Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Gıda terörü hortlayacak

Gıda terörü hortlayacak

Meşhur hikâyedir ama bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

Evinde yılan besleyen bir kişi çok sevdiği yılanının son günlerde artık hiçbir şey yemediğini fark etti.

Yılana eskiden olduğu gibi bir şeyler yedirmek için ne yaparsa yapsın artık 2 metre boyuna ulaşan yılanı verilen şeyleri bir türlü yemiyordu.

Duruma bir çare bulmak isteyen adam yılanındaki bu değişikliği görüşmek için veterinere gitti.

Durumu etraflıca veterinere anlattı ve veteriner ona " Yılan son günlerde sana sık sık sarılıyor mu, yanında uyuyor mu? " Diye sordu. Aldığı " Evet " cevabı üzerine gelmekte olan felaketi anlayan veteriner müşterisine durumu şöyle özetledi:

" Bakın yılanınız hasta falan değil. Sizi yemeye hazırlanıyor, bu yüzden sık sık size sarılarak ne kadar büyümesi gerektiğini ölçüyor. Ve yemek yememesinin sebebi de sizin için midesinde yer açmak "

Belki birçok kişi bu hikâye asla bir fanteziden öteye geçmez diyebilir.

Siz yine de etrafınızdaki yılanları iyi tanıyın. İhanet bazen bir gülümsemenin bazen de bir uzanan yardım elinin arkasında olabilir.

Bunların örnekleri bizim milletimizin tarihinde bolca görülmüştür.

Onlar artık tarihte kaldı diyenler için ise işte yeni bir ihanet teşebbüsü daha.

Bu günlerde TBMM de bir kanun teklifi görüşülüyor ve bu millet sesini yükseltmez ise çok kısa bir zaman sonra kanunlaşacak.

Tıpkı Zinanın TCK dan çıkarıldığı gibi.

Yine tıpkı mahut İstanbul sözleşmesinin TBMM den geçtiği gibi.

Bu kanun genelde toplumumuzda 24 Haziran 2020 tarihinde TBMM ye sunulan ve "Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi" başlığıyla Meclis gündemine gelen torba yasa tasarısı olarak biliniyor.

Genetiği değiştirilmiş organizmalar, tohumlar, tarım zehirleri, helal gıda, veganlık/vejetaryenlik gibi geniş bir yelpazeye sahip olan bir konu hakkında tasarı sunulmuştur.

Kanun tasarısındaki ne anlama geldiği net bir şekilde belli olmayan ve farklı anlamlar verilmesi sonucunda farklı sonuçların çıkabileceği maddelerle gıdaya yönelik ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı düzenlemeler getiriliyor ve kanuna yanıltıcı yayın tanımı diye bir mefhum eklenmek istenmektedir.

Bu yeni düzenleme üretilmiş herhangi bir gıda hakkında reklamlar hariç olmak üzere olumsuz bir ifade kullanmak veya yazı yazmak yasaklanmaktadır.

Hatta bırakın bir gıda ile ilgili aleyhte söz söylemeyi insanlar çocuklarına şunu ye şunu yeme demesi bile sorunlu hale geliyor.

Mesela bir kişi tam da karşı çıkan 116 derneğin temsilcilerinin ifade ettiği şekilde neredeyse bakanlıkça gıda teröristlerinin her ay boy boy ifşa edildiği bir dönemde onlar margarin, domestos, cips, kola gibi ürünlerin gibi kanser yapıcı olduğu ileri sürülen ürünlerinin reklamlarını yaparlarken karşı çıkan insanlar margarin kalp rahatsızlığı yapar diyemeyecekler.

Ya da insanlar çocuklarına sağlıklı beslenmelerini anlatırken helal ve tayyib gıdanın ne olduğunu anlatamayacak hatta daha ilerisi için Hz. Peygamberimizin(sav) bal, çörekotu, zeytinyağı ve hurma ile ilgili sahih hadisi şerifleri bile okutulamayacaktır.

Çünkü bu gibi konularda konuşmak artık kanunen YASAKLANMAKTADIR.

Tıpkı CHP nin tek parti hükümetleri zamanında Kuranı Kerimin hatta Elif Cüzlerinin yasaklandığı gibi!

Aktarlar başta olmak üzere dedelerimiz ve ninelerimizden kalan kadim sağlık bilgileri saklanmak zorunda kalacak yine.

Tıpkı tek parti hükümeti devrinde dedelerimizin ninelerimizin ilmihal kitaplarını nasıl ağaç kovuklarına veya mağara taşları arasına sakladıkları gibi saklayacağız.

Çünkü bugün susarsak ve TBMM de bu kanunun kabul edilmesine izin verirsek anneler babalar torunlarına evladım bu ürünler dinen şüphelidir veya inancımıza göre necistir diyemeyecekler.

Bu kanun teklifi kabul edilirse bırakın bal, Çörekotu, zeytinyağı, hurma ile ilgili hadisi şerifleri gün geldiğinde meali “İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.” Olan Bakara Suresinin 205. Ayetini bile telaffuz edemeyecek hale geleceğiz.

Yani kısaca küresel gıda, ilaç ve reklam endüstrisinin her türlü yiyecek ve içecek için insanlara zararlı olup olmadığına bakılmaksızın yaptıkları reklamları ile tabir caiz ise yiyecek içecek kültürümüzü ve kendi ülkemize has varlıklarımızı yok sayılarak unutturulmaya çalışılacağı gibi konu ile ilgili ayet ve hadislerin hükümlerini milletin hafızasından silip geçecekler.

Ama küresel sermaye sahiplerinin sahte bilimsel çalışmalarıyla ispat ettikleri yapay tatlandırıcı aspartamın zararsız olduğunu ücretli köleleri olan bilim(!) adamları aracılığı ile ispatlayıp insanları kanser yapmaya devam edecekler. Hem de serbestçe reklamlarını yaparak.

Siz şu uyarıyı bir defa daha düşünün:

Bir insan yukarıdaki yılan örneğinde olduğu gibi son zamanlarda hiç olmadığı kadar size yakın davranıyorsa bu onun her zaman iyi niyetli olduğunu göstermez.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi