Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Ey Kürt aileleri ve Kürt yetkilileri bilmelisiniz ki Kürt gençleri alarm

Ey Kürt aileleri ve Kürt yetkilileri bilmelisiniz ki Kürt gençleri alarm

Son yıllarda hep yazıyor ve ikaz ediyordum, kin, nefret, vahşet kusan Kürt gençleri alarm veriyor diye. Geçmişte yaptıkları onca yanlışa işte bir yenisi daha eklendi. Bayramın son günleri başlayarak şehirlerimizin hemen üçte birini geçkin yerlerinde Kobani bahânesiyle etrâfı yakanlar-yıkanlar, şehirleri yaşanmaz hâle getirenler, kamu mallarına zarar verenler, insanları bıçaklayanlar, adam öldürenler hep 12-18 yaş aralığındaki Kürt gençleri.

Nedir bu rezâlet! Nedir bu vahşet!

Uzun zamandır bu vandallıkları sergilemeye yatkın olan Kürt gençleri ile ilgili endişelerimizi yazılarımız vasıtasıyla pek çok defa dile getirmiştik. Haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı. Aslında ben genelde eğitim ağırlıklı yazılar yazıyorum ancak zaman zaman olan bitene dayanamıyor ve feryâdımı dile getirmek durumunda kalıyorum. Gerçi bu konuda, bir eğitim problemidir zirâ bu işlenen rezillikler verilen yanlış eğitimin neticeleridir. Rabb’im uyandırsın, ilgililere basiret ve sağduyu versin. Unutulmasın ki rüzgar eken fırtına biçer. Ne yazık ki sergilenen vahşet bugüne kadar o gençlere verilen dehşet eğitiminin acı bir bilançosudur. Önce yapılanlardan başlayalım.

Işid denen terör örgütünün Kobani Kürt bölgesine ilerlemesi üzerine can havliyle oradan kaçan Kürt kardeşlerimize şefkat kucağı açan ülkemiz, elinden gelen fedâkarlığı yaparak büyük bir dayanışma örneği sergiledi. Bu inkar edilemez. Fakat ne yazık ki nankörlükte üzerine bir benzeri daha olmayan bâzı çevreler, bu işten palazlanan yanlı mihraklar teşekkür yerine alttan alta tezgahlar çevirerek yıllardır ülkemize kan kusturmuş, insanlarımızı katletmiş, askerlerimizi şehit etmiş eli kanlı terör örgütünün uzantısına silah vermemiz ve o bölgeyi kurtarmamız isteğiyle karşımıza gelebilecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu istekleri olmadı diye memleketin şehirlerini âdeta yangın alanına çevirmişlerdir. Bu kabul edilemez bir durumdur. Yapılanları esefle kınıyoruz.

Hemen belirtelim ki, böyle bir istek kadar mantıksız bir şey olamaz. İnsan da biraz yüz olması lâzım. Bu ne cüret! Sen yıllarca Türkiye halkına zulüm yap, binlerce masum insanı katlet sonra dön ondan silah ve yardım iste! El insaf! Sonra siyâsi ve resmi kimliğinle halkına sokağa inin çağrısı yap -ki bu da suçtur- daha sonra lafı çevir ben demokratik hakları çerçevesinde söyledim, de. ‘Ey başkan, sizin demokrasi ve sokak anlayışınızın ne demek olduğunu siz bizden daha iyi bilirsiniz, nasıl böyle bir çağrı yapabilirsiniz, gençlerinizin sokağa çıktığında neler yapabileceklerini siz nasıl tahmin edemezsiniz? Yıllardır Kürt gençlerine devlet düşmanlığı aşıladınız, onlardan başka ne beklenirdi? Bunu nasıl göremediniz? Sonra da kalkmış masumca konuşuyorsunuz! Siz de insanlık ne gezer? Bunu neden mi söylüyorum? Yaşanmış öyle çok örnek var ki saymakla bitmez.’ Bir de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde barıştan, haktan hürriyetten, özgürlüklerden yana palavralar söylenmişti de buna inananlar oldu ve oylar yüzde ona çıkmıştı. Milletimizde hâlâ saflık devam ediyor. Bunlara inanılmaz, güvenilmez, bunlarla yola çıkılmaz.

Mâdem özgür düşüncelerden yanasınız herkesin inancına, etnik kimliğine saygılı olduğunuz iddiasındasınız da neden doğudaki Kürt Hüdâ-Par’lı Müslüman kimliğine sâhip insanları öldürdü o gözü dönmüş gençler? Neden hep dindar kimliği olan insanların evleri-dükkanları yakıldı, yağmalandı? Kendiniz gibi olmayan Kürtlere bile hayat hakkı tanımayanlara bu devlet teslim edilse kim bilir neler olur? Size güvenilmez. Bir laf vardır ya; ‘Kork Allah’tan korkmayandan.’ Vicdan yok, insanlık yok bunlarda. 18 yaşında bir genç yüzü taşa vura vura öldürülür mü? Bu ne vahşet! Sünnet olan sakalı uzatan Kürt kardeşlerimizi; ‘Sen ışidcisin’ diyerek öldürmek... Bu ne perişan vaziyet! Yine Kur’an kursu öğrencilerini kurşunla öldür, bir başkasını on yedi yerinden bıçakla at bir köşeye, başka birisini üstünü çırılçıplak soy bıçakla-bıçakla yine at bir kuytu yere. Bu ne vahşet, bu ne vicdansızlık! Bunları yapanlar insan olamazlar! Bunların her biri psikolojik bir vakadır. Yazık o ölen Müslüman kimliği ile bilinen Kürtlere! ‘Kendinizden olmayanı öldürün’ hakkını size kim verdi? Bugüne kadar gençlik örgütlerinizde, siyâset akademilerinizde Kürt gençlerine bu vicdansızlıkları ve hainlikleri mi öğrettiniz? Sizlere yazıklar olsun!

Bunlar yetmiyor, devletin kamu mallarını yak-yık-zarar ver. Bunlar açık ve net belirtelim ki vatan hâinidir. İstemiyorlarsa, burayı beğenmiyorlarsa buradan gidebilirler. Geçen duayen bir gazetecimiz diyor ki, bunları sınıra kontrollü bölgeye koyacaksın patates-domates fidesi diktireceksin, diyor ben de ekliyorum, ayağına da kocaman demir toplar bağlayacaksın, toprağına girmesine de müsâde etmeyeceksin, vatan hasretiyle kavrulsunlar. Neyse daha düşündüğümüz çok cezâlar var da buraya yazmayalım. Allah devletimize zeval vermesin, ne kadar şefkatli ve ne kadar kucaklayıcı! Şükürler olsun ki akli selim sâhibi idârecilerimiz var.

Asıl ben şu husûsa dikkat çekmek istiyorum; bu kadar âdilikleri, vahşeti işleyen bu gençler nasıl yetişti acaba? Nasıl eğitildiler ki bu kadar vahşeti hiç düşünmeksizin, çekinmeksizin hiç acımaksızın rahatlıkla işleyebiliyorlar. Hiç mi vicdanları sızlamıyor? Ben bir anne olarak bunu hem o gençlerin annelerine hem de onları yetiştiren gençlik kuruluşlarına, beyin yıkayan ev oluşumcularına soruyorum. Ey anneler, ey aileleri, ey Pkk gençlik örgütleri siz bu çocuklara hiç insana sevgi-saygı öğretmediniz mi? Şefkat, merhamet, sabır, yardımlaşma, başkalarının haklarına saygı gösterme, kendinden olmayanlara hoşgörü gösterme gibi değerlerimizi hiç yaşayarak vermediniz mi? Bu çocuklara doğru diye gösterdiğiniz, öğrettiğiniz şeyler bugün sergiledikleri midir? Bu yapılan cânilik derecesindeki vahşetler, size doğru geliyor mu? Eğer doğru geliyorsa sizde de bâzı psikolojik sıkıntılar var demektir. Zâten hasta ve özürlü ruhlar ancak kendileri gibi ruhsal yönden hastalıklı nesiller yetiştirebilirler. Gün olur bu sergilenen vahşet size geri tepebilir. Unutmayın şu ibretkar sözü; ‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste, aheste…’

Ancak ben en çok bu kadar vahşete dur diyemeyen annelere üzülüyor, hayıflanıyor hatta yanıyorum. Nerdesiniz ey şefkat kahramânı anneler? Çocuklarınız bu kadar menfi işleri yapıyorlar, devletin malına zarar vererek israf ediyorlar-yakıyorlar-yıkıyorlar, körpecik dindar-Allah diyen gençleri vura vura, kaç yerinden bıçaklayarak nahak yere hunharca öldürüyorlar da sizler neredesiniz? ‘Yavrum yanlış yoldasın, ölürüm de seni sokağa göndermem, önce beni ez sonra onları demeli’ değil miydiniz? Yazık, yazık!

Bu gençleri böylesine gözü dönmüş halde yetiştirmek kimin faydasına? Din, iman, vatan, millet yoksa daha o kişi de ne kalır? Kutsi değerler maddi isteklerden çok farklı şeylerdir, uğrana seve seve baş koyulur. Bunların ki bambaşka bir terör faaliyeti! Ortalığa vahşet saçan Kürt gençleri bu kafayla hayâta nasıl tutunacaklar, hayat öldürmekle devam edemez. Hem sonra öldüren, vuran, yakan-yıkan bu gençlerin yaptıkları vahşet onların ruh dünyasını ne hâle getirir? Zâten bozuk olan bu psikolojileriyle ilerde nasıl yuva kurabilirler, eşlerine nasıl davranırlar? Çocuklarını nasıl eğitirler? Yaşadıkları çevrelerde diğer insanlarla olan iletişimleri nasıl olur bir düşünsenize? Bunlar hep düşünülmeli, irdelenmeli Kürt yetkilileri, aileleri âcilen çocukları için tedbirler almalıdır vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi