Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Hak batıl mücadelesi

Hak batıl mücadelesi

Tarihin artık ideolojik bir bilim olduğu gerçeğini hak tarafında olanlar kabul etmese de batıl tarafında olanlar bunu böyle kabul ederek davranışlarını bu yönde sürdürmektedirler. 

Hâlbuki Müslümanlar çoğunlukla bilirler ki;  

İnsanlık tarihi yani Peygamberler Tarihi bir hak-batıl mücadelesidir. 

Yine insanlık tarihi yani milletler tarihi bir hak batıl mücadelesidir. 

Daha kısa tarifiyle bir hak ve batıl mücadelesi dinler savaşıdır. 

Bakmayın siz bazılarının tarih hakkında başka başka tarifler yapmasına veya savaşların toprak elde etmek gibi bir amaçla başlatılmış olduğu yalanına. 

Hepsinin altında savaşı başlatan tarafın kafa yapısının yani fikirlerinin yani dini inançlarının karşı tarafa hakim kılınma mücadelesidir. 

Hak batıl mücadelesi artık eski dönemlerdeki gibi uzun süren kanlı savaşlara sahne olmuyorsa bu mücadele ortadan kalktı anlamına gelmez. 

Savaş daha da şiddetlendirildi ve artık tam anlamı ile asimetrik bir savaş haline döndürüldü 

Müslümanlar eskisine oranla artık tek bir cepheden değil, tüm cephelerden aynı anda kuşatılmak isteniyor. 

Bunun en açık örneğinin birinci halkası dini sadece vicdanlara hapsederek toplum hayatından dini ve dini uygulamaları tamamen çıkarmak şeklinde tezahür ediyorsa, ikinci halkası kaleyi içten fethetmek için aramızdan devşirilmeye çalışılan ve bilerek veya bilmeyerek batıla alet olan Müslüman bildiğimiz kişilerdir. 

Son referandum hadisesi bir kez daha göstermiştir ki Hak-batıl mücadelesi Müslümanlar var olduğu sürece hiçbir zaman sönmeyecek bir ateştir. Böyle bir mücadelenin olmadığını zannetmek en hafif tabirle safdillikten başka bir şey değildir. 

Hak-batıl davasında Hak tarafında olmak milli ve manevi değerlerin yanında olmayı ifade ederken, batıl tarafında olmak ise küfür ile şeytan ve şeytanlaşmış insanlardan yana olmayı ifade eder.  

 

Bu ayrım her zaman herkesin göreceği şekilde açık seçik bir ayrışma şeklinde olmayabilir. 

 

Batılın yanında olanları her zaman kâfirler, müşrikler, münafıklar olmayabilir. Hakkın yanında bildiğiniz pek çok kişi bir bakmışınız batılın yanında ve batılın yandaşları olarak karşınıza çıkıvermişlerdir. 

 

İlginçtir ki batılın yanında saf tutanlar bazen “Aman daha fazla zarara uğramayalım veya  daha çok kaybetmeyelim” endişesiyle hareket eden Müslümanlar olabilmektedir. 

 

Hak batıl tanımını uzun uzun yapmaya gerek yok. 

 

Tarihe bakın ve hakkı üstün tutan fikir ve düşüncelerin hak ve adalet, kuvveti üstün tutan fikir ve düşüncelerin ise batıl ve zulüm olduğunu göreceksiniz. 

Ya da insanların, milletlerin, devletlerin hatta medeniyet olarak tanımlanmış yapıların uygulamalarına bakın. 

Nerede ve kim tarafından hayata geçirilmiş olursa olsun bir yerde hâkim yapı gücünü kuvvetten, çoğunluk baskısından, çoğunluğun imtiyaz ve ayrıcalığı ile menfaat ve çıkar ilişkisinden alıyorsa orada batıl bir sistem vardır. 

Bunun karşısında bir yerde temel insan hakları ve adalet prensiplerine uygun karşılıklı rızaya dayalı emek öne çıkarılıyorsa orada hakkı temsil eden bir sistem vardır. 

Müslümanlar son 300 yıllık ekonomik ve teknik üstünlüklerine bakıp ta batıl sistemler karşısında hak mücadelesini terk etmemelidirler. 

İşin özü Kuranı Kerimde İsra Suresinin 81. Ayeti Kerimesinde açıklanmıştır  “Deki; Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur:”  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi