Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

FİRAVUN DÜZENİ

FİRAVUN DÜZENİ

Corona musibeti isterse geçmişte yazdığımız gibi normal şartlarda tabiatta kendiliğinden ortay çıkmış bir süreç olsun, isterse de normal süreçte gelişen bir virüse laboratuvar ortamında bir takım suni değişimler gerçekleştirilmiş olsun yaklaşık 8 ay sonrasında bu gün hemen herkesin kafasında aynı soru oluşmuş durumdadır.

Bu gün virüs salgınında bulunduğumuz yer neresidir veya yarın bakalım bize ne olacak?

İnsanların büyük bir kısmının önlerine konan birbirinden çok farklı bilgiler karşısında olumlu veya olumsuz bir tepki göstermeyip yeni normal diye dayatılan direktiflere direnmeyip uyum gösterdikçe tam olarak aşıdan kendilerine bir fayda sağlamaya çalışan çevrelerin istedikleri olacak.

Salgın bahane diyenler bu konuda daha haklı durumdalar.

Çünkü aynı çevrelerin geçmişte sars, mers, kuş gribi ve domuz gribi gibi salgın dönemlerinde yapamadıklarını bu defa insanları daha fazla korkutarak yapmaya çalıştıkları görülüyor.

İnsanları geçmişte yaşanan tüm kısıtlamaları aratır bir duruma sokarak bu dönemde peş peşe uygulamaya koydukları yasaklarla insanları bu defa geçmişten farklı ve birey olarak izole etmeye yönelik olduğunu anlayan insanların insani karşı çıkışları bu bakımdan daha anlamlı olmaktadır.

Kısıtlamalarla hedeflenen toplum ve birey hayatının getireceği sonuçları anlamayan veya anlamak istemeyen insanların gönüllü köleler olduklarını unutmayın asla.

Salgın bahanesiyle sokağa çıkma yasakları ile başlayan kısıtlamaların şimdilerde ev içine kadar ilerlediği çok yakın gelecekte ise olayın mutfaklardan ve oturma odalarından sonra yatak odalarımıza kadar uzanacağı unutulmamalıdır.

Bunun en yakın örneği bilim kurulu üyesi olsun olmasın hatta tıp ilmi ile ilgisi olsun olmasın tv ekranına çıkan hemen her bilim adamının evlere misafir almayın ve ev halkı olarak aynı masa etrafında yemek yemeyin demeleridir.

Bu gidişle yeni normal düzende artık her şey temassız olarak gerçekleştirilecek gibi geliyor.

Bu karşı çıkış konusunda söylenenlere birilerinin her zaman itiraz ettiğini görmüşünüzdür.

Karşı karşıya kaldığı insanlık dışı uygulamalara itiraz edenlere bu Donkişotlara itibar etmeyin ya da bunlar her zaman toplum düzenini bozan aykırı kişilerdir bunlara gülüp geçmek lazım diyenler aslında bütün bir insanlığın geleceği topyekûn dizayn edilirken hala olan bitene kör ve sağır kaldıkları için oturup hüngür hüngür ağlaması gereken kişilerdir.

Şimdilerde maske ve mesafe zorunluluğuna ilaveten tekrar 65 yaş üstüne getirilen kısıtlamaların yanında neredeyse bütün şehirlerimizin bazı cadde ve meydanlarında bazı faaliyetler tekrar yasaklandı ya, corona kısıtlaması uygulamalarına gönüllü köle olmayı kabul eden yasakçılara şunu sormak lazım.

İnsanları virüs musibetinden koruma konusunda maskenin 100 de 100 koruduğunu ifade eden bir bilim adamı var mıdır?

Ama yasak üstüne yasak koyan bilim adamı çoktur.

Ama bu arada interferon ve immün yetersizliği nedeniyle ölümlerin fazlalığını ifade edenler de bilim adamı olmalarına rağmen seslerini duyuramasalar da sayılarının gittikçe arttığını görmekteyiz.

Oluşturdukları tıp endüstrisi yoluyla insanlardaki tabii bağışıklıkları yok edip antijen üzerinden ürettikleri endüstriyel tıp ürünleri ile insanlığı insanlıktan çıkarmayı amaçlayan bu sistem tam anlamı ile bir firavun düzenidir.

Yenidünya düzeni diye geveledikleri bu yeni bir sistem inşa edilirken her şeyi kontrol etmek isteyen tek bir kişi yerine tepedeki bir kaç kişi veya kurum tarafından kontrol edilmesi firavun düzeni olmadığı anlamına gelmemektedir.

Çünkü bu gün kurulmaya çalışılan firavunvari düzen, teknokratik bir firavun sistemidir.

Bu yeni firavunvari sistem önceki dönemlerdeki gibi sadece din, siyaset ve ekonomik sistemi kontrol etmekle ilgilenmiyor.

Uygulanmaya geçildiğinde tabir caiz ise insan DNA yapısının değiştirilmesi de dâhil olmak üzere pek çok bilinmeyen teknolojik yenilikleri içeren aşı çalışmaları ile insanların hücrelerindeki değişimden başlayarak zihinlerinde ve bedenlerinde yapacakları değişikliklerle daha şimdikinden daha az sayıda bir dünya nüfusu ve daha itaatkâr bir toplum ortaya çıkarmayı planladıklarını gizlemektedirler.

Yeni normal dünya düzeni senaryosunda fıtrattan uzaklaştırılmış, insanda doğuştan gelen duyguları olan sevgi, şefkat, gibi ruhi duyguları yanında fiziksel özellikleri değiştirilmiş olarak kontrollü bir ortamda yetiştirilip hayatı manipüle edilmiş toplum oluşturma düşüncesi dayatılmaktadır.

Görünüşte iyi niyetli gibi görünse de toplumsal itaatsizlik düşüncesinin insan ruhundan tamamen silinen insanların ve toplumları yapboz gibi istenildiği an yeniden dizayn edilebildiği bir toplum oluşturma düşüncesi ilk bakışta bilim kurgu filim senaryoları gibi görünse de, siyonist emperyalist yenidünya düzeni kurmak isteyenlerin fonları ile aktif olarak yıllardır üzerinde çalışılmaktadır.

Teknolojinin gelişmesi ile kendilerine daha fazla alan açan teknolojinin gelişimi dünya kamuoylarınca bilinenden çok daha ileri bir düzeyde olduğu için istilacı siyonizmin emrindeki teknoloji merkezlerinin üretecekleri MRNA aşıları yoluyla insan neslinin sayısal kontrolünü sağlamaya dönük çalışmaları mevcut Covid-19 sahtekârlığıyla biraz daha yerli yerine oturtulmuş vaziyet alacaktır.

Her ne kadar dünyada şu anda hala bilimsel araştırmaları tamamlanarak onay almış bir MRNA aşısının olmaması bir miktar rahatlık sağlıyor gibi görünse de geçmişte Afrika’da yaptıkları uygulamalar gibi esas gayesinin gizlenerek yapılmış çalışmalar gibi uygulamaları engelleyecek bir mekanizmada yoktur.

Çağımızın en tehlikeli ve ölümcül salgını olarak gösterilmeye çalışılan Covid19 dan daha tehlikeli bir salgın yayılmaya çalışılıyor dünyada.

DİPLOMASINI VE VİCDANINI KÜRESEL FİRAVUN DÜZENİNİN EGEMENLERE SATAN DOKTORLAR.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi