Gürler Yurtalan: Tarım Ve Hayvancılığın Ekonomiye Olan Etkileri

Gürler Yurtalan: Tarım Ve Hayvancılığın Ekonomiye Olan Etkileri

Siyasi Partilerin Konya'daki İl Başkan Yardımcıları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı.

İYİ Parti Konya İl Başkan Yardımcısı Gürler Yurtalan

Tarım Ve Hayvancılığın Ekonomiye Olan Etkileri

Ülkemiz ekonomisinin büyümesinde ve sürdürülebilir olmasında en önemli üretimsel alan şüphesiz tarım ve hayvancılıktır.milli ekonominin temelini oluşturmaktadır.küresel ölçekte pandemi sürecinde stratejik ürün olma özelliği kazanan tedarik zincirinin ayrılmaz bir parçasıdır.

İnsan nüfusunun artışı ile birlikte tarımsal ve hayvansal ürünlere olan talep de artmıştır.ekonomik açıdan kişi başı millî gelir düzeyi yüksek ülkelerin,gıdaya olan talepleri beraberinde kişi başı hayvansal protein tüketim oranlarını da arttırmaktadır.. ülkemiz geçmiş yıllarda belli dönemlerde yaşamış olduğu kuraklık sürecini 2021 yılı içerisinde de yaşamaktadır.kuraklığın etkisi ile hububat ve kaba yem miktarlarında üretimsel düşüş beklenmektedir.Bunun üzerine dünyada artan hububat stokları da ürün fiyatlarının yükselmesinde etkili olmuştur.Nitekim ,bu durumun önceden ön görülerek buna uygun politikaların ve stokların yapılmış olması gerekirdi.tmo tarafından 1750krş/kg düzeyince alım fiyatı açıklanan arpanın,şuanda iç piyasada 2500 ve üzeri rakamlarda alıcılı işlem görmesi, tmo tarafından açıklanan alım rakamları üretici tarafında karşılık bulamamıştır.piyasa güncelinde bir rakam ile de revize edilmemiştir.Bu durum tahılda ithalatı da beraberinde getirmektedir.Bu süreçte turistlerin ülkemize getirmesini beklediğimiz dövizin daha fazlası dış ülkelerin çiftçilerine ithalat sebebi ile çıkıyor olmaktadır.Bu durum ülkemizi ve çiftçimizi içinden çıkılması zor olabilecek bir sürece doğru götürmektedir.Esasen yapısal reformlar ile bu sürecin üstesinden gelmek zor değil.Halen ülkemizde üretimin büyük bir bölümünde yağmur suları ile kalanı ise damlama sulama sistemleri ile ürünü yetiştirmektedir.Arazilerde halen su kaynağının bulunabilirliği ve ulaşılabilirliği anlamında saha da problemler devam etmektedir.2004 -2020 yılları arasında 23.8 milyon hektar tarımsal arazi işlenirken son dönem işlenen toplam tarım arazi miktarı 19.5 milyon hektar’a kadar gerilemiştir. mevcut sulama sistemleri ile ürününü yetiştiren çiftçi, elektrik giderlerinden yana maliyetlerin yüksekliğinden şikayetçidir.Bunun üzerine gübre ve mazot giderlerindeki fiyat artışları da eklendiğinde kuraklık ile birlikte tarımsal üretim yapan üreticilerimizin zor bir süreçte olduğu görülmektedir

 

Genel olarak üretimsel hasılanın Hayvansal üretim kısmında, aynı durumun daha uzun süredir devam ettiği,çözüm anlamında pansuman destek uygulamalarının haricinde kalıcı bir çözüm bulunamadığı gibi halen, et ve süt fiyatları da artan maliyetlere karşılık istikrara kavuşamamıştır.Haziran ayı içerisinde açıklanan 3.2 krş/lt çiğ süt fiyatları üreticiyi memnun etmediği gibi kesilen sağmal hayvan sayısının yıl sonuna kadar daha da artacağına yönelik beklentileri arttırmıştır.Açıklanan bu çiğ süt referans fiyatları ise sahada uygulanıp uygulanmasına yönelik bir tedirginliği de beraberinde getirmiştir. Sene sonuna doğru artması muhtemel hammadde fiyatlarını göz önünde bulundurduğumuzda açıklanan rakamların bugün maliyetleri kurtarmadığı gibi sene sonuna kadar da üreticiyi koruyacak bir referans fiyat aralığı olmadığı anlaşılmaktadır.Bu durum beraberinde her geçen gün hayvancılık işi ile uğraşanların işi bırakmalarına yada kapasitelerini azaltmalarına ortam hazırlamaktadır.Yetkililerin bir an önce üreticiyi ve tüketiciyi kalıcı olarak koruyacak yapısal tedbirleri devreye koymaları gerekmektedir. Aksi halde 2008 yılı hayvancılık krizine nazaran daha derin ve kısa sürede çözülmeyecek boyutlara ulaşabilme ihtimali yüksek bir hayvancılık krizi ile karşı karşıya kalabiliriz.bu süreçleri bir daha yaşamayalım.Halen tuik tarafından güncel et,süt ve hayvan varlığına dair üretim verilerin açıklanmaması sektörel belirsizliği arttırmaktadır.Üretimdeki tablonun bu gidişatı üretici fiyat endeksi(ÜFE) oranının yükselmesine, beraberinde ise tüketici fiyat endeksi(TÜFE) oranında yükselmeye neden olmaktadır.sonuçta artan enflayon,artan döviz kurları ve yükselen banka faizleri sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.Halbuki,; enflasyonun düşmesinde,kişi başı milli gelir artışında,ekonomik kalkınmada, sürdürülebilir olmanın temelinde kalıcı yapısal reformlar yatmaktadır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.