Ekrem Dumanlı'dan FLAŞ açıklamalar

Ekrem Dumanlı'dan FLAŞ açıklamalar
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı Bugün TV'de Erkan Akkuş'un Güne Bakış programına katıldı. Dumanlı flaş açıklamalarda bulundu.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı Bugün TV'de Erkan Akkuş'un Güne Bakış programına katıldı.
 
Dumanlı TÜYAP Kitap Fuarı'ndaki yaşanan provokasyona ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
 
İşte Dumanlı'nın açıklamalarından satır başları:
 
"Şaşı medya herşeyi bulanıklaştırmaya çalışan, herşeyden bir operasyonel malzeme çıkarmaya çalışan bir operasyonel medya zuhur etti. Gazetecilik şerefine haysiyetine uymadığı gibi namuslu bir insanın yapmayacağı şeyi yapıyorlar. Benimle ilgili olarak bir kampanya başlattılar. Hayatımda İsrail'e gitmediğim halde manşetlerde benim İsrail'e gittiğim, 16 Aralık'ta Türkiye'ye geri geldiğim ve ertesi gün operayonların başladığını iddia ettiler. Eğer şerefiniz varsa ispat edin ve ben bu ülkeyi terk edeyim dedim. Ama o günden bu güne ses yok.
 
YÜZDE 100 YALAN MANŞETLER ATTILAR
 
"Akşam Gazetesi'nde Mehmet Ocaktan diye bir adam var bu gazetenin başında. Eski milletvekili güya eski şair. Manşetler attılar yüzde 100 yalan. Dedim ki Mehmet Ocaktan çık bunu ispat et. Edemiyorsan şerefin onurun haysiyetin bir şeyle kurtulabilir. Özür dileyebilirsin. Şimdi bu olayları alt alta dizdiