Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

HİCAZ YAPRAKLARI’NIN BEREKETİ

HİCAZ YAPRAKLARI’NIN BEREKETİ

    Kitaplarınızın sayısı 15’e ulaşınca hep soruluyor, özellikle gençler meraklanıyor: “Çok para kazandınız mı?”
Yazarlık hayatım boyunca, maddiyatı öncelemedim. Kitaplarım yayınlandıktan sonra, bir noktada benim için işi bitti. Yeni hedeflere koştum. Aksi takdirde üretemezdim.
Hayat kısa ve istikbal meçhuldü. Geleceğin şartlarınıysa bilemezdim, genelde güçten düşülüyor. Zihin melekeleriniz yerindeyse bile, bedeniniz eski kuvvetinde işlemiyor.
     Bazı yazarlar için, günümüzün sanat anlayışına göre; pek anlaşılır, uygun bir düşünce gelmeyebilir. Benim içinse yazma zevki öncedir. Bu öyle bir lezzettir ki, bütün kelimeleri kapsar. Her yüz okunası, perdeler aralanası, eşya içine girilesi, bulutlar elde avuçta toplanasıdır.
Bir basamak çıktıkça, ilerisini merak edersiniz. İmkân, keşif, yeni ufuklar size verili sanattadır. Maneviyat zevki buradadır, duygular, rengârenk boyalar, mürekkepte dalgalandığınız, ırak seferlere çıktığınız yollar, ter ve zafer oradır.
 Bu çıkını, dağarcığı, kapalı kutuyu ve edebiyat kuy(t)usunu seversiniz. Kelimeler teselliniz, cümleler limanınız, kitaplar yuvanızdır.
Bir meslektaşınızın, öykünüzü okuyup ağladığını söylemesi, başarılı bir yazı gülümseyişi, kalem selâmlayışları, sayfa tırmanışları, kağıttaki siyah sıvılarla karılmış anlamlı şekilleri, harflerin dar ağacını, hamak yaptığınız tümcelerle, bir uçtan uca sallanmayı, bir kitap dosyasına nişan almayı, avcılığı.. bazen hayalî sigaralar tüttürdüğünüz erkeksi edayı, kılıç sallamayı, birkaç düşman haklamayı, sonra ninniler söylerken, güllerin koynunda uyumayı, 4 işlemi, devşirmeyi.
Kaç para, bu sayısız, mütemadiyen üreyen zevkleri bağışlar ki. Edebî bakışı seviyorum. Açıyı, geçmişten günümüze geleceğe uzanan yıldızlı imzaları, ekini biçmeyi ve dikmeyi, dolgun başakları, boynuma dolanmış yazı kollarını, şehirler kurmayı, kahramanları bir sevda gibi içimde taşımayı, nefes vermeyi ve mahsûlâtı…
6 Eylül, Cumartesi 12.30. Koyunoğlu Müzesi Konya evinde, yazı hayatımın en anlamlı sürpriziyle, fevkalâde zarif bir ilkle, fazlasıyla mutlu eden bir hediyeyle karşılaştım.
Türk Kütüphaneciler Derneği Konya Şubesi Başkanı Sahura Yağmur Arıcan öncülüğünde, değerli yazar Anuş Gökçe, Sayın Aziz Ayva’nın katkılarıyla, birbirinden kıymetli şair yazarlarımız, kültür adamlarımızın katılımıyla bir etkinlik gerçekleştirildi.
15. kitabım Hicaz Yaprakları içindi bu kutlama. Hicaz Yaprakları aynı zamanda bendenizin 6. Öykü kitabı oluyor. Seçilmesi, beğenilmesi mutlu etti.
Sevgili Sahura Yağmur, TYB Konya Şubesi Başkanı Mehmet Ali Köseoğlu, usta yazar Seyit Küçükbezirci, Aziz Ayva, şiiriyle coşturan İsmail Detseli, hakkımda muhtemelen lâyık olmadığım çok hoş şeyler söylediler. Beni onurlandırdılar.
Üzerinde kitap kapağımın resmi bulunan şirin pasta ise nefesimi kesti. Ve çiçek. Karanfillerin alı, kırmızı tül, beyaz kumaş, uğur böcekleri, nazar boncukları. Bir çeşit “edebiyat gelini” gibi hissettirdi hepsi. Hep uzaklarda kalan, daima kaçan bir sevgili. Hayatınızın eserini hiç yazamayacaksınız, mesafeleri aşamayacaksınız belki.
Fakat yürümek, koşmak ne güzel. Sanatla, b(akmak), edebiyat(la) kokmak, bağış(lanmak) ne anlamlı, ne güzel.
    Tazecik yazar Sencil kitabıyla Ümit Ölmez, Gökçe(k) Ailesi, Fatma Şeref Polat, Ayşe Yılmaz, yazar elleri dilleri ne verici, mekân, bu ülke ne lâtif ne güzel.
    Üstelik armağanlar bitmedi. Vaktiyle yazar Nalan Barbarosoğlu’ndan işlenmiş bir taş hediye almıştım. Seyit Beyefendi ise, bir kuvars taşı armağan etti.
    Tiyatro sanatçısı Bedia Ener, Deniz Bank’ın hazırladığı “Öyküler Sesleniyor” projesinde, müzik eşliğinde “Hayriye’nin Düğünü” isimli hikâyemi seslendirmişti.
 Sahura Yağmur, program esnasında Hicaz Yaprakları’ndan, kitabın tam da kalbinden “Özel Bir Çocuk” isimli öykümü okudu, çok daha üstün.  
Özel Bir Çocuk, azîz bir hanım arkadaşın, kutsal beldelerde gördüğü herkesin içinde olmayı isteyeceği, enfes bir rüyasını, aktarmaya çalışıyordu. Sahura öyle bir soluk kattı ki yazıya; hikâye iki kere kıymetlendi, âdeta kanatlandı, gönüllere kondu. Bitirdiğinde,   gözyaşlarını silenler vardı.
Hicaz Yaprakları, karıncaları, damlaları, yolda ezilmeye hazır, istikameti gözetmiş çekirgeleri de dile getiren, benim için hususî bir kitaptı. Hac mevsimine girdiğimiz şu günlerde, toplantı ayrı bir mânâ taşıyordu. Göksel bir âtıfet, işaret gibiydi.
    Programı hazırlayan, katkıda bulunan katılan, beni seven, değer veren dostlara teşekkür edemeyeceğim.
Hangi kuru teşekkür, minnet ve şükranlarımı, hislerimi, onlarla aynı atmosferi, paralel duyguları, ruhî birliği paylaşmanın gururunu; zıplamaya hazır, 20 yaşındaki uçuk bir yazar kadının duygularını ifade edebilir ki.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi