Hepimiz bir Einstein olabiliriz
Artık ayağa kalkıp, harekete geçip bir şeyler üretme vakti gelmedi mi? Üretmek dediysek illa bir araba, bir uçak, mekanik aletlerden kusursuzca yapılmış bir icattan bahsetmiyorum..
Birinin sevgisini kazanıp, dudağında ki gülümsemeye sebep olmakta bir icat değil midir.
Vakitlerimizi sonsuzmuş gibi bir özgüven ile orada burada harcarken, üstüne bizi hiç alakadar etmeyen faydası dokunmayıp aksine gündemimizi kirleten insanların profillerinde karıştırmaktan usanmadınız mı, bugün ne yapmış merakından hâlâ sıkılmadınız mı mâlayaniden hala uzaklaşmadınız mı..?
Önümüzde pişman olacağımız yüzlerce durum dururken ve bunların şimdiden düzeltileceğinden de emin olup şuan onları yapmadığımız zaman ileride pişman olacağımızdan da şüphemiz yok ise bunları şimdi yapmanın, düzeltmenin tam vakti değil midir..!
kaybettikten sonra herkes değer verir, önemli olan onlar yanı başımızdayken onunla vakit geçirip değerini bilmek değil midir.
Her ne hâl üzere olursak olalım , kendimizi paralamanın harap etmenin şikayet etmenin hiçbir faydası yok…!
Artık geçmişte yaşamanın , pişmanlıklar duymanın, aşırı gelecek kaygısında olmanın ne kadar zararlı olduğunu iş işten geçmeden anlamalıyız
Ne zaman hayatımızdaki her şeyden şikayet etmekten vazgeçeceğiz.
-Çocuğum sürekli evi dağıtıyor diyen anne …
Derli toplu ama çocuksuz bir evin olsa daha mı iyiydi?
- Eşim eşyalarını hep ortada bırakıyor diyen bayan..
Eşini kaybetmiş olsan daha mı iyiydi ?
Evin elbette dağılacak elbette bozulacak, ki bu “evde hayat olduğunu” gösterir…
-Her şey iyi de evim çok küçük, bir odam daha olsaydı diyen kişi..
Evin hanlar kadar büyük olsa ama içinde huzurlu bir aile olmasa daha mı iyiydi.
-Çocuğum çok konuşuyor devamlı soru soruyor başım ağrıdı diyen anne ..
Çocuğun konuşamasaydı duyamasaydı göremeseydi daha mı iyiydi ?
-Anne babam beni rahat bırakmıyor diyen evlat
Ya anne baban olmasaydı daha mı iyiydi ?
-Torunum daha zeki olsun diyen dede
Ya torunun engelli olsaydı daha mı iyiydi..?
Olayın özeti ayağın taşa değdiği vakit şikayetten vazgeç dur ve tefekkür et ve taşa değecek bir ayağın olduğu için şükret..
Rabbimiz ne der ; “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”
Bu döngü böyle gitmemeli. Kalkıp bir an evvel silkinmeliyiz.
Zamanın, içinde bulunduğumuz durumun, karşımızdaki insanları, her ne olursa olsun yaşadığımız hayatın kıymetini bilelim bırakalım şu insanlardan vicdanen uzaklaştıran sürgünlerden bırakalım ayağımızın altında bile yeri olmayan kibri. Sevelim, hoş görelim siyasetini, yaşam tarzını, rengini ırkını hepsini bir kenara bırakıp insan oluşunu sevelim.
Dediğimiz gibi bir imtihandayız ve imtihan bir sürgün ve bilir misiniz bu sürgün
ne dil
ne din
ne ırk sürgünü.
İnsanlığımızın sürgünündeyiz…
Vatanımızdan ayrı düştük, ki bizim vatanımız
sevgi
merhamet
hoşgörü…
Yeniden sürgünlerimiz bitsin, Dünyanın tüm mülteci gönülleri ile vatanımız olan İnsanlığa geri dönelim diye umut besleyelim çalışalım..Selam, sevgi ve muhabbet ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.