Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Güzellik kalır geriye

Güzellik kalır geriye

Sıkıntılı yahut olay ve sorunları büyüttüğüm, içinden çıkamadığım  durumlarda hep aynı düşüncede, denge içinde olacağımı; sonraki zamanlarda da benzer duygu ve fikirlerden hız alacağımı, problemleri düzleyeceğimi, iddia edemem ama….

Nadirattan da olsa; bazen bütün bu dünya hâlleri, acıları (kötülük, belâ, çile, türlü hastalıklar, çizgilerin ötesinde) hepsini silip hafifleten, belki ilk Yaratı(lı)şa götüren, bir güzellik, ulvîlik hissediyorum.

Ve belki bu ender his; hayata devamı, sabrı, ezânın ardındakini, bir başka cepheyi, derinliklerdeki, katmanlı hadiselerin ardındaki bir sırrı, özü işaret ediyor. Aslî Fail, Müsebbip ortaya çıkıyor.

Varlığını duyuran bu olgu; çok tatlı bir duyuşla, huzur, sükûnet, bir ayıklanma, bir çeşit arınış ve umut hissiyatı doğuruyor.

Sanki siz bir oyunun içindesiniz. Cüzi iradeniz var, ama oyun Kurucu, Yazıcı değilsiniz.

Her zaman fark etmiyorsunuz; lâkin Dost’u işittiğinizde, İbn Arabî Hz.nin tabiriyle “Allah’ı siper edindiğinizde”, (bizler için tabiri gayret etmek diye değiştirelim) devasa meselelerin basıncı, üzerinizdeki tesiri, şiddet bir an için küçülüyor.

Enerji doluyorsunuz. Tüm mevsimleri, takvimleri, bünyesinde eriten tek Zaman’a, Sonsuzluğa yöneliyorsunuz. 

Eninde sonunda Cemalle buluşma ve kucaklaşmalara, konuşmalara ihtiyacımız var.

İletişim ile bağlarımız bulunmalı, hadisata başka bir gözle bakıp, okumalar yapmalı.

Bir hüsün, ibret vesikası, bir alâmet mutlak başını, ucunu gösterecek; onu yakalamalı,  üstüne gidip, içine girmeli ve hem dem olmalı.

Çünkü, gün gelir.. güzellik kalır geriye.

Bataklıkta nasıl da gül biter; taşı deler filizler, ters yüz edilen ezberler, parlak ruhlarıyla cezbedenler, yol üstündeki ışıklar, ayak izleri, kalbe uzanmış ziyâlı eller, ayak basılmamış topraklar, keşifler ve ufuklar, daha neler….

Her şey tükense, bitse, çökse bile.. gün gelir gölgeler, karanlıklar çekilir, istikamet belirir.

 Güzellik kalır geriye.

Bir iklime girersiniz, bir ağuşa sinersiniz. Dolunay vaktinde, size de yer ayrılmıştır.

Dünya ahvali silinir, temizlenir, perdeler zulmet yırtılır, kabuklar kırılır.

Peçesiz Güzellik sezilir, seçilir aniden ve sevilir.

Hayret ve hayranlıkla, bir hoşluk, letafet kaplar yüreği.

Kalp genişler, kutlu ziyaretçiler ve Sevgili içeri girer.

Bazen güneş çıkar, gönlü ışık bürür, hüsün kararlıkla yürür.

Davullar çalınır. Benlik sizden çalınır.

Kelimeler, harfler, fazlalıklar düşer. Kapıdan, pencereden, Yâre “Yâr” gözükür.

Bir münadi haykırır: “Senin Yüce Adın başım gözüm üstüne!”

Takıntılar, vehimler, tökezletici yol kesen kuruntular, sis örtüsü kalkar, rahmet dolar.

Rahmanî bir nida gelir. Bedensiz ruh davet edilir.

Bir ezgi duyulur. Gönül semasında kuşlar uçuşur.

Yere kapanılır, huzurda durulur.

Bakî olan O’dur.

 Güzellik kalır geriye.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi