Eski Devlet Bakanı İnan: Türkiye'nin En Büyük Problemi Bürokrasidir (Özel)

Eski Devlet Bakanı İnan: Türkiye'nin En Büyük Problemi Bürokrasidir (Özel)

Eski devlet bakanı ve diplomat Kamran İnan, Türkiye'nin en büyük probleminin bürokrasi olduğunu söyledi.

Eski devlet bakanı ve diplomat Kamran İnan, Türkiye'nin en büyük probleminin bürokrasi olduğunu söyledi. "Milletin ensesinde çökmüş, tonlarla ve tonlarla ağırlıkta bir yük." diyen İnan, "Türk bürokrasisini hafifletmek lazım, ekonominin hıza gelişmesinin en büyük engeli bürokrasidir ve Türkiye'de bürokrasi kendisini hükümetin üstünde görür, emrinde değil. Oysa bürokrasi, devletin ve milletin emrindedir." dedi.

1929 Bitlis doğumlu politikacı Kamran İnan, iki yıl önce eşi Yasemin İnan'ı kaybetti. Ankara'da yalnız yaşayan İnan, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuştu. İnan, Türkiye'nin değişiminin eşit olmadığını, bunun başlıca sebeplerinden birinin de devletin nimet ve hizmetlerinin eşit bir şekilde vatandaşa götürülmeyişi olduğunu kaydetti. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile birlikte de çalışan İnan, merhumu siyasete girmeden Devlet Planlama Teşkilatı'ndan tanıdığını belirtti.

"ÖZAL İNSANCILDI, ÇALIŞILMASI ZEVKLİYDİ"

Özal'ın, hakikaten değişik bir insan olduğuna dikkat çeken İnan, şöyle devam etti: "İnsani tarafı bir defa çok kuvvetli. Yani 'insancıl' diye bir söz var, onu tamamiyle ifade ediyor. Hiç kimseye kötülük istemeyen bir kimse. Yumuşak bir kimse. Bir de yapıcı bir kimse. Yani efendim 'şu vardı, bu vardı' mazeret kabul etmeyen, ne olabilecekse yapalım. Ve beraber çalışılması da bir zevk. Sadece öğretici tarafı değil insani tarafı da fevkalade iyiydi. Yani Türkiye'nin müstesna bir evladıydı, erken kaybettik."

"Özal'ın öldürüldüğüne inanıyor musunuz?" sorusuna İnan, "Ben öyle şeylere girmem. Böyle falan zehirlendi, falan öldürüldü; bunlara girmem. Bu, yargının işidir, bu, başka makamların işidir. Türkiye, bu gibi söylentileri çok sever. Bulunmayanları da yaratır. Böyle atıverir; kartopu gibi bu büyür, böyle gider ve doğru da değildir. Yani devlet adamlarına, devlete hizmet verenleri korumak hepimizin vazifesidir. Kusur aramak, kötü bir taraf bulmaya çalışmak değil ve dikkat ederseniz bundan dolayı siyasete hevesli insanların sayısı azaldı. Kalite, siyasete iltifat etmez oldu. Neden? Çünkü hep yıprattık. Hizmetlerini görmezlikten geldik. Bir kusuru varsa, onu büyüterek, adamı siyasete girmiş hizmet vermeye çalışmış olmaktan bezdirdik." karşılığını verdi.

"TÜRKİYE SORUN ÜRETMEKTE ÇOK MAHİRDİR"

Ayrıca, Kürt sorunu konusunda değerlendirme yapmayan İnan, "Benim için bir Türkiye Cumhuriyeti var ve bu cumhuriyette yaşayan bütün insanlar, bu cumhuriyetin eşit vatandaşları ve insanlarıdır. Türkiye, sorun icat etmekte çok mahirdir. Yani rahat yaşamaktan hoşlanmaz, mutlaka bir şeyler çıkarır. Bu devirler geçti. Yani böyle bu düşünce olsa Amerika Birleşik Devletleri diye bir devlet olmaz. 70 milletten insanlar var ama hangisine gitsen sorsan siz nerelisiniz; I'm American (Ben Amerikalıyım) der. Yani mesele bu. Bizde, ben Türküm demekten korkar hale geldi vatandaş ve üzerine gidiliyor, illa ki Türk olmadığını söyle. Yani Türkiye, bu gibi konulardan vazgeçmelidir. Olumlu şeylere sarılmak hevesi yok. Üretmek, yaratmak mütemadiyen tenkit etmek, akşama kadar boş oturur kahvede ama diğer çalışanları tenkit eder. Yani eğer bugün Türkiye çalışan bir toplum olsa, bu 76-80 milyonuyla bugünkü imkanlarıyla şimdikinin 10 misli daha yukarıda olur. Ama Türkiye, çalışmayı değil konuşmayı tercih ediyor. Yani dünyanın en çok laf üreten bir memleketi olduğumuzu söyleyebilirim." diye konuştu.

Türk dış politikasını da eleştiren İnan, bir dış politikanın bulunmadığını belirtti. İnan, Suriye konusunun tehlikeli bir durum olduğuna dikkat çekti. Rusya'nın Suriye'ye verdiği çok ileri teknolojiye sahip silahların, füzelerin bölgeyi çok tehlikeli duruma getireceğinin altını çizen İnan, bunun, fitili adeta çekilmiş bir bomba manzarası arzettiğini söyledi.

Birleşmiş Milletler'e (BM) çok ümit bağlandığını ancak etkisi olmadığını dile getiren İnan, yaptırım gücü olmayan bir teşkilatın etkisi olmadığını vurguladı. İnan, BM'in beklenen görevi yerine getiremediğini; barışın koruyucusu, milletlerin birleşmesi, bir araya gelmesi hedefine ulaşamadığını, ulaşmasının da zor olduğunu ifade etti.

"BOŞLUK OLUŞTURURSANIZ DARBE OLUR"

Darbeler konusunda ise İnan, "Olup biten ile ilgili artık konuşulmaz. Bugün bunu konuşmak neredeyse davetiye mi çıkartıyor manasına gelir. Bunu unutmak lazım. Zemin olmazsa mümkün değil. Ama bir darbeyi ya da müdahaleyi oluşturacak bir zemini oluşturursanız, bir boşluk oluşturursanız o boşluk doldurulur." şeklinde konuştu.

Darbelerde siyasilerin suçunun olup olmadığıyla ilgili bir soruya da İnan, "Tabii ki vardır. Çünkü; ortam hazırlamıştır. Kötü idare milleti bıktırmıştır ve milletin artık başka çevrelere 'ya artık bıktık bari başkaları gelsin' dediği zamanlar olmuştur. Bunların artık geride kalması, unutulması lazım. Bugün dünya bütünleşmiş, değil bir memleket, dünyanın bütünleştiği, demokrasinin iyisiyle kötüsüyle yayıldığı, geliştiği bir dünyada bu sözlerin artık bir yeri kalmadı ve kalmaması da lazım. Türkiye, bu bakımdan huzur içerisinde yaşamalıdır." karşılığını verdi.

12 Eylül yargılamasıyla ilgili olarak ise İnan, "Türkiye'de her işe karışmak gibi bir adet var. Yargı bağımsızdır ve yargının değerlendirmesi yapılmaz. Yargının da kademeleri vardır. Biri tatmin etmezse diğerine başvurulur ama yargının bağımsızlığına saygı duymak lazım." değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKİYE LAF ENDÜSTRİSİ BAKIMINDAN DÜNYA REKORUNA SAHİP AMA ÜRETİMDE ZAYIF"

Demokraside asker ilişkisi diye bir şey olmayacağını belirten İnan, bir hiyerarşi olduğunu, buna göre hareket edilmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin, aslında çalışmaya ihtiyacı bulunduğunu dile getiren İnan, "Türkiye, laf endüstrisi bakımından dünya rekoruna sahip ama üretim bakımından son derece zayıf ve beni affetsinler çok tembel bir memleket. Bu 80 milyon gerçek manada üretime geçse Türkiye bugünkünün 10 misli daha zengin olurdu. Fakat Türkiye, üretmeden tüketmeye, borçla yaşamaya alışmış. Devletin borçları 750 milyar doların üstünde ve bugün Türk insanının yüzde 90'ından fazlası da ferdi borç sahibi. Bu, hiç sağlıklı değil." dedi.

Türkiye'nin, gelişmelere göre her zaman yeterli değil belki ama ayak uydurmaya çalıştığını anlatan İnan, şunları söyledi: "Türkiye, çok daha iyi idare edilebilir. Türkiye'nin en büyük problemi bürokrasidir. Ekonominin gelişmesindeki en büyük engel bürokrasidir ve Türkiye'de bürokrasi kendisini milletin emrinde değil üstünde görür. Oysa bürokrasi, demokrasi ve milletin emrindedir. Ama tabii bu bir gelişme, ekonomik zenginlik meselesidir. Türkiye'nin daha alması gereken çok yol var. Türkiye, çok daha iyi idare edilebilir, Türkiye'nin en büyük problemi bürokrasidir. Milletin ensesinde çökmüş, tonlarla ve tonlarla ağırlıkta bir yük. Türk bürokrasisini hafifletmek lazım, ekonominin hıza gelişmesinin en büyük engeli bürokrasidir ve Türkiye'de bürokrasi kendisini hükümetin üstünde görür, emrinde değil. Oysa bürokrasi devletin ve milletin emrindedir. Ama bu bir eğitim meselesidir, gelişme meselesidir ve bir de ekonomik zenginlik meselesidir. Ülkenin daha alması gereken çok yol var."

"MUHALEFET BOŞLUĞU VAR, İKTİDARIN İŞİNİ ZORLAŞTIRIYOR"

Diğer yandan, Türkiye'de bir muhalefet boşluğu olduğunun altını çizen İnan, "Üzülerek söyleyeyim muhalefet boşluğu altında iktidarın da işini zorlaştırıyor. Çünkü iktidar kendi hatalarını göremez. Onu muhalafetin göstermesi lazım. Bizim demokrasimizin zaafları var, eksiklikleri var. Şu andaki en büyük noksanımız ciddi bir şekilde muhalefet boşluğunun bulunmasıdır." diye konuştu.

Bürokrasi ile mücadelenin çok zor olduğunu vurgulayan İnan, demokratik bir biçimde gelmiş hükümetlerin bürokrasiyi hafifletmeye çalıştıklarını ama hep yenildiklerini söyledi. "Bürokrasi, hükümetlerin icraatını bloke eder, sakat hale getirir." diyen İnan, "Şimdi zaman iyi edecektir, neden çünkü eskiden okulu biten herkes devlet kapısı diyordu, şimdi demiyor, bürokrasi kendi gücünü kaybedecektir, demokratik bir düzeye gelecektir. Bütün çarklar bürokrasinin elinde. Devletin bütçesini o alıyor, yatırımını o yapıyor, vergisini o alıyor. Okulları o açıyor veya kapatıyor. Bürokrasi, aslında devletin ve milletin emrinde olması gerekirken, kendisini üstünde görüyor. Dikkat ederseniz demokratik devletler içindi resmi lojman adedinin en fazla olduğu devlet Türkiye. Neden, evvela kendi konforunu düşünmüştür, sonra milleti." ifadelerini kullandı.

"TERÖR, TÜRKİYE'NİN DEĞİL BÖLGENİN MİLLETLERARASI BİR SORUNU"

En büyük problemlerden birinin de eğitim olduğunun altını çizen İnan, her ilde üniversite kurulmasının iyi olduğunu kaydetti. Terör sorunu konusunda ise İnan, "Bu, Türkiye'nin sorunu değil, bu, bölgenin milletlerarası bir sorunu. Türkiye'nin büyümesini engellemek isteyen bazı çevrelerin, çoğunlukla dış güçlerin işidir. Bunun üzerine sabırla gitmek lazım. Hukuk dışına kaymamak lazım ve bunu da demokrasiye bağlı olduğunu savunan memleketlerin hepsinin işbirliği yapması lazım. Fakat maalesef öyle olmuyor. Mesela birçok Avrupa ülkesi Türkiye'ye karşı olan teröre destek oluyor, arka oluyor veyahut da üs oluyor. Bunlar doğru şeyler değil ama biliyorsunuz memleketler arasında bir rekabet vardır, güç üstünlüğü vardır. Bir de Avrupa'nın Türkiye'ye karşı tarihten gelen bir çekingenliği var. Viyana kapılarını iki defa zorlamış Türklerin büyüme ve gelişmesi neler getirebilir korkusu içindeler. Onlar bizim yolumuzu kesiyor, biz kendi önümüzü kesiyoruz, yerimizde sayıyoruz. Bu, bir iç mesele değil, dış kaynaklı ve dışarıdan beslenen bir meseledir. İç meseleler iç tedbirlerle, sadece kanunun emrettiği güvenlik tedbirleri ve yargının müdahalesiyle halledilebilir. Diğeri diplomatik ilişkiler meselesidir. Size karşı terörü destekleyen devletlere icabında kendi canının da acıyabileceğini bildirmek, hatırlatmak meselesidir. Ülke, bu alanda yeterince etkili olabilmiş değildir."

Senatör olarak yapmak istediklerinin çoğunu yapabildiğini ancak milletvekili ve hükümet üyesi olarak çoğunu yapamadığını anlatan İnan, "Sanmayın ki muayyen makamlara gelmekle istediğinizi yapabilirsinz. Ufak bir bürokrat, memur taş koyar, sizin bütün yaptıklarınızı bloke eder. İdare sistemi kolay bir sistem değildir. Demokrasi bizde fren olarak kullanılıyor. Demokrasi demek milletin hizmetlerini sabote etmek değildir. Demokrasi hizmet vermek demektir. Demokrasiyi yaşatmak için ekonomik bakımdan güçlenmek lazımdır. Bizim bu anlamda çok büyük sıkıntılarımız var. Ama hepsinin temelinde eğitim var."

Bütün insanların okuma şansına sahip olması, bütün çocukların eşit eğitim sistemine sahip olmasını istediğini ancak bunu yapamadıklarını belirten İnan, Türkiye'de insanlara eşitlik, adalet fikrini yerleştiremediklerini ifade etti.
CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.