Haksızlık eden Hak’sızdır
Rahmetli ve kıymetli Bozkırımızın tezenesi Neşet Ertaş’ın “… Ne söylesem boşa Leylam” dediği yerdeyim. Bazen gerçekten ne söylesek boşaymış gibi geliyor. İnsanlar hep konuşuyorlar, anlatıyorlar, büyük büyük laflar ediyorlar. Acaba herkes kenara çekilip ne söylesem boşa diyorlar mı? Sanmıyorum. Zaten kendini sorgulayanların sayısı artsa ne söylesem boşalar azalırdı. Yine ne anlatıyor bu dediğinizi işitir gibiyim. Ama inanın anlatmaya çalışacağım konu, okuyan herkesin içinde kanayan yaradır. Hemen hemen her gün maruz kaldığımız bir durum çünkü bu. Haksızlık…
Her insanın bırakın insanı her canlının meşrebi farklıdır. Gerek fiziksel özellikler gerekse psikolojik özellikler insandan insana farklılık gösterir. Ben ve sen yaşadığımız bir olay karşısında aynı tepkiler vermek zorunda değilizdir. Duygusal farklılıklarımız devreye girer. Konumuz haksızlık olduğu için buradan devam edeyim. Uğradığımız haksızlıklar ve yaptığımız haksızlıklar karşısında alıp verdiğimiz tepkiler de değişiklik gösterir. İşte bu sergilediğimiz değişik tavırlar kilit noktası haksızlığın. Gözlemlediğim birkaç insan tipiyle detaylandırmak istiyorum. Birinci insan tipi: haksızlığa uğradığı zaman aslan kesilir. Ne pahasına olursa olsun hakkını yedirmez başkasının hakkına gasp edilirken susmaz. Kolay kolay da haksızlık yapmaz. Hasret duyulan ve sayısı gün geçtikçe azalan insan tipidir. İkinci insan tipi bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler kulübü üyeleridir. Bu insanlar namlunun ucu kendilerine dönmediği sürece seslerini çıkarmazlar. Üçüncü insan tipi sesleri çok yüksek çıkan daima haksız olan ve başkalarının hakkına göz koyanlardır ki işte onlara ne söylesen boşadır. Bağırmaktan karşılarındaki insanı duymazlar, anlaşmak istemezler. Sayıca oldukça üstünlerdir. Gözlemlediğim son insan tipi kendimin de aralarında bulunduğum gruptur. Ne yaşarlarsa yaşasın hep içine atarlar. Bile isteye kimseye zarar vermek istemezler. Gözyaşları hiç eksik olmaz. Bahsettiğim üçüncü tip insanların en çok yüklendiği hatta en çok faydalandığı bu son grup İlahi adalete güvenirler. Bilirler ki içlerine attıklarını kimsenin görmesine gerek yoktur. Hak onları koruyan ve gözetendir.
Nacizane satırlarımla ulaştığım herkesin bana bu konu hakkında birkaç cümle ili geri döneceğini biliyorum. Beni en mutlu eden şey de bu zaten; yazdıklarım üzerine okuyanlar ile hasbihal etmek. Ne söylesem boşa dediğim insanların bizi anlayacağından emin değilim. Onlar kendi dünyalarında başka başka boyutlarda yaşamaya devam ede dursun. Çünkü mazlumun ahı hiçbir zaman yerde kalmadı. Allah hak taksimini bazen bize göstermeden yapar. İnsanız sonuçta. Olurda kibre düşersek diye biz görmeden sessizce alır hakkımızı zalimden. Hangi insan tipiyle hayatımızın neresinde karşılaşacağımız bizim belirlediğimiz bir durum değil. Fakat hangi insan olacağımız tamamen bizim elimizde. Çünkü bizim yüceliğine aklımızın ermediği Hakk’ımız var. Üstad Ziya Paşa Terkib-i Bend’den şöyle seslenmiş:”Alah’a tevekkül edenin yaveri HAK’tır. Na-şad gönül bir gün olur şad olacaktır.”
MONAROZA