Erdoğan: Hayır Biz Hiçbir Yere Gitmiyoruz

Erdoğan: Hayır Biz Hiçbir Yere Gitmiyoruz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çamlıca'ya yapılacak olan camiden dolayı kendilerine “Gitsinler çölde yaşasınlar” çağrısı yapanlara “Hayır hiçbir yere gitmiyoruz.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çamlıca'ya yapılacak olan camiden dolayı kendilerine “Gitsinler çölde yaşasınlar” çağrısı yapanlara “Hayır hiçbir yere gitmiyoruz." diye cevap verdi.

Erdoğan, “Bir gazetenin yazarı çıkmış, Çamlıca'ya yapılması düşünülen camiden dolayı içindeki ökeyi kusmuş bize git çölde yaşa diyor. Bunu bize diyor. Çöl nedir biliyor musunuz sevgili kardeşlerim? Çöl sadece coğrafi bir terim değildir. Suyu, yeşili olmayan kurak toprak değildir. Çöl vicdanı olmayan bir ruhtur, çöl terazisi şaşmış zihindir. Her gün yağmur yağsa her tarafı şelale olsa her yeri yemyeşil de olsa işte gaiplerden inen o mübarek nurla aydınlanmayan her kalp çöldür. Bize çölü gösterenler kendi kalplerine kendi yüreklerine kendi ruhlarına baksınlar. Çölü işte orada göreceklerdir. Hayır biz hiçbir yere gitmiyoruz.” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı Ankara Şubesi ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek'in Eserlerinde İdeal Türk Gençliği'nin Nitelikleri” konulu makale yarışmasının ödül törenine katıldı. TOBB İkiz Kuleler'de gerçekleştirilen ödül törenine; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve milletvekilleri katıldı.

Aralarında çok sayıda ortaokul ve lise öğrencisinin de bulunduğu salondaki davetlilere hitap eden Erdoğan'ın konuşmasından önce yarışmada birinci olan Özel Jale Tezer Lisesi'nden Mirza Şamil Sözal, ödüle layık görülen makalesini okudu.

Konuşmasına Mirza'ya teşekkür ederek başlayan Erdoğan, “Mirza'ya kalbimin derinliklerinden gelen bir teşekkür ediyorum, gözlerinden defaatle öpüyorum. Mirza'yı dinlerken şunu gördüm; artık gözümüz açık gitmeyecek inşallah. Üstadı çok iyi anladığını gördüm. Üstadın dilini çok iyi yakaladığını gördüm. Mefkuremizi ifade edebilecek bir çapta bir kalitede gördüm. Mirza Şamil'ler olduğu müddetçe geleceğimizi kimse karartamayacaktır.” dedi.
Erdoğan, ardından “Yol arkadaşlığı diyemeyeceğim ama izinde yürüme fırsatı yakaladığım Necip Fazıl'ı tarif etmek bizler için çetin mesele.” diyerek kendi dilinden Üstad'ı anlattı.

Erdoğan, Necip Fazıl'ın kendisini “Beni bu genç takdim etsin” diyerek seçtiği ve 'Zindan'dan Mehmet'e Mektup' şiirini okuttuğu anısını anlattı.

Necip Fazıl'ı kendi ifadesi ile “adam, adam gibi adamdı” diye tanımlayan Erdoğan, “Bir yönüne vurgu yapmak arzusundayım; Çok sayıda eser bıraktı, şiirleri yazıları var hikayeleri var, çok sayıda tavsiyesi öğüdü var. Ama o bize her devrin genç nesillerine o eserlerinden çok daha değerli bir eser bıraktı. Duruşu, tavrı, edası, özgüveni, davasına olan sadakati, davası uğruna kalemine mürekkep yerine ciğerinden kan çekerek ortaya koyduğu çilesi, kendi başına en büyük eserdi. Herkesin sustuğu susturulduğu bir ortamda Necip Fazıl cesaretle konuşuyordu. Herkesin kalemini kiraladığı bir ortamda, bu dönemde de var ya, Necip Fazıl kalemini titretiyordu, hatta canını ortaya koyabiliyordu. Herkesin korkutulduğu sindirildiği bir dönemde o dimdik duruyor ulaşabildiği herkesle gururla ayağa kalkmaya çalışıyordu.” diye kaydetti.

