AKP Sözcüsü Sayın Ömer Çelik, 31 Mart Mahalli seçim sonuçlarına ilişkin şöyle dedi: “Sayın Cumhurbaşkanımız, özetle bütün birim başkanlarına, beldelerde, ilçelerde ve illerde vatandaşımızın bize verdiği mesajın tam olarak anlaşılması için tüm çalışmalar yapılmalıdır.” 

AKP 15 yıldır ekonomide, harp sanayinde, eğitim ve kültürde, sağlıkta bilhassa metropol şehirlerin alt yapılarında güzel işler basarmıştır.  Fakat halkın meselelerini bir hukuk çerçevesinde çözme konusunda zaaf göstermiştir. ABD’nin de etkisiyle hayat pahalılığını kontrol altına istenildiği şekilde alamamış, hayat pahalılığı halkın bütçesini zorlamaktadır. Milletvekillerin ve bürokratların ekseriyetinin halktan kopuk, halkın problemlerini çözme konusunda umursamazlık havası estirdikleri için problemin bir parçası olmuştur. Goethe şöyle diyor: “Çözümde görev almayan problemin bir parçası olur.”

Her mesele bir hukuk çerçevesinde çözülmeli, beğenmediğimiz bir hukuk hukuksuzluktan daha iyidir.  Bu bağlamda iki misal vereceğim. 

Birincisi, 15, 16, 17 yaşlarında evlenip çoluk- çocuğa karışan sonradan ihbar edilip reşid çağına girmediği için zina ile suçlanan 17 ve 18 bin ailenin mahkûm edilmesi vicdanları kanatmaktadır. Gençliğimde hatırlıyorum 18 yaşına girmeden birine kaçıp evlenen bir kız hâkimin karşısına çıkarılırdı, hâkim kemik bakımından 18 yaş görümündedir, velisinin izniyle evlenmesinin bir mahsuru yoktur, diye hüküm verirdi. Şimdi Adalet Bakanına soruyorum: Siz hangi hukuka göre bu insanları hapsedip tecavüzcülerin içerisinde tutuyorsunuz? 

İkincisi, 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi, bu sözleşmeyi bazı ülkeler reddettiği halde AB’ye gireceğiz diye Türkiye kabul etti. Bu sözleşme ile nikâh dışı birleşme ve eşcinsellik de meşru sayılmaktadır. 

Kadının hakkı korunmalı, kadına karşı şiddet için önlem alınmalı, buna katılıyoruz fakat bu iş hukuk çerçevesinde olmalı. Aileden sorumlu Bakan, nikâh dışı birlikte yaşayan erkek ve kadın arasında çıkan nizada kadın tarafını tutmakta ve mahkemede müdahil olmaktadır. Bu vicdanları gerçekten kanatmaktadır. Sayın Bakanın bu davranışı evlilik dışı birlikteliği meşru görülmesi yolunu açmış olmaktadır. Sayın Bakanın, kadının beyanı benim için esastır, demesi mesnetsizdir çünkü hukukta asıl olan delildir.

Kadının ömür boyu nafaka alması hem boşanmayı ve hem de eşler arasında şiddeti hızlandırmıştır. Hangi hukuka göre ömür boyu nafaka? İslam hukukuna göre üç aydır. Hâkimin takdirine göre bu süre birkaç ay daha uzatılabilir. Medeni kanunda ise 300 gündür.

Atamalarda genelde ehliyet ve liyakat esas alınmamaktadır. Konya’daki kurumlarda atamalar genelde milletvekillerin yakınları, Belediye başkanların reklamını yapabilecek potansiyele sahip kimselerin arzusu doğrultusunda yapılmaktadır. Mesela 15 yıldır halktan kopuk Konya Büyük Belediye başkanı Tahir Akyürek, yurt içinde ve yurt dışında belediyeyi temsil edebilen yabancı dil bilen yüksek lisansını yapmış, doktorasını yapmış personel dururken genelde ehliyetsiz ve liyakatsiz kimseleri üst makama getirmiştir. Belki bu gençlerin içinde Türkiye’nin geleceğinde etkin rol oynayabilecekler vardır; niçin bunların önüne 15 yıldır set vuruldu? Bunun hesabını kim verecek? Atama yetkisi kanunen belediye başkanına verilmiştir fakat ehliyet ve liyakat sahiplerini atamak hukukun bir gereği olduğunu da unutmayalım.  

Bir mecliste bir Profesör arkadaşım anlattı:  31 Mart Mahalli seçimden önce İlahiyat mezunu bir bayan öğretmenin bir meseleden dolayı Konya’nın bir kazasında görev yapması artık mümkün olamaz hale gelmiş, oradan ayrılması zorunlu olmuş; İlçe Milli Eğitim Müdürü, Sendika ve eski İl Milli Eğitim Müdürü Mukadder Gürsoy öğretmeni suçlamış ve öğretmenin tayinini yapmaktan kaçınmışlar. Bir MHP’li söz konusu öğretmenin tayinini çıkarmış ve doğan problem son ermiş,  o da gitmiş KAMU SEN’e üye olmuş… 

Bir misal daha vereyim. Yıl 2010 bir öğretmen, Konya İlahiyat Fakültesi hocaları ve öğrencileri ile bir haftalığına 19 Mayıs iki gün tatili de değerlendirerek Kudüs’e gitmek istemiş, Kaymakamlıktan izin almış, ilçe, ilden de izin alman gerekir demiş, Öğretmen ile gidiyor, O günün İl Milli Eğitim Müdürü Halil Şahin çocukların dersleri boş geçer bahanesiyle iki günden fazla mazeret izni veremeyiz demiş, vali yardımcısına göndermiş, ikincisinde vali yardımcısı demiş ki, “mazeret izni verilmez” diye İl Milli Eğitim Müdürü bir yazı yazsın, demiş. Öğretmen İl müdürüne durumu anlatınca ayağı yere basmış ve şöyle demiş: “Sen kaymakamlıktan izin almışın, onunla gidebilirsin, dilekçe yaz bizden de iki gün izin al demiş. 

Bilmiyorum bu ehliyetsiz ve liyakatsiz, ufuksuz, personeli üzerinde egosunu tatmin eden problem çözme yerine problemin bir parçası olan  bürokratlarla 2023 hedefi tutturulur mu? Hoşça kalın.