Hasan Ferit Gedik Duruşması İkinci Kez Yapılamadı

Hasan Ferit Gedik Duruşması İkinci Kez Yapılamadı

Maltepe Gülsuyu Mahallesi'nde geçtiğimiz yıl uyuşturucu çetesi tarafından silahla vurularak öldürüldüğü iddia edilen Hasan Ferit Gedik'in davasında mahkeme, güvenliğin sağlanamadığı gerekçesiyle ikinci kez duruşmayı yapmadı. Duruşma,...

Maltepe Gülsuyu Mahallesi'nde geçtiğimiz yıl uyuşturucu çetesi tarafından silahla vurularak öldürüldüğü iddia edilen Hasan Ferit Gedik'in davasında mahkeme, güvenliğin sağlanamadığı gerekçesiyle ikinci kez duruşmayı yapmadı. Duruşma, fiziki şartların yetersizliği nedeniyle 15 Eylül'e ertelendi.

Anadolu Adalet Sarayı 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 5'i başka suçtan olmak üzere 22 tutuklu sanık ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı'nın duruşma savcısından, duruşmanın aleni yapılıp yapılamayacağı konusunda görüşünü sorduğu davada mahkeme heyeti, duruşmanın 'kamu güvenliği' nedeniyle kapalı yapılmasına karar verdi, izleyiciler ve basın mensupları içeri alınmadı.

Bunun üzerine müşteki avukatları, kamuoyunun bilgilendirilmesi açısından duruşmanın kapalı yapılmasına itiraz ederken, duruşma salonunun bulunduğu kata dahi avukat ve izleyicilerin alınmamasına tepki gösterdi. Duruşma salonundaki fiziki şartların da yetersizliği konusuna değinen avukatlar, fiziki şartların uygun olduğu bir salonda duruşmanın yapılmasını talep etti. Mahkeme, duruşmanın kapalı yapılması yönündeki karardan vazgeçilmesine hükmetti.

Duruşma savcısının da duruşma salonundaki fiziki şartların yetersiz olduğu ve bu şartların duruşmayı sürdürmeye uygun olmadığı yönünde görüş bildirdiği duruşmada, mahkeme heyeti, salonun fiziki şartlarının duruşmayı sürdürmeye uygun olmadığından, tarafların kimlik tespitine ve yargılamaya devam edilemediğini belirterek duruşmaya son verilmesine karar verdi. Sanıkların tutukluluk durumunun dosya üzerinden değerlendirilmesine karar veren mahkeme, duruşma için salon tahsisi konusunda Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına hükmetti. Duruşma 15 Eylül 2014 saat 09.30'a ertelendi. Duruşma 14 Ağustos'ta da 'Güvenlik sağlanamadı' gerekçesiyle başlamadan ertelenmişti.

Öte yandan, duruşmadan çıkan avukatlar ile güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı. Duruşmadan çıkan avukatlar kendilerinin, güvenlik görevlileri tarafından keyfi bir şekilde koridora ve duruşma salonuna alınmadığını belirtti. Güvenlik görevlileri ise bu talimatı mahkeme başkanından aldıklarını bildirdi. Bunun üzerine mahkeme başkanının bu yönde bir talimatı olmadığını ifade eden avukatlar ile güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı. Yaşanan arbede neticesinde İstanbul Barosu temsilcisi avukat Ömer Kavili kolundan ve dudağından yaralandı. Bir vatandaş da çevik kuvvetle tartıştığı gerekçesiyle gözaltına alınıp, mahkemenin bulunduğu koridordan polisler eşliğinde götürüldü.

Adliye çıkışında basın mensuplarına gelişmeler ile ilgili açıklama yapan müşteki avukatlarından Günay Dağ 14 Ağustos'ta yapılan ilk duruşmada olduğu gibi yine mahkemenin ve polisin sanıkları koruyan ve kollayan tavrı nedeniyle saldırıya uğradıklarını iddia etti. İlk duruşmada salona dahi alınmadıklarını söyleyen Dağ şunları söyledi: “İlk duruşmada bizsiz yargılama yapmaya çalıştılar. Yargılamayı bizden kaçırdılar. Duruşma bu güne ertelenmişti. Bugün de aslında çok benzer bir tablo ile karşılaştık. Daha buraya geldiğimiz andan itibaren, salona girmek istediğimiz andan itibaren polisin saldırgan tutumu ile karışlaştık. Avukatlar salona alınmak istenmedi. Engellenmek istendi. Vekalet soruldu ve salona girmek isteyen meslektaşlarımız tartaklandı. Duruşma salonunda da hakimin, mahkeme heyetinin keyfi tutumu ile karışlaştık. Mahkeme heyeti bizim görüşlerimizi dahi almadan savcının talebi doğrultusunda duruşmanın kapalı yapılmasına karar verdi. Ancak bizim itirazlarımız ve mahkeme heyetine usul kurallarını hatırlatmamız üzerine bu karardan vazgeçildi ve yargılama 15 Eylül tarihine ertelendi. Bugün burada yalnızca sanıkların kimlik tespitleri yapılabildi. Mahkeme heyeti ilk duruşmada olduğu gibi sanıkların bizlere ve Hasan Ferit Gedik'in ailesine hakaret etmelerine seyirci kaldı. Saldırganlar bu cüreti onları koruyan polisten ve mahkeme heyetinden aldılar. Nitekim polisin çete üyelerini koruyan kollayan tutumu duruşma sonrasında da karşımıza çıktı. Duruşmanın bitiminde başından bu yana bizlere karşı saldırgan bir tutum içerisinde olan polisler duruşma bitiminde meslektaşlarımıza saldırdılar. Duruşma salonu çok küçük ve havasız. Bu dosyada 35 sanık ve bir o kadar da müşteki var. Bu koşullarda bu salonda duruşma yapılamayacağını biz başından beri ifade ettik ve mahkemeden daha büyük bir salon için taleplerde bulunduk ama bu talebimiz karşılanmadı ve bugün böyle bir sonuçla karış karşıya kalındı.”

Davaya gözlemci olarak katılan İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Ömer Kavili de daha duruşma başlamadan önce avukatlara yapılan engellemelerle ilgili mahkeme başkanı ile görüşerek birçok konuyu çözmeye çalıştığını ancak dikkate alınmadığını belirterek şöyle konuştu: “Duruşma salonu içerisinde fizik koşulları çok berbat bir durumdaydı. Avukatların çalışma koşulları asla yoktu, orada insanların nefes alma koşulları yoktu, mimari projesinde havalandırma koymuşlar havalandırması çalışmıyor. Bu projeyi kabul eden Kartal Başsavcılığı veya ilgili memur hangisiyse onların sayesinde çok kötü ve berbat bir ortamdaydık.”

Mahkeme başkanının tarafların adlarının geçmesinden hemen sonra salonda duyulmayan bir biçimde ara karar verdiğini fark ettiklerini söyleyen Kavili şöyle devam etti: “Mahkeme kanun çiğneyerek taraf avukatlarına sormadan duruşmanın kapalı yapılmasına karar verdi. Baro temsilcisi olarak söz alıp karardan vazgeçilmesi gerektiğini söyledim. Beyanımdan sonra nitekim mahkeme başkanı davanın kapalı görülmesi kararından vazgeçti. Ve duruşma salonunda sağlıklı yargılama yapılamayacağına karar verdi. Yetkililer başsavcılık koltuğunda oturmasını biliyorlar ama duruşma koşullarına uygun salon sağlamayı bilmiyorlar. Ama yeri geldiğinde 12 Eylül dönemlerinde 12 Mart dönemlerinde spor salonlarını mahkeme salonlarına çevirmeyi biliyorlar. Onun için kahrolsun hukuksuzluk. Ve biz baskılardan yılmayacağız, avukatlar olarak sonuna kadar hak aramaya devam edeceğiz.”

Duruşma salonunun dışına çıktıklarında ise polisin saldırısına uğradıklarını ileri süren Kavili, “İl Emniyet Müdür Yardımcısı Suat bey, kendisi 'kaç İsmail kaç' olayında da oradaydı nitekim. Orada da benim avukatlara yönelik hukuk ihlallerine engel olmamdan beni tanıyordu. Kendisi ile konuştuğum sırada avukat Özgür beyin göğsüne yumrukla vurarak itekledi, onun bu davranışından dolayı arkamdan bir polis memuru gelerek bana yumrukla vurdu dudağımı patlattı ve sırtüstü yere düşürdü. Düşünün İstanbul İl Emniyet Müdürü, yani güvenlik müdürü. Bunlar güvenlik değil güvensizlik yetkilisidir. Avukatların duruşma salonuna girmeyi bırakın bir alt koridordan bir üst koridora girmesinde bile yetkileri olmadığı halde vekalet istediler. Dolayısıyla bugün duruşma salonuna girebilen avukatlar kahraman avukatlardır.”

Avukatların basın açıklamasının ardından duruşmaya destek için adliye bahçesi içinde toplanan kalabalık da olaysız bir şekilde dağıldı. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.