Erbakan cihad adamıydı

Erbakan cihad adamıydı

Erbakan sempozyumunda konuşan Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir Macit, “Milli görüş bir cihad hareketidir. Hoca, cihad konusunda insanların kendisine uymasını isterdi. Cihadın; inanç, ihlas, ittikat, iyi ahlak, ihsan, itaat, istişare gibi hayati önem taşıyan 9


Konya Büyükşehir Belediyesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Selçuklu Belediyesi tarafından organize edilen “Doğumunun 90. yılında Erbakan Sempozyumunun” ilk iki oturumu geride kaldı. Mevlana Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen sempozyumda Milli Görüşün Temel Karakteristiği, Türkiye Siyaseti ve Milli Görüş konuları ele alındı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Ertan Özensel'in yaptığı Milli Görüşün Temel Karakteristiği konulu 1. oturum sempozyumuna Prof. Dr. Mustafa Aydın, Doç. Dr. Mahmut Hakkı Akın, Prof. Dr. Bilal Kemikli, Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir Macit, Türkiye Siyaseti ve Milli Görüş konulu ikinci oturum sempozyumuna ise Ali Büyükaslan, Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sunar, Doç. Dr. Gökhan Tuncel, Yazar Serkan Yorgancılar, Yazar Öner Çubukçu ve çok sayıda davetli katıldı.

HALK VE ESNAF HOCAYA DESTEK VERDİ

Milli görüş hareketinin reaksiyon yapının dışında tezli bir hareket olduğunu dile getiren Doç. Dr. Mahmut Hakkı Akın, Erbakan hocanın Milli Görüş hareketi dışında kalan partilerin tabelalarının farklı yapıda bulunduğunu söyledi. Bunun yüzeysel bir cümle gibi algılanabileceğini belirten Akın, “İnsanlar bir partiden diğer bir partiye kolaylıkla geçebiliyor, geçti de. Ama Refah Partisine geçiş o zaman diğer partiler için yeterince kolay olmadı. Refah Partisi'nden kopuş da kolay olmadı. 1960'lı yıllarda Erbakan hocanın ve bu tezli siyasetin ortaya çıkışı, yerli otomobil konusuyla oldu. Gümüş motorla tanınmışlılığı vardı.  Milli Birlik Komitesi (MBK) hocadan yerli otomobil konusunda seminerler aldı. 1965 yılında kendi okul arkadaşı Süleyman Demirel, Erbakanı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)'da görevlendiriyor. Rahmetli Erbakan  Adalet Partisinin başında bulunanların hoşuna gidecek çalışmalar yapmadı. Süleyman Demirel'in muhalif olan grubu da belli bir süre sonra Erbakanı desteklemeye başladı. Konya halkı ve esnafı da Erbakan'a büyük destek verdi. Sağ sol çatışmaların yaşandığı süreçte hoca bir kez bile ağzına sağcı olduğunu almadı. O, millet tarafından sevilen bir liderdi” dedi.

MİLLİ GÖRÜŞÜN TARİHİ ÇOK ESKİ

Tekke, Erbakan ve Zahid Kotku Efendi arasındaki ilişkiyi ele alan Prof. Dr. Bilal Kemikli, Necmettin Erbakanın öğrencilik dönemlerinden itibaren  İslami ilim ve bilim içinde yer aldığını dile getirdi. Tekkelerin tarihi süreç içerisinde birtakım zorluklarla karşılaştığını söyleyen Kemikli, “Milli siyaset zemininde gümüşhaneliğin temeli yatmaktadır. Milli görüş Milli Nizam  Partisiyle ortaya çıkmadı. 1954'e kadar varan bir tarihi var. Milli sanayi, kalkınma, ekonomik kalkınma, faizsiz bankacılık kavramları ve milli değerlere bağlı nesil yetiştirme fikrinin o dönemlerde ortaya çıktığını görüyoruz. Aydınlar Ocağının kurulması milli siyaset hareketinin gençlik nezdinde ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır” şeklinde konuştu. “Erbakan hoca, cihadın 9 ilmi olduğunu söylerdi. İnanç, ihlas, ittikat, iyi ahlak, ihsan, itaat, istişare gibi hayati önem taşıyan kavramların gerekliliğini vurgulardı” diyen Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir Macit, şunları kaydetti: “Erbakanın cihad anlayışının ardında aslında İslami yaşamın olduğu anlaşılır. Milli Görüşün de bir cihad hareketi olduğunu vurguladı. Hoca cihad konusunda insanların kendisine uymasını isterdi. Mitingleri sonrasında ettirilen yemin bunun bir örneğidir. Erbakanın cihada yüklediği kavram; hakkın hakim olması, tüm insanların huzur ve emniyete kavuşmasıdır. Bütün güç ile hiçbir karşılık beklemeden tüm insanlara ve ümmete çalışmaktır.” Erbakan hocanın  “Milli Görüş demek, bizim milletimizin kendi görüşü demektir” sözünü hatırlatan Prof. Dr. Mustafa Aydın da  “Erbakan,  'Sultan Fatih 'in İstanbul 'u fethederken kalbindeki inanç ne ise, Milli Görüş odur. Bizim milletimiz bin yıl Milli Görüş ile dünyaya hakim oldu. Bugün de bütün dertlerimizin ilacı Milli Görüş 'tedir' derdi. Bu davaya sahip çıkılmalı ve yaşatılmalıdır. Türkiye'de Erbakan hareketinin en önemli söylemlerinden birisi millilik kavramıdır.  Millilik kavramını ilk kullanan Erbakan değildir. Toplumun batıya karşı verdiği savaşın adı milli değil kurtuluştu.  Erbakan Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) kaynaklı olması nedeniyle oradan esinlenmiştir. Erbakan hareketinde ve işin odağında hep milli görüş vardı. Vefatına kadar sürdürdüğü milli görüş şüphesiz doğrudan bir din yorumu, genel geçer, kalıcı bir İslam tefsiri değildi.  Yerlici bir projeydi. Milli Görüş kavramı önemli bir işlevi yerine getirdi.  Kendi içinden bir kırılmayla İslamcılığa zemin hazırladı” diye konuştu.

MİLLİ NİZAM PARTİSİ ÜMMETE IŞIK OLDU

Milli Görüş hareketinin devlet ve toplum arasındaki gerilimi azaltıcı bir faktör olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gökhan Tuncel, Milli Gazete'nin ve Milli Görüş'ün haksızlık karşısında olduğunu anlattı. Gerilimin asıl kaynağının devlet değil de devletin imkan ve gücünü kullanan zengin kesim olduğunu ve oradan kaynaklanan bir sorunun varlığına dikkat çeken Tuncel, şunları kaydetti: “İnsan hayatında bireysel ve toplumsal olarak gerilim altındadır. Devletin de insanlar üzerinde gerilim oluşturması toplumun sosyal, siyasi ve psikolojik yapısını bozmaktadır. Milli Görüş hareketi siyasal alanda cimri ve kıskanç davranan seçkinci kesime en ağır eleştirileri getirmiştir.” Milli Nizam Partisinin cumhuriyetin bir yönetim organizması ve Müslümanlar için bir imkan olduğunu belirten Yazar Serkan Yorgancılar, “Dindarların sistem tarafından dışarıda tutulduğu, 60 darbesi gibi sıcak bir darbenin ve ülkenin başbakanının asıldığı bir dönem sonrasında Milli Nizam Partisi umut oldu. 1969 yılında başını Necmettin Erbakan'ın çektiği Bağımsızlar Hareketi ile başlayan ve Milli Nizam Partisi ile partileşen bir siyasal akımdır milli görüş. Milli Görüş, Türkiye'nin kendi insan ve ekonomik gücü ile kalkınabileceğini, öz değerlerini koruyarak, arkasına tarihinin verdiği kuvveti alarak daha hızlı adımlarla yürüyebileceğini savunur” dedi. “Türkiye'de modernleşmenin tarihi aynı zamanda devlet ile toplum arasında derin bir yaralanmanın da tarihidir” diyen  Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sunar, şunları kaydetti:“Yaşanan çözülmenin çaresini modernleşmede gören siyasi elitler aynı zamanda yukarıdan aşağıya doğru baskıcı bir yönetim kurmuşlar, farkına vararak veya varmayarak toplumdan kopmuşlardır. Milli Görüş hareketi 1950'lerden itibaren ortaya çıkan kapalı İslami grupların aksine açık bir şekilde İslam'ı kamusal alana taşıyarak devlet ile toplum arasındaki yarılmayı gidermeyi siyasi bir hedefe dönüşmüştür. Milli Görüş, diğer gruplardan adım adım daha öne çıkmış ve dönüştürücü bir hale gelmiştir. Devlet, Erbakan'dan korkuyordu. Ondan korkmak yerine Fethullah Gülen'den korkulmalıydı. Çünkü Milli Görüş'ün mahalle temsilcisinin bile kim olduğu belli ve açıktır. Milli Görüşün temel kodu toplumsal iknayı sağlamaktı.”

EMRE ÖZGÜL

merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.