Üstad'ın Sakarya Türküsü şiirindeki bir mısraya gönderme yapan Erdoğan, “Hani diyor ya Sakarya Türküsü'nde 'öz yurdunda garipsin öz vatanında parya' bizler şu mısradan şunu anlıyoruz; burası senin öz yurdundur öz vatanındır. Sen öz yurdunda garip olamazsın, parya olamazsın. Sen kendi toprağında kendi milletinle birlikte yüzüstü sürünemezsin. Bu ülkenin sahibi hiç endişe etmeyin millettir, sizsiniz. Bu milletin ta kendisi sizsiniz. Şu kesim bu kesim değil, şucular bucular değil, elitler değil, sermaye değil, kalemini kiralayanlar satanlar her rüzgarda eğilen mütefekkirler değil, kalemini güce kiralayan muharrirler, emirle manşet dizen uşaklar değil, bu ülkenin sahibi 76 milyonun tamamıdır.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok tipik bir zihniyete değinmek istiyorum: bu ülkenin evlatları üniversitelerde başörtüsüyle okuma mücadelesi verirken çarpık bir zihniyetin temsilcisi çıktı ne dedi? 'gitsinler Suudi Arabistan'da okusunlar' dedi. Bu ülkenin nice evladı başörtülü imam hatipli oldukları, meslek liseli oldukları, katsayı engeline takıldıkları için gittiler gurbette ilim mücadelesi verdiler. Bir gazetenin yazarı çıkmış Çamlıca'ya yapılması düşünülen camiden dolayı içindeki öfkeyi kusmuş. Bize 'git çölde yaşa' diyor. Bunu bize diyor. Çöl nedir biliyor musunuz sevgili kardeşlerim? Suyu, yeşili olmayan kurak toprak değildir. Çöl vicdanı olmayan bir ruhtur, çöl terazisi şaşmış zihindir. Her gün yağmur yağsa her tarafı şelale olsa her yeri yemyeşil de olsa işte gaiplerden inen o mübarek nurla aydınlanmayan her kalp çöldür. Bize çölü gösterenler kendi kalplerine kendi yüreklerine kendi ruhlarına baksınlar. Çölü işte orada göreceklerdir. Hayır biz hiçbir yere gitmiyoruz. Burası bizim yurdumuz toprağımız, bir olarak beraber olarak hep birlikte Türkiye olarak yaşadığımız topraklardır. Bizim ana vatanımızdan başka gideceğimiz hiçbir yer yok. Onun için gece gündüz demeden çalışıyoruz. 780 bin metrekarenin her tarafını demir ağlarla havalimanları ile ördük örüyoruz. Her tarafını yemyeşil yapıyoruz, her tarafında eğitim kurumları açıyoruz, sağlık kurumarı ile ulaşıyoruz. Şehit dedelerimizin kabirlerini terk etmeye hiç ama hiç niyetimiz yok. Çanakkale'de her gün biz varız, Sarıkamış'ta her gün biz varız. Ama bu yazıları yazanların oralarla hiç mi hiç alakası yok. Üstelik bu topraklar üzerinde garip olmaya parya olmaya hiç niyetmiz yok, o günler geride kalmıştır. Türkiye, millete kibirle tepeden bakanların, milleti korkutanların değil milletin egemen olduğu bir ülkedir. Millet iradesinden başka bize egemenlik taslayacak hiçbir güç yoktur ve olmayacaktır. Başı açık olanla örtülü olan kardeşçe yaşayacak, her imkandan eşit derecede istifade edecektir. Her etnik köken din, mezhep, değer, bu topraklar üzerinde kendisini ifade etme imkanı bulacaktır. Birilerinin gelip bizi sınıflara ayırmalarına göz yummayacağız. Birbirimize güveneceğiz Büyük Doğu'yu inşa edeceğiz”

Erdoğan ayrıca gençlere şu tavsiyede bulundu: “İnançlarınızdan dolayı utanmayacak asla geride durmayacaksınız. Birilerinin sesi çok çıkıyor diye barbarca yakıp yıkıyor diye geri durmayacaksınız. Fikirsiz öfkeden uzak duracaksınız. Taş, molotof bunlar şu karşımda gördüğüm gençliğin tarzı değildir ve asla olmayacaktır. Sizler sabrınızla birer Necip Fazıl olacaksınız.”

Erdoğan son olarak salona gelişinde bir kızın önünü kestiğini ve kendisinden “ne olur konuşmanızın sonunda bir şiir okuyun” diye istekte bulunduğunu anlattı. Bu kızın isteğini yerine getiren Başbakan, Üstad'ın 'Zindandan Mehmet'e Mektup' şiirini okudu. Erdoğan, şiiri bitirdkten sonra ayakta alkışlandı. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.