Hocanın sözleri reçetedir

Hocanın sözleri reçetedir

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakanı anlatan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman, Hocanın sözleri kanun niteliğindedir"

Röportaj: Rasim ATALAY

[email protected]

 

LÜTFİ YALMAN KİMDİR?

1956 yılında Konya'nın Güneysınır ilçesi Kızılöz köyünde dünyaya gelen Lütfi Yalman, ilköğretimini köyünde tamamladı. Ortaokulu Karaman İmam Hatip okulunda okudu. Konya Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun olan Yalman, 1978'de Antalya Finike Lisesi'ne öğretmen olarak atanarak burada 5 yıl görevde yaptı. Şanlıurfa, Karaman ve Konya'da çeşitli okullarda öğretmenlik görevlerinde bulundu. 1991 ile 1995 yılları arasında Karatay Belediyesi Belediye Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Lütfi Yalman, 1995 ve 1999 yılı seçimlerinde 20. ve 21. dönem milletvekili olarak görev yaptı. Şimdi ise Saadet Partisi Siyasi İşler Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürüyor.

 

 

 

‘Hoca’nın sözleri reçetedir’

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı anlatan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman, “Hocanın sözleri kanun niteliğindedir. Sözlerini alt alta yazın, emin olun ki bir ülkenin kurtuluşunu sağlayacak maddeler ortaya çıkar” diye konuştu

 

* Milli Görüş hareketiyle ne zaman ve nasıl tanıştınız?

- Milli Görüş hareketinin başladığı 1969'da Karaman İmam Hatip Lisesi'nde talebeyim. O zamandan beri Hocamızı tanırdık. Hocamızı tanımamızda en büyük pay köyümüzdeki medreselerde yetişmiş büyüklerimizden, dedelerimden öğrenmiş olduklarımızdır. Hocamız bağımsız milletvekili adayı olduğunda köylerimize Hocamızın seçim afişleri gelmişti. Ben 14 yaşlarındayken Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın afişlerini duvarlara asmıştım. Daha sonra Karaman'da Hocamızın bir mitinginde tesadüfen bulundum. İlk defa Hocamı orada gördüm. Hocamız lacivert takım elbiseli, yakışıklı uzun boyuyla dikkat çekerdi. Hocamı ilk defa orada tanıdım. Sonra Konya Yüksek İslam Enstitüsü öğrencisiyken Milli Selamet Partisi'nin gençlik kollarının oluşturulmasından itibaren bu hareketin içinde bulundum. Bu hocamla tanışmanın birinci boyutu ikinci boyutu ise; rahmetlik dedem 1969 yılında Hocamız için, "Bu adam imanlı bir adam. Buna sahip çıkmak lazım, ülkemizi kurtaracak bir insana benziyor" sözleri beni çok etkilemişti. Dolayısıyla bu etkiyle birlikte Hocamızın manevi dünyasıyla hem daha önce hem de fiilen milletvekilliği dönemimde şahit oldum.

* Erbakan Hoca bütün yönleriyle tanınıyor mu?

- Hocamızın siyasi lider olarak, makine profesörü olarak, Türkiye'de toplu iğne bile yapılamazken motor sanayisini kuran biri olarak tanıyoruz ve takdir ediyoruz. Ancak bana göre Hocamızın tanınmayan yönü gönül dünyasıdır, maneviyatıdır. Günümüzde artık Hocamızın manevi dünyasını daha iyi tanımaya başlıyoruz. Mesela Hocamız için düzenlenen anma etkinliklerinde Hocamızın manevi dünyası vurgulanıyor. Hocamız gönül dünyasıyla ilgili kolay kolay konuşmazdı. Bu özel bir durumdu. Sadece baş başa kaldığımızda bu konulara girerdi.

* Merhum Necmettin Erbakan Hoca ile çok uzun bir süre geçirdiniz. Onunla ilgili özel bir anınız var mı?

- Hocamız çok büyük bir lider olduğu için yanındaki tüm insanlarla özel anıları muhakkak olmuştur. Benim de Hocamla çok fazla anılarım oldu. Mesela bir ikisini söyleyeyim. Bir gün Hocamız bana bak Lütfi biz Konya'yı bilmezdik Konya'da bizi bilmezdi. Büyüklerimiz bizi çağırdılar dediler ki bu hareketin siyasi sorumlusu sensin ve Konya'da başlatacaksın diyerek vazife verdiler. Yanımıza da Mustafa Albayımızı manevi görevli olarak verdiler. Mustafa Hocamız ile Mustafa ağabeyimiz bir yere miting veya sohbete gittiğinde Hocamıza burada şu zatın kabri bulunuyor onu ziyaret edelim. Burada şu insan var çok gönül ehlidir uğrayalım diyerek manevi huzurun sürekli çok olmasını sağlardı. Ben de albayım  Türkiye'nin haritası çıkaralım nerede han zat var bunu belirleyelim de arkadaşlarımız ziyaretlerde bulunsun demiştim. Mustafa ağabeyimiz de çalışma yapmaya başlamıştı. Hocamız bana çalışmanın ne durumda olduğunu sorarak çalışmanın sonucunu istemişti. Mustafa ağabeyimizin maktuumu Bayhan Önal beyle görüştüm. Bayhan Bey çalışmanın sonucunun kendinde olmadığını söyledi. Hocamız üzülmüştü keşke olsaydı diye.  Yani burada anlatmak istediğimi durum Hocamızın, siyasi hareketinin boş yere olmadığıdır. Ayrıca bu önemli siyasi hareketin Konya'dan başlamasının da birçok önemi bulunmaktadır. Bunu iyi anlamak gerek Hocamız, siyasete bir makam veya şöhret için yapmamıştır. Hocamızın böyle bir amacı olsa çok iyi şekilde yapardı.

ERBAKAN HOCA, PEYGAMBER TORUNUDUR

Hocamızın bilinmeyen birçok önemi bulunuyor. Hocamız annesi Şeyh Şamil'in torunudur. Dolayısıyla Hocamız annesi kanalıyla Peygamber Efendimizin torunudur. Bildiğiniz gibi Şeyh Şamil Seyittir. Hocamızın bu yönünü de çok kimse bilmez. Hocamızda bunu hiç bir zaman topluma vurgulamamıştır. Hocamız Konya'dan yola çıkınca birçok insan bu adam kim Konyalı değil niye buradan böyle bir harekete başlıyor diye sorular vardı. Ancak Hocamız ulemanın, büyük zatların teveccühünü de alınca Konya'da 4 milletvekilinin seçilebileceği oyla seçildi ama oyların 4'te 1 sayılmadı. Yani Hocamız 3 milletvekilinin seçilebileceği oyla bağımsız milletvekili oldu.

40 YIL ÖNCE ‘CUMHURBAŞKANINI HALK SEÇSİN’ DEDİ

Hocamız bağımsız milletvekili olduktan sonra mecliste verdiği ilk kanun teklifi Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi isteğidir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini Hocamız 40 yıl önce önermiş. Hocamız bu ülkede inanmış insanlara kimlik vermiştir. Tabiri caizse ülkemizin rotası Roma yani batı iken Hocamız ülkemiz insanlarına şahsiyet kazandırarak yönümüzün doğu olmasını sağlamıştır. Yine 1974'de CHP ile MSP koalisyon hükümeti kurdu. Hocamız güvendiği insanlarla çalışmak için bazı yerlere atama yapıyordu. Karayolları Camii'nin imamı Bekir Kencik beyi Karayollarına İdari Amir olarak atadı. Karayollarında grev başladı. İmamdan idari amir mi olur diye. Ülke bu noktadaydı. Bu ülkede namaz kılan vali, kaymakam yoktu. İddia ediyorum namaz kılan insanlar önemli yerlere getirilmiyordu. Ama Hocamız ile ülkemizin başına namaz kılan bir insan geldi. Hocam inançlı kitlelerin yüz akı olmuş ve onları temsil etmiştir. Ülkenin inançlı insanlarla daha iyi yönetileceğini belirterek bunu somut olarak göstermiştir.

*Erbakan Hoca’nın başlattığı Milli Görüş hareketinin temel özellikleri ne peki?

- Milli Görüş hareketinin temel özellikleri ve hareketimizi diğer partilerden ayıran özellikler; öncelikle biz maneviyatçıyız. Onlar maddiyatçıdır. Biz İslam Birliği deriz, onlar Avrupa Birliği der. Halbuki biz dünyadaki hiç bir meselemizde AB'nin bizim kârımızdan yana karar aldığını görmedik bunu görmekte imkansızdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Müslümanlardan yana bir karar çıktığını gördünüz mü siz. Yok, çünkü Müslümansın sen haklı olsan bile onlar açısından haksızsındır. Milli Görüş partilerinin hiç birisiyle ilgili yolsuzluk, hırsızlık suçu yoktur. Ama diğer partilerin hepsi hakkında hırsızlık yaptığına dair iddialar bulunmaktadır.

* Milli Görüş partileri ülke yönetimine geldiğinde ülke her alanda bir atak yapmış ve yaşamda refahlık görülmüştür. Milli Görüş'ün ülke yönetiminde refahı sağlayan formülü nedir?

- Bunun iki temel sebebi var. Birincisi manevi yönü diğeri maddi yönüdür. Manevi yönü bu bir inanç meselesidir. Siz bir işe başladığınız zaman niyetiniz ne kadar halisse başarınız o kadar yüksek olur. Dolayısıyla bu manevi yöndeki ihlas o kadar büyük ki başarılarımız bu kadar çok oldu. Hükümetlerimiz dönemindeki başarının maddi boyutuna geldiğimizde ise ülkemizin potansiyeli çok fazla ve büyük. Hırsızlıkları, yolsuzlukları kestiğinizde imkanlar ortaya çıkıyor. Bir insanı iktidara getiren kesim o iktidarları her zaman kendileri açısından kullanmışlardır. Mesela Sultan Abdülaziz’in söylediği bir söz var: "Sadrazama ver Lala der. Bugün borç veren yarın buyruk alır diye." İşin mahiyeti budur. Bugün insanların birçoğunun işgal ettikleri makamları sattıkları davanın bedelidir. Ancak Hocamız manevi yönündeki ihlası nedeniyle maddi yönden bu davasını satmadığı için çok büyük sıkıntılar yaşamıştır. Sürekli partilerimiz kapatılmış, maaşına varana kadar dedesinden kalan mallarına ipotek konulmuştur. Ama şunu bastırarak vurgulamalıyız manevi makamlar maddi makamlardan her zaman üstündür. Hocamızın bu üstün vazifesi sonuç vermiştir.

*Hocamız bu hatıraları size ne zaman anlattı, en son ne zaman görüştünüz?

- Ben kendisiyle vefatından bir ay önce görüştüm. Vefatından birkaç gün önce de tekrar görüşecektim. Konya’dan giden arkadaşlar illa döneceğiz dediler. Şimdi hayatımın en büyük pişmanlıklarından birisini yaşıyorum. Hocayla son defa görüşebilecek beş kişinin içine girdim ama görüşmeden geldim. Hafta başında tekrar gidecektim o zaman görüşürüz demiştim ama Hocamın ömrü buna yetmedi. 

*Erbakan Hocamızın vefatını öğrendikten sonra ne hissettiniz?

- Hocamızın durumunun iyiye doğru gittiğini duyuyorduk, buna seviniyorduk. Ben hocamla sürekli görüşüyordum. Sağlığında haftanın birkaç günü beraberdik. Hocamla olan yakınlığımı bildikleri için Hocamı kaybettikten sonra yakınındakiler, korumaları ilk olarak beni aradı. Ağlayarak Hocam şimdi vefat etti dedi. Hemen arkadaşlara haber edip hep beraber gittik. Allah rahmet eylesin, bunlar Hocamızın çok fazla bilinmeyen yönleridir. Ben Refah Partisi kapatıldıktan sonra, Fazilet Partisi döneminde de Türkiye’deki birçok muhterem ve mübarek zatı ziyaret etmişimdir. Hepsinden aldığım tavsiye sakın ha Hocanın yanından ayrılma dedi hepside. Hoca bu işin vazifelisidir, sorumlusudur dediler. Mahmut Efendi, hoca sahasının komutanıdır, emiridir demiştir. Dolayısıyla biz hep hocamızla beraber olduk elhamdülillah.

*Peki ilginç bir hatıranız var mıydı, özellikle hocama ilişkin olan?

