Gün batımı fotoğrafı günümüzü batırdı!

ALİ SAİT ÖGE

Kenya gezimizin son gününde Garissa’da çektiğimiz bir ‘gün batımı’ fotoğrafı 10 günlük gezimizin tüm tadını kaçırdı. İşgüzar bir papazın gereksiz tepkisi tüm ekibin rezil bir gün geçirmesine neden oldu. Ve adımız (Arap teröriste!) çıktı.

DADAAB KAMPI’NDAN GARİSSA’YA DÖNÜŞ

Kamptan çıktıktan sonra kaldığımız barakalara gittik. Burada akşam yemeğini yedikten sonra odalardaki eşyalarımızı topladık ve Garissa’ya doğru yola çıktık. Dönüşümüz bu kez 4 araçla yapıyorduk. Üçünde ekibimiz ve bizlere rehberlik eden Kenyalılar birindeyse bölgeye geldiğimiz günden bu güne kadar bizim güvenliğimizi sağlayan askerler vardı. Askerlerin nezaretinde Garissa’ya kadar gidecek Garissa’da otelde kaldıktan sonra ertesi gece 04.45’te kalkacak olan Türkiye uçağına binmek için Nairobi’ye gidecektik. Dadaab Kampı’ndan çıktıktan sonra safari yolu dediğimiz güzergâhı yaklaşık 5 saatte katettik ve Garissa girişindeki askeri noktaya geldik.

GARİSSA GİRİŞİNDE ARAÇLARIMIZA EL KOYDULAR

Arama noktasında bulunan askerlerin oldukça rahat tavırda ve yavaş hareket etmeleri bizleri çileden çıkarıyordu. Bizler bir an önce otele doğru gitmek istiyorduk. Ancak beklediğimiz olmadı. Görevli askerler bizleri bu saatte Garissa’ya alamayacaklarını ve sabahı beklemek zorunda olduğumuzu söyledi. Bu duruma çok şaşırmıştık. Resmen keyfi olarak şehre alınmıyorduk. Birkaç saat süren uğraşlardan sonra askerler araçlarımızı kenara alarak yaya olarak gitmemizi istedi. Gecenin bir yarısı yayan gitmemiz mümkün değildi. Askerlerin arama noktasını yaya olarak geçtik ve rehber arkadaşlarımızın telefonla ulaştıkları ticari taksilerin gelmesini bekledik. Bir süre sonra iki taksi geldi ve o kadar insan güçlükle araçlara sığarak şehir merkezinde bulunan otele doğru yola çıktık.

GÜN BATIMI FOTOĞRAFI GÜNÜMÜZÜ BATIRDI

En sonunda otele ulaştık ve odalarımıza çıktık. Sabahta rehber arkadaşlar ve araçların sürücüleri yeniden askeri noktaya gitti ve araçlarımızı getirdi. Bu arada biz akşam saatlerine kadar Garissa’da gidilmesi gereken birkaç cami medrese gibi yerlere gittik. Şehri gezdik ve ekibimizin sorumlusu Tamer Kalender’le birlikte birkaç ziyarette bulunduk. Saat 17.30’a kadar Garissa’ daki tüm işlerimizi bitirdik ve Nairobi’ye gitmek için iki araçla birlikte yola çıktık. Garissa’nın çıkışındaki askeri noktada aramalar yapıldıktan sonra sınırdan çıktık. Sınırı bir süre geçtikten sonra diğer aracı beklemek için yol kenarına park ettik. Park ettiğimiz bölgede güneşin batışı çok güzel bir görüntü oluşturuyordu.

İHBAR SONUCU KARAKOLLUK OLDUK

Ancak o arada bisikletle yanımıza yaklaşan bir adam bizim fotoğraf çekmemize tepki gösterdi ve polise haber verdi. Daha sonra yanımıza iki adet sivil araçla polisler geldi. Çektiğimiz fotoğrafları göstermemize rağmen, polisler bizi karakola götürmek için ısrar etti. Beklediğimiz diğer araçta gelince bizi en yakın karakola götürdüler. Sözde emniyet müdürlüğü merkezi olan harabelerle dolu bir bahçe içerisine getirdiklerinde diğer araçta bulunan tüm arkadaşları arabadan indirerek karakolun içerisine aldılar.

KEYFİ OLARAK HÜCREYE ATILDILAR

Rehber arkadaş bizim aracın yanına gelerek araçtan inmememizi diğer arkadaşların gözaltına alındıklarını söyledi. Bu duruma çok şaşırmıştık. Hiçbir geçerli neden olmadan 5 arkadaşımla birlikte aracın sürücüsü olan Hıristiyan arkadaşla bize rehberlik yapan Kenyalı arkadaş da hücreye alınmışlardı. Biz birkaç saat sürecek soruşturmanın ardından arkadaşlarımızın serbest bırakılacağını beklerken içerden arkadaşlarımızın eşyaları geldi ve sabaha kadar bırakılmayacaklarını sabahleyin de mahkemede sorgulandıktan sonra belki serbest kalabileceklerini söylediler.

KENYA’DAN KONYA TELEVİZYONUNA İLK MESAJ

Bizim bir anda elimiz kolumuz bağlanmıştı. Gece 04.45’te uçağımız vardı. Uçağı kaçıracaktık. Mutlaka birilerine haber vermemiz gerekiyordu. Saat 19.30 sıralarıydı. Tamer Kalender’in de onayını alarak ilk olarak televizyonu aradım ve Kenya’da gözaltına alınmamızı haber olarak vermelerini söyledim. Ana haber bülteninde de iki kez canlı yayına bağlandım ve içinde bulunduğumuz durumu bildirdim. Gece burada kalacağımızı düşünerek uçak biletlerimizi erteletmenin ve Kenya Büyükelçiliği’ne ulaşmanın yollarını arıyorduk.

AYŞE TÜRKMENOĞLU HANIMEFENDİ’NİN ÇABASI

Aklıma ilk olarak AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu geldi. Sağ olsun kendisini ne zaman bir sorun için arasam mutlaka çözümü için elinden geleni yapardı. Aynı beklenti içerisinde kendisini aradım. Kısaca durumumuzu ilettim ve ne yapmamız gerektiğini sordum. Kendisi bana durumu Dışişleri Bakanlığı’na bildireceğini ve en kısa sürede bana bilgi vereceğini söyledi.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞIMIZ DEVREDE

Gerçekten de birkaç dakika beklemenin ardından cep telefonunda tanımadığım bir numara aradı. Telefonu açtığımda arayanın Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru olduğunu öğrendim. Koru, Ayşe Türkmenoğlu ile görüştüğünü ve gereğinin yapılacağını söyledi. Birkaç saniye sonra da beni tekrar arayıp Kenya Büyükelçimiz Hüseyin Avni Aksoy’un benimle irtibata geçeceği bilgisini verdi.

KENYA BÜYÜKELÇİSİ İLE İLK İRTİBATIMIZ

Kısa süre sonra Kenya Büyükelçimiz beni aradı ve durumumuz hakkında bilgi aldı. Büyükelçi Garissa’ da bulunan yetkililerle görüşeceğini ve kısa sürede serbest bırakılmamız için ne gerekiyorsa yapılacağını söyledi. Ancak tüm bu girişimlere rağmen Garissa emniyetinde bulunan kişiler bizim serbest bırakılmamamız için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Bu arada ben de içerde bulunan arkadaşlarımızın yanına gittim. Hepsi küçük bir yerde ne olacağını bilmeden bekliyorlardı.

KONYA VALİSİ AYDIN NEZİH DOĞAN DEVREYE GİRDİ

Garissa’nın Müslüman olan belediye başkanı ziyarete geldi ve içerde bulunan arkadaşlara hasır ve çarşaf gibi benzeri eşyalar getirerek bir nebzede olsa rahat etmelerini sağladı. Bizim karakolda gözaltında tutulduğumuzu haber alan tüm Müslümanlar ise kısa sürede emniyetin bahçesini doldurmuştu. Bizim bir an evvel serbest bırakılarak uçağa yetişmemiz için herkes bir şeyler yapma gayreti içerisindeydi. Daha sonra Konya Valimiz Aydın Nezih Doğan’ı aradım ve durumumuz hakkında bilgi verdim. Kendisiyle sürekli olarak iletişim kurduk ve Valimiz bizleri yalnız bırakmayan isimler arasındaydı. Uçağı kaçıracağımızı anlamıştık. Büyükelçimizi durumdan haberdar ettik ve uçak biletlerimizi önü açık tehir ettirdi.

KARAKOLDA AYNA DA YOK YATACAK YERDE

Arkadaşlar içeride biz karakolun bahçesinde sabahladık. Sabah sorgu odasına ilk olarak Ahmet Gazi Akpınar girdi. Yaklaşık iki saat süren sorgulamanın ardından ikinci kez Doktor Fatih Soydemir içeri girdi. İçerde ifade alan polisler arkadaşları dinledikçe şaşkınlıkları artıyordu. Polisler, “Arkadaşlar polis ekiplerimiz sizi neden gözaltına aldı bilemedik. Yaptığımız tüm incelemelerde ne şahıslarınızda ne çektiğiniz fotoğraflarda hiçbir suç unsuruna rastlamadık. Sizi bu kadar süre gereksiz yere tuttuğumuz için özür dileriz” dediler.

POLİSİN AKIL ALMAZ BASKISI

Polisler alınan ifadelerin Emniyet Müdürü tarafından imzalanmasının ardından serbest bırakılacağımızı söyleyerek bize bahçe içerisinde oturmamızı söyledi. Arkadaşlar bırakılmanın rahatlığını yaşayarak namaz kılmak için hazırlık yapmaya başladı. Ancak Terörle Mücadele Ekibi’nde görevli bir polis memuru arkadaşlarımızı özellikle namaz kılmalarını engellercesine kaldırarak yeniden gözaltına almak için çabalamaya başladı. Buna bir anlam verememiştik. Arkadaşların sorgularının tamamlanmasına rağmen bir polisin, ‘Ben bunların hepsini hücreye tıkacağım bunlar terörist’ diyerek namaz kılan arkadaşları zorla yerinden kaldırmak istemeleri kabul edilemezdi. O arada diğer polislerle o polis arasında tartışma yaşanmaya başlandı. Diğer polisler arkadaşımızın gözaltına alınmasını engellemek istiyor, ancak bir kişi bu duruma engel olmak istiyordu.

HIRİSTİYAN ARKADAŞIMIZ DAHA FAZLA DAYANAMADI

Sonunda o polis telefon açarak arkadaşların yanına iki araba dolusu silahlı asker getirtti. Ancak arkadaşlar o sırada namaza durmuşlardı. Polis arkadaşları ellerindeki sopalarla namazdan kaldırmak isterken o anda beni çok duygulandıran bir olay gelişti. Bizim ekiple gözaltına alınan aracın sürücüsü Hıristiyan olan Marshall isimli arkadaş namaz kılan arkadaşlarımıza müdahale etmek isteyen polise öyle bir direndi ki anlatamam. Marshall, ‘Bu insanlar ibadetlerini yapıyor. İbadet eden insana böyle davranamazsın diyerek’ polise sert bir tepki gösterdi. Bu davranışı karşısında çok duygulanmış kendisini kucaklamıştım. Ancak ne kadar uğraşırsak uğraşalım arkadaşlarımızın yeniden hücreye alınmasına mani olamadık.

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCIMIZ BİR KEZ DAHA DEVREDE

Arkadaşlarımın ısrarları sonucunda Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru’yu ve Kenya Büyükelçisi Hüseyin Avni Aksoy’u bir kez daha aradım ve yaşananları anlattım. Koru bu duruma çok üzüldüğünü ve bundan sonraki girişimleri Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun yapacağını söyledi. Aradan yarım saati aşkın bir süre geçtikten sonra arkadaşlarımızı yeniden koridora çıkartıp serbest bıraktılar. Nihayet tüm zorlukları geride bırakarak Garissa’dan Nairobi’ye doğru yola çıktık.

DIŞİŞLERİ BAKANIMIZ DAVUTOĞLU’NUN SESİNİ DUYMAK

Nairobi’nin girişinde Safari Park Oteli’nin bahçesinde bizi Kenya Büyükelçimiz Hüseyin Avni Aksoy karşıladı. Diğer araç gelene kadar biz büyükelçimizle yaşanan olayların değerlendirmesini yaparken, Aksoy telefonla Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nu aradı ve benimle görüşerek hem yaşananlar hakkında kısa bir bilgi aldı. Tüm arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerini iletti. Bakanımızın oldukça sıcak ve samimi şekilde yaşadığımız sıkıntıları paylaşması beni ve arkadaşlarımı çok mutlu etmişti.

İLGİLENEN HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER

Buradan özellikle telefonla bize ulaşıp bizlere moral ve destek veren bizimle yakından ilgilenen Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’na, sürekli bizi arayarak durumumuzu soran ve bizlerden desteklerini esirgemeyen Dışişleri Bakan Yardımcımız Naci Koru’ya, AK Parti Konya Milletvekilimiz Ayşe Türkmenoğlu’na, Konya Valimiz Aydın Nezih Doğan’a, Kenya Büyükelçimiz Hüseyin Avni Aksoy’a tüm ekip arkadaşlarım ve yayın grubum adına teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Devam Edecek