İçinde insanı ömrüne bedel 1000 aydan daha hayırlı Kadir Gecesinin bulunduğu koskoca bir Ramazan ayı daha geldi geçti dünya hayatımızdan.

Kuran ayında Kuranı Kerim okuduk ve hatmettik.

Oruç Ayında Oruç ibadetimizi ifa ettik.

Zekât ibadetinin bereketinden daha çok nasiplenelim diye belki de zamanından önce zekâtlarımızı vererek kardeşliğimizi pekiştirdik.

Fıtır Sadakalarımızı Bayram Gününün öncesinden vermek için hazırlıklar yaptık.

Evveli rahmet, ortası bereket, sonu cehennem azabından kurtuluş günleri olan Ramazan günlerinde her zamanki halimizden biraz daha fazla ibadet etmek için gayret sarf ettik.

Ve nihayetinde bayrama ulaştık diye şükürler ettik hep birlikte.

Bir daha kavuşma ümidimizle hüzünlü bir ayrılık yaşadık Kuran ayı ile.

Ramazan müddetince yaşadığımız iyilikleri ve güzellikleri Ramazan sonrasında da yaşayalım ve paylaşalım diye gayret edeceğimize söz verdik.

Milletçe yaşadığımız bayram sevincinin bir ömür boyu sürmesi için birbirimize dualar ettik ve hatırlatmalar yaptık.

Bu hatırlatmalar asla yanlış anlaşılmamalı.

Ramazan günlerinin iç huzuru ile ve bayram telaşı ile yapılan bu hatırlatmalar asla Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmamalı.

Yani kimse kimsenin hayat tarzına karışıyor veya hoca efendilere taş çıkarırcasına vaazu nasihat ediyor değildir diye düşünerek kardeşlik hukukuna asla halel getirilmemeli.

Kardeşlik hukuku sınırları içerisinde kalmak kaydı ile yapılan hatırlatmalar hiç kimsenin zoruna gitmemeli.

Aile içerisinde veya akraba, dost meclislerinde konuşulan bir konuda bir görüşün doğru veya yanlış olduğu konusunda görüş beyan etmek gibi bir hakkın var olduğunu göz önünde bulundurarak görüşler yadsınmamalı.

Fikir beyan etmenin veya tecrübe paylaşmanın dostların birbirine borçları olduğunu bilerek dostluklara kırgınlıklar ilave edilmemeli.

Çünkü hemen her Ramazan Ayı sonunda aynı durumlarla karşılaşıyoruz.

Ramazan'ın 27. gecesi kabul edilen Kadir Gecesi bütün camilerimiz dolup taştıktan hemen sonra gelen bayram günlerinin rehaveti ile her şey bitmiş gibi oluveriyor.

Ya da Ramazan sona erince tuhaf bir tavır gelip evimizin şehrimizi işgal ediveriyor.

Kadir Gecesi'nde sanki semalara kanatlanacak gibi ibadet eden Müslümanların bayram sonrasında camilerden el ayak çekivermeleri gibi bir durum ortaya çıkıveriyor.

Ramazan ayı müddetince Farz olan 5 vakit Namaza Teheccüdler, İşrakler, Duhalar ve evvabinler ve gece namazları ile 5 vakitlik bir nafile ibadet daha ekleyen Müslümanlar bayram sonrasında konusunda neredeyse sıfır çektim diyebiliyorlar.

Ramazan Günlerinde ve gecelerinde yapılan ibadetlerin veya Kadir Gecesi gibi belirli gün ve gecelerde yapılacak ibadet ve duaların sevabının çokluğu gözetilerek yapılması elbette takdir edilir.

Ancak Ramazan ve mübarek gecelerde ne kadar fazla yapılırsa o kadar kârmış gibi görüp de, diğer günlerin kıymeti yokmuş gibi bir tembelliğe düşürülüyorsa yanlışlıktan bir an önce dönülmeli diyenlere de hak vermeliyiz.

Hz. Peygamberimizin(sav) dünya ve ahiret hayatında dengeyi korumak ve ibadetlerden daha fazla lezzet almak için ibadetlerin az da olsa vasat ve devamlı olanını tercih edilmesinin daha doğru olacağı ikazını hayatın her safhasında uygulamayı hatırlatanlara da asla gönül koyulmamalıdır.

Malum Ebu cehilin Mekke şehrindeki okuryazarlardan olmasına hatta farklı bir kaç dil bilmesine, Mekke de yetki ve söz sahibi olan eşraftan olmasına rağmen cehaletin babası lakabını aldığı asla unutulmamalıdır.

Bu sebepledir ki “El Veda Ey Şehri Ramazan” derken asıl vedamız kötü ahlak ve huylarımıza olsun inşallah.

Elvedamız Allah(cc) ve Resulünün(sav) bize hayat veren güzelliklerine aykırı söz, fil ve davranışlara olsun inşallah.

Elvedamız Allah(cc) ve Resulünün(sav) ret ettiği yalan ve talan üzerine kurulu her türlü saltanat ve uygulamalara olsun inşallah.

Kavuşmamız ise emanet, ehliyet, güzel ahlak ve adaletten yana olsun inşallah.

FARKINDA MIYIZ?

11 Ayın sultanı diyerek karşıladığımız Ramazan Ayını kalan aylarda dilediğimiz gibi hareket edeceğimiz gösteren Mübarek 11 aylar diyerek uğurlamamak gerektiğinin de farkında mıyız?