Hüseyin Çelik: Kılıçdaroğlu'nun Sözlerini Sokak Serserileri Bile Söylemez

Hüseyin Çelik: Kılıçdaroğlu'nun Sözlerini Sokak Serserileri Bile Söylemez

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için kullandığı "Kadınları dikizliyor" şeklindeki sözlerine tepki gösterdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için kullandığı "Kadınları dikizliyor" şeklindeki sözlerine tepki gösterdi. Çelik, "Bu nasıl bir ahlak anlayışı? Şu ahlak dersi verene bakar mısınız? Sayın Kılıçdaroğlu bu söylemiyle Başbakan'a ahlak dersi vermeye kalkışması, karganın bülbüle lisan dersi vermesi gibi bir şeydir. Büyüklerimiz her zaman şunu söylemiştir. Edep yahu! Edep, ille edep. İki sokak serserisinin kavga ederken bile birbirine söylemeyeceği sözleri bir anamuhalefet partisinin lideri çıkıp meydanda canlı yayınların yapıldığı meydanda halkın huzurunda nasıl söyleyebilir?" diye konuştu.

Hüseyin Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında konuştu. Çelik, "CHP'nin Tandoğan Meydanı'ndaki alternatif kutlaması esnasında Sayın Kılıçdaroğlu kürsüdeydi. Ve orada maalesef hepimizin başımızı önümüze eğeceğimiz kadar utanmamız gereken birilerinin dinlediği zaman ‘edep edep yahu’ diyeceği konuşmalar yaptı. Bu yakışmıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin bugün başında olması Türkiye’nin anamuhalefet lideri unvanına sahip olması ülkemiz açısından büyük bir talihsizlik, CHP açısından da büyük bir bedbahtlık sebebidir. Bu sözleri niçin söylüyorum? Anamuhalefet partisi lideri ne dedi ki biz bu tepkiyi gösteriyoruz?
Ben siyasetin dilini çirkinleştirmemek adına siyasetin dilinin seviye kaybetmemesi adına Sayın Kılıçdaroğlu’na aynı sözlerle mukabele etmeyeceğim. Sayın başbakanımız hiç etmeyecek. Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri, bu duruşunu ben milletimize havale ediyorum. Edep terbiye nedir bilen bir halkız ve kendi başımızdakileri de böyle görmek isteriz." şeklinde konuştu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, şöyle devam etti: "Ne dedi Kılıçdaroğlu? Sayın Başbakan özellikle Gezi olaylarının hemen akabinde katıldığı bir TV programında sorulan bir soruya şöyle devap vermişti; 'ben başbakanlık ofisine gittiğimde ofisimin önüne gelenlerin durumunu görüyorum.' Bu hal ve tavır olabilir bu giyim kuşam olabilir burada o insanların sergiledikleri hareketler olabilir. Aslında benim değerlerimle uyuşan şeyler değil. Ama benim insanımdır diyorum ve saygı gösteriyorum. Ama ben saygı gösteriyorsam aynı saygıyı onlardan bekliyorum eşime kızıma aynı saygıyı bekliyorum.' O günlerde başbakana bunları söyletenin ne olduğunu biliyorsunuz."

AŞIRI DEKOLTEYE KARŞI OLABİLİRİM AMA MÜDAHALE EDECEĞİM ANLAMINA GELMEZ

Demokrasinin insanların farklı tercihlere sahip olabildiği, bu tercihlerini dillendirdiği, savunabildiği sistemin adı olduğunun altını çizen Hüseyin Çelik, "Herkes farklı farklı tercihlere sahip olabilir ve bunu da ifade edebilir. Demokratik çoğulculuk da esasen budur. Ama diğerine müdahale etmemek şartıyla. Diğerine fiili ve fiziki müdahale etmemek şartıyla, ona yasak getirmemek şartıyla siz beğendiğinizi söyleyebilirsiniz beğenmediğinizi söyleyebilirsiniz. Bir şeyi tasvip edebilirsiniz etmeyebilirsiniz. Taraftar veya karşı olduğunuzu söyleyebilirsiniz. Bu en demokratik hakkınızdır. Ben aşırı dekolteye karşıyım karşı olabilirim ama ona müdahale edeceğim anlamına gelmez." ifadelerini kullandı.

"BİR BAŞBAKANA SÖYLENECEK LAFLAR MIDIR?"

Bu ülkede yıllar yılı başörtülü avına çıkıldığını hatırlatan Çelik, şöyle devam etti: "Üniversitelerin kapılarında genç kızların yaşları sel oldu öğretim hakları ellerinden alındı. Okullarında birinci oldular diplomaları verilmedi. Beratları takdim edilmedi. Mezuniyet kitaplarında onlara yer verilmedi. Binlerce kamu çalışanı, malum medyanın da adeta başörtülü avına çıkmasıyla ihbar edildi ve işlerinden atıldılar bu insanlar. Eşi başörtülü olduğu için birçok insan ordudan atıldı. Binlerce mağduriyet meydana geldi. CHP'liler başörtüsüne karşı olabilir. Tasvip etmeyebilirler. Ama bu başörtülülere müdahale etme hakkını kendilerinde bulacağı anlamına gelmez. Sayın Başbakan diyor ki 'gördüğüm bazı haller var ben bunu tasvip etmiyorum o benim vatandaşımdır ben ona saygı duyuyorum.' Burada anormallik neresi? Buna karşılık Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 2 Haziran tarihli bir grup konuşmasından diyor ki; bu ilk defa değil bu yapılan konuşma ‘Ya biz seni başbakan olarak mı dikizci olarak mı seçtik? Bir de bunu utanmadan söylüyor, diyor 'başbakan dikizci.' Arkadaşlar bunun ne anlama geldiğini biliyorsunuz di mi? Dün bu sefer diyor ki, 'Dolmabahçe'de oturup Kadıköy'den gelen kadınları dikizliyor.' Bu nasıl bir ahlak anlayışı? Şu ahlak dersi verene bakar mısınız? Sayın Kılıçdaroğlu bu söylemiyle Başbakana ahlak dersi vermeye kalkışması, karganın bülbüle lisan dersi vermesi gibi bir şeydir. Büyüklerimiz her zaman şunu söylemiştir. Edep yahu! Edep, ille edep. Bir ülkenin başbakanına bu söylenecek laflar mıdır? Bir anamuhalefet liderinin söyleyeceği laflar mıdır? İki sokak serserisinin kavga ederken bile birbirine söylemeyeceği sözleri bir anamuhalefet partisinin lideri çıkıp meydanda canlı yayınların yapıldığı meydanda halkın huzurunda bunu nasıl söyleyebilir? Başbakanın bir edep timsali insan olduğunu bu ülkedeki herkes bilir. Başbakan her şeyden önce iyi bir aile terbiyesi almış insandır. Adab-ı muaşeret nedir bilir. Hele hele hanımlarla muhataplığında hakikaten bir centilmen erkeğin, edep ahlak dersini iyi almış bir erkeğin davranışlarının en güzel örneklerini sergilediğini görürsünüz."

"ÜÇ ÇOCUK YAPMAYANA CEZA MI VERİLDİ?"

Kılıçdaroğlu'nun bununla da kalmayıp kadınlara 'sizin bedeniniz üzerinden siyaset yapan Erdoğan’a gereken dersi verin' diye seslendiğini aktaran Çelik, "Esas her gün bu meseleyi bu şekilde gündeme getirerek kendisi kadınların bedeni üzerinden siyaset yapmış olmuyor mu? Ne demiş başbakan? Kadınların ne zaman doğum yapacaklarına, kaç çocuk dünyaya getireceklerine nasıl doğum yapacaklarına başbakan karar veriyormuş. Bu ülkede AK Parti iktidarından önce devlet eliyle devlet kaynaklarıyla bazı özel firmaların da sponsorluk yapmasıyla bu ülkede resmen valilerin ve başbakanların nezaretinde doğum kontrol programları yürütüldü. Ücretsiz dağıtılan doğum kontrolü haplarını ve diğer uygulamaları bu toplum çok iyi biliyor. Resmen ve devlet eliyle. Kadınlara doğurma dediğiniz zaman bu müdahale olmuyor. Ama Sayın Başbakan katıldığı nikah merasimlerinde 2037 yılında nüfusumuzun bu trend devam ederse yaşlanan nüfus olacağını, Türkiye’nin en büyük zenginliğinin genç nüfus olduğunu ve genç bir ülke olarak kalmamız için asgari her ailenin 3 çocuğu olsun temennisinde bulunuyor. Bir dileğini ortaya koyuyor, tavsiyesini dile getiriyor. İki çocukta kalana başbakan ceza mı verdi bugüne kadar? Hiç çocuğu olmayan insanları kamudan men mi etti başbakan? Veya insanlara müeyyide uygulayacak bir kanun tasarısı mı hazırlayıp TBMM'ye gönderdi. Başbakanın tercihlerini temennilerini tavsiyelerini siz mi kararlaştıracaksınız, onun ne yapacağına siz mi karar vereceksiniz? Siz bunu birisine söylediğiniz zaman ona müdahale etmiş mi oluyorsunuz. Hangi kadına ille de sen şu kadar çocuk doğuracaksın diye bir dayatmada bulunulmuş? Bu istisnadır. Olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek işte ahlaksızlığın en güzel örneğidir. İftiradır bu." değerlendirmesinde bulundu.

"HALKIMIZI CİDDİYE ALDIĞIMIZ İÇİN BUNLARA CEVAP VERİYORUZ"

Kılıçdaroğlu'nun ayrıca Başbakan Erdoğan'ın Başbakan hamile kadınların sokağa çıkmaması gerektiğini söylediğine dair bir cümle kurduğunu hatırlatan Çelik, "Bu yalan ve bu iftiradır. Yalan ve iftira bir araya geldiği zaman nasıl bir alaşım ortaya çıkar? Bir aydın, yazar-çizer bunu söyledi, birileri de ona tepki gösterdi. Bir başkası bir şey söylediği zaman bunu getirip bişey duymuş Sayın Kılıçdaroğlu’nun kulağına bir şeyler çalınmış. Sokakta duyduklarıyla medyada yazılanları kenarından kıyısından duyulanlarla bir anamuhalefet lideri meydanlarda konuşma yapar mı? Bu kabul edilebilir bir tutum mudur? Siz bu ülkenin başbakanı olsanız, anamuhalefet lideri diyor ki 'başbakan dedi ki kadınlar hamile sokağa çıkmasın.' Sayın başbakan rüyasında bile böyle bir şey görmedi, bunu asla söylemedi. Söylemediği bir sözden dolayı yola çıkarak siz yorum yapıyorsunuz ve saldırıda bulunuyorsunuz. Bunu hangi edeple hangi ahlakla hangi siyasi etikle bağdaştırabilirsiniz? Bazı arkadaşlarım da diyor ‘Kılıçdaroğlu konuşsun dursun, Hüseyin bey buna cevap vermeseniz daha iyi olur' diyen arkadaşlarım var. Biz Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve sözlerini çok ciddiye aldığımız için değil kendi halkımızı ciddiye aldığımız için bunlara cevap veriyoruz." diye ekledi.


"ÇELİK'E GÖSTERDİĞİNİZ TEPKİYİ NEDEN ANTALYA BELEDİYE BAŞKANINA GÖSTERMİYORSUNUZ?"

Çelik bu konuda son olarak "CHP'nin Antalya Belediye Başkanı çıktı dedi ki; 'başörtüsü Türk kadınlarına yakışmıyor'. Bu kendi ifadesiydi. Hüseyin Çelik’e uyguladığınız linçi, gösterdiğiniz tepkiyi ona neden uygulamıyorsunuz? Belediye başkanı bunu söyleyebilir tercihi olabilir. Ama gidip bir başörtülüye fiili ve fiziki olarak müdahale etmediği sürece bu kendi görüşüdür bunu söyleyebilir." değerlendirmesinde bulundu.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.