Hocamız çok büyük bir azim ve irade sahibiydi. Kıbrıs hadisesi üzerinden misal verecek olursak, bu hadisede üç defa asker yola çıkarılmış, Amerika’nın baskısıyla geri döndürülmüş. 74 Kıbrıs Barış Harekatı’nın emrini ve talimatını veren Erbakan Hoca’dır. Semin Sancar geliyor ve izzetiyle şerefiyle oynanmış bir ordunun komutanı duruyor karşında, eğer yeniden geri döneceksek hiç yola çıkmayalım diyor. Hocamız, karar verilmiş ve kılıç kınından çıkmıştır. Kılıç vazifesini yapmadan asla yerine koyulmaz demiştir. Bilahare Semin Sancar, teşekkür için Hocamızı ziyaret etmiştir. İlk çıkartmanın olduğu gün herkes Hocamı arıyor. Hoca Fetih suresini açmış, gözyaşları içerisinde Fetih suresini okuyor Başbakanlıkta gecenin bir yarısı. Hoca, milletine ve memleketine karşı çok aşırı duyarlı bir insandı. Bize bir talimat verdi. 78’de Refah Partisi kapatıldı. Fetih Şöleni yapacağız ama izin vermiyorlar, Hocam siyasi yasaklı. 6 ile başvuru yaptık, hiçbirisi vermedi. Hocam beni çağırdı, nerde kutlayacağız dedi. İzin vermiyorlar Hocam dedim. Git İç İşleri Bakanı ile görüş dedi. Gittim, görüştüm üzerinde büyük bir baskı olduğunu böyle bir ortamda izin alamayacağını söyledi. Ben de Hocamın yanına tekrar vardım, durumu anlattım. Hocam kabul etmedi, çağ açıp çağ kapatan bir fethi kutlayacağız dedi. Ben nasıl olsa izin vermezler ama vazifemi yapıyım diyerek bir defa daha gittim. Kutlama gününe 15 gün kadar kaldı tekrar çağırdı yanına. Görüyorum ki sen izni alacağına inanmıyorsun. Önce kendin inanacaksın, inanmadan bu işler olmaz. Bak kellen gider, kıtır kıtır keserim dedi. Dışarıya çıktım bir düşündüm hakikaten de öyleydi. Akşam lojmanlarda içişleri bakanının evinin önünde bekledim. Sayın bakanım biz fetih şölenini nerede kutluyoruz diye sordum bu defa. Hangi il diye sordum, şu an ara da belirle dedim. Sonra Sakarya Valisini aradı, izni aldı ve fethi o yıl Sakarya’da Erbakan Hoca’nın da katılımıyla büyük bir coşku içerisinde kutlamıştık.  Hocamızın hayatı böyle geçti. Bütün baskılara rağmen inanarak yaşadı, vazifesini yaparak, netice alarak gitti. Hiçbir zaman ben demedi, ey milli görüşçüler dedi. Eğer bugün cumhurbaşkanının hanımı başörtülüyse bu sizin eseriniz, üniversitede başörtülü öğrenciler okuyabiliyorsa bu sizin eseriniz dedi.

*Milli Görüş Hareketi Erbakan Hoca’nın bir emaneti midir?

- Elbette ki öyledir. Milli Görüş hareketinin temel özelliği, milli oluşudur. Milli oluşu demek, dış politikasını Amerika’ya İsrail’e, iç politikasına değişik mahfillere, ekonomisini tekelci sermayeye yahut da IMF’ye teslim etmeyişidir. Türkiye’de Saadet Partisi’nden başka bunları savunan bir duruş yoktur. Hangi parti biz IMF’ye, AB’ye, Amerika’nın çıkarlarına, uşaklık yapmaya karşıyız diyor. Hangi parti İsrail’le ilişkilerin geliştirilmesine karşıyız diyor. Şimdi diyorlar ki İsrail’e ambargo uygulandı. İsrail’e ambargo koyulmadı. Onlarla olan ticaretimiz daha da arttı. 1974’te Milli Selamet Partisi CHP hükümeti kurulana kadar Ortadoğu’da bir tek yere uçak seferi vardı. O da İsrail’e, Telaviv’e yapılıyordu. Sadece hac mevsiminde hacı götürmek için uçak seferleri yapılıyordu. Ortadoğu’ya uçak seferleri bizimle başladı. Bunlar çok önemli adımlardır.

*Son olarak neler söylemek istersiniz?

- Hocam bir devlet adamıydı, maneviyat adamıydı. Hocam iki kanatlıydı yani, hem maddi yönlerde erişilmez noktaya gelmiş, hem de manevi yönü çok ileri noktadaydı. Ben Yüksek İslam Enstitüsü mezunu bir insanım. O ayetleri okuyup tefsir ettiği zaman donar kalırdık. Araştırdığımız zaman da aynı noktaya varırdık. Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Erbakan Hoca’nın tek vakit namazını geçirmediğini söylemiştir. Ben de Hocamın bir defa olsun namazı terk ettiğini görmedim. Gece yarılarına kadar toplantı yaptığımız zamanlar olurdu. Toplantı bittikten sonra hemen namaza hazırlanır, bizlere de namazdan çalmayın derdi. Zor oturup kalktığı dönemde bile namazını kılardı. Erbakan Hoca bir fikir adamıydı. Hocanın söylediği sözleri şöyle alt alta yazdığınız zaman her biri bir kaide, her biri bir kanun ve kuraldır. Yani mesela, uluslararası ilişkileri dikkate alırken ne diyor, çatışma değil diyalog, tekebbür değil eşitlik, insan haklarına riayet, zulüm değil adalet ve benzeri birçok ilke ortaya koydu. Bunları kanun diye yazsanız, bir ülkenin kurtuluşu için yeterlidir. Ben iddia ediyorum.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.