaygı, stres ve panik olduğunu hatırlatarak sözü elbette yine küresel emperyalist işgalci siyonist çevrelerin emir kulu küresel katil olmaya aday DSÖ cülere getirmek istiyoruz.
İbni Sina'nın yaptığı deneyi bugünün korona stresine uyarlayanların korku bombardımanına rağmen iyi haberlerde gelmiyor değil.
İngiliz British Medical Journal (BMJ) tıp dergisinin yayınladığı ve Peter Doshi tarafından yapılan 17.09.2020 tarihli araştırmaya göre dünyadaki insanların zaten %50'sinin hem de ta 2015'ten beri Coronaya karşı bağışıklığı olduğu açıklanmış olması bunun en son örneğidir diyebiliriz.
Buna karşın küreselcilerin uşaklarının dünya üzerindeki insan nüfusunun çok fazla olduğu ve mutlaka bir şekilde azaltılması gerektiği yalanının korkutucu bir şekilde hala toplumlara dayatılmaya çalışıldığını yani kurt ile kuzunun sürekli olarak yan yana getirilmeye çalışıldığını görmekteyiz.
Kısaca ifade etmek gerekirse İbni Sina’nın deneyi farklı algılarla günümüzde toplumlarda uygulanıyor ve küreselci DSÖ nün dayatmalarından korkanlar kurdu gören kuzu gibi korku ve stres içinde yavaş yavaş eritilerek öldürülmeye çalışılıyor, kurdun olduğunu bildiği halde yokmuş gibi davrananlar ise 2. kuzu gibi ayakta kalıyorlar ve kalacaklar.
Bir insanın sürekli olarak korkuya, endişeye, huzursuzluğa maruz bırakıldığında bağışıklık sisteminin çökeceğini ve ölümün kaçınılmaz olacağını bilen küresel siyonist bu güne kadar bir türlü tam hakim olmadığı dünyanın tamamen sahibi olmak istediği için yukarıda ifade edilen hem İbni Sina’nın hem de KGB nin taktiğini uygulamaktadırlar.
Buna karşı olarak insanların yapabileceği tek davranışın “Kendisinden tek korkulmaması gereken şeyin korku” olduğunu unutmamalarıdır.
Korkut ve yönet stratejisi uygulayan küreselci oligarşik oluşumlara ancak böylelikle boşa çıkarılabilir.
İnsanlığın yegâne kurtuluş reçetesi olan İslam’ın ve Müslümanların geleceği için kaygı duyanlar ve endişeye duyanların diğer önemli problemlerinden önce bu korku stratejisinin üstesinden gelmeleri gerektiğine inanıyoruz.
Bunun da ancak batı emperyalist kültürü karşısında aşağılık kompleksine kapılmayan ve onların ürettikleri korku paranoyasından arınmış temiz zihinlerin oluşturduğu bir toplum yapısı ve siyasi anlayış ile olacağını ifade ediyoruz.
Corona pandemisinin başladığı günden beridir hem yurt içinde hem de yurt dışında yaşanan olayları gerçek manada takip etti iseniz birbirinden çok farklı bilimsel deneylere ve araştırmalara şahit oldunuz demektir.
Yok, eğer tüm bu olan biteni;
* Takip etmiyor veya takip etmiş gibi yapıyorsanız,
* Sormuyor/sorgulamıyor veya soruyormuş gibi yapıyorsanız,
* Okumuyor veya okuyormuş gibi yapıyorsanız,
* Araştırmıyor veya araştırıyormuş gibi yapıyorsanız
* Ve en önemlisi düşünüp akıl etmiyor veya düşünüyormuş gibi yapıyorsanız sizi ilgilendiren bir durum yok demektir.
Hayatınıza devam ediniz.
Siz yine defalarca kandırılmaya devam edeceksiniz,
Biz de sizi uyarmaya devam edeceğiz. Ta derin uykunuzdan ki uyanıncaya kadar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.