Erdoğan: Darbe, Mursi'ye Değil Muhaliflere Olsaydı İlkesel Tavrımızı Gösterirdik

Erdoğan: Darbe, Mursi'ye Değil Muhaliflere Olsaydı İlkesel Tavrımızı Gösterirdik

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak, Mısır'da belirli kişi ya da kuruluşları savunan veya gözeten değil, evrensel değerleri ve ilkeleri gözeten bir politika izlediklerini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak, Mısır'da belirli kişi ya da kuruluşları savunan veya gözeten değil, evrensel değerleri ve ilkeleri gözeten bir politika izlediklerini söyledi. Türkiye'nin politikasının çıkar odaklı değil, değer odaklı olduğunu belirten Erdoğan, “Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun hangi ideolojide ve dinde olursa olsun seçimle göreve gelmiş hükümetlere yönelik anti demokratik davranışlara karşıdır. Mısır’da darbe, Mursi değil muhaliflere yönelik de olsaydı, biz ilkesel olarak tavrımızı net ortaya koyardık. Türkiye, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak niyet ve arzusunda değil. Bölgemizi yakından ilgilendiren refah, barış ve huzuru yakından ilgilendiren böyle bir meselede tavrımızı net olarak ortaya koymamız örnek alınmalıdır.” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nın İslam ülkeleri büyükelçileri için verdiği iftar yemeğine katıldı. İftara; Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve İslam ülkeleri büyükelçileri katıldı. Mısır’da yaşanan hadiselerle birlikte Orta Doğu’da başlayan değişim ve dönüşümün kritik bir aşamadan geçtiğini belirten Erdoğan, “Mısır’ı 300 milyonluk Arap dünyasının bir kutup yıldızı olarak görüyoruz. Mısır’ın istikrarı ve güvenliği Mısır halkı için olduğu kadar, bölge ülkeleri için Türkiye için özellikle de Avrupa için hayati önemdedir. Türkiye olarak, 25 ocak devrimini Mısır halkının meşru talebini karşılamak için yapılan onurlu bir özgürlük mücadelesi olarak kabul ettik ve başından beri kayıtsız şartsız destekledik. Mısır halkı özgürlük, adalet, istikrar ve ekonomik kalkınma için mücadele verdi, bunun için seçimlere gitti. Meclis ve cumhurbaşkanlarını seçti. 70 yıl aradan sonra otokratik rejimlerin ardından ilk defa yapılan bir seçim ve seçimle sonra oluşan bir parlamento ve iş başına gelen cumhurbaşkanı.” diye konuştu.

Mısır’da yaşananlarla birlikte bugün gelinen noktada demokrasinin tesisi konusunda talihsiz bir gelişmenin yaşandığını kaydeden Erdoğan, “Seçilmiş bir cumhurbaşkanının seçim dışı yolla açık bir darbe ile görevinden uzaklaştırılmasını demokratik ilke ve değerlerle bağdaştırmak mümkün değildir. Demokrasilerin en temel kuralı, seçilmişlerin ancak seçim yoluyla görevini bırakmasıdır. Darbelerle alaşağı edilmesi, demokrasinin evrensel ilkelerini ortadan kaldırmak anlamına gelir. Türkiye olarak Mısır’da belli kişi ve kurumları gözeten değil, evrensel değerleri ve ilkeleri gözetiyoruz.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin politikasının çıkar odaklı değil değer odaklı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: “Suriye, Irak, Libya ve Tunus’ta hep bu ilkeler temelinde hareket ettik. Bu ilkeler; demokrasi, milli iradeye saygı, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerlerdir. Türkiye, bu zor anında kardeş Mısır halkının yanında olacak ve maddi ve manevi desteğini verecek. Türkiye, bölgede halkı Müslüman ve aynı zamanda farklı inançlardan insanın olduğu Mısır’ı demokratik bir ülke olarak, kendi tecrübelerini de her zaman bu bölge ile paylaşmaya hazırdır.”

"TÜRKİYE 50 YILDA 4 ASKERİ DARBE YAŞADI VE ÇOK AĞIR FATURALAR ÖDEDİ"

Türkiye’nin, çok zorlu bir demokrasi sınavından geçtiğini, son 50 yılda 4 askeri darbe ve bunun yanında askeri darbe girişimlerine şahit olunduğunu anlatan Erdoğan, “Bu darbeler çok ağır faturalar ve bedeller ödetti. Ancak tüm bu hadiselerden dersler çıkartarak, demokrasiyi daha da güçlendirmek, standartlarını daha da ileriye götürmek için kararlı bir mücadele yürüttük. Demokrasi mücadelesinde ağır bedeller ödeyen bir ülke olarak Mısır’ın aynı acıyı yaşamasını ve aynı bedelleri ödemesini istemiyoruz. Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun hangi ideolojide ve dinde olursa olsun seçimle göreve gelmiş hükümetlere yönelik anti demokratik davranışlara karşıdır. Mısır’da darbe, Mursi değil muhaliflere yönelik de olsaydı, biz ilkesel olarak tavrımızı net ortaya koyardık. Türkiye, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak niyet ve arzusunda değil. Bölgemizi yakından ilgilendiren refah, barış ve huzuru yakından ilgilendiren böyle bir meselede tavrımızı net olarak ortaya koymamız örnek alınmalıdır.” şeklinde konuştu.

Demokrasi açısından, halkın iradesine saygı açısından, birilerinin halkın iradesine saygı duymazken, Türkiye’nin, duyduğu saygıyı dile getirdiğini hatırlatan Erdoğan, “Dedik ki seçimle gelen seçimle gitmeli. Seçimle gelen askeri darbe ile gitmemelidir. Mısır halkı bu zorlu süreci selametle atlatmak için demokratik kurallar çerçevesinde bir yol haritası belirleyecek güçtedir.” diye ifade etti.

Mısır’ın, en kısa sürede gücünü halktan ve anayasadan alan kararlı adımları atacağına inandığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye’de bir kişi, iki kişi, üç kişi, dört kişi polise şiddet uygularken ölüyor, twitler ve facebooklar dünyanın altında getiriyor ama öbür tarafta şu ana kadar Mısır’da 300 kişi ölüyor, bunların 53 tanesi namaz kılarken, ibadet esnasında kurşunlanarak öldürülüyor, dünya sessiz. Niye konuşmuyorsunuz? Hadi bunun karşısında da konuşun, ikircikli olmanın anlamı yok. Burada konuşmayacaksınız da nerede konuşacaksınız. İnsanlar ibadetini yaparken, kurşunlanarak öldürülüyor. Milletin iradesine saygı duymayanlara karşı bizim feryadımız. Halkın tercihinin tam anlamıyla tecelli edeceği özgür ve adil seçimler bir an önce gerçekleştirilmeli, bir an önce tecelli etmeli. Türkiye’nin devlet geleneğinde ve dış politika ilkelerinde mezhepçilik ve dini istismar hiç bir zaman bulunmadı, iktidarımız süresince de bulunmayacaktır.”

"BİZİM İÇİN ZALİMİN DİNİ, MEZHEBİ VE ETNİK KÖKENİ ÖNEMLİ DEĞİLDİR"

Suriye’deki rejimin her kesimden halkına açıkça zulüm ettiği; Sünnisi, Nusayrisi, Hristiyanı tüm Suriye’nin geleceğini tehlikeye attığı için karşı olduklarını belirten Erdoğan, şunları ifade etti: “Şu ana kadar 100 bin insan öldü ve hala öldürmeye devam ediyor bu rejim. Ben bu rejime diktatör, katil demeyecek miyim? Ben de insanım onlar da insan, biz insanları Yaradan'dan ötürü seviyoruz. 100 bin insanın öldürüldüğü Suriye'ye karşı ciddi bir ses yükselmiyor. Benim burada sesim Müslüman ve Müslüman olmayan ülkelerin hepsinedir. Biz şu an ülkemizde sadece 200 bin kamplarda, bir o kadar evlerde barındırdığımız, beslediğimiz insanlar var. Sınırlarda iç savaş ve bunun neticesinde bizim ülkemizde şehit olanlar var. Kardeş bildiğimiz Suriye halkının bir an önce bu zalim rejimden kurtularak, uluslararası toplum ile birlikte hak ve hukukun sağlanmasına destek vereceğiz. Çin, Rusya ve İran’a seslenmek istiyorum; artık buradaki uzlaşmacı sürece destek verin, bu işi çözmede büyük sorumluluğunuz var. Aksi takdirde bu 100 bin ölen insanın ve ülkelerinden aynı milyonlarca insanın tarih boyunca affı olmayacaktır. Bizim için zalimin dini, mezhebi veya etnik kökeni önemli değildir.”


CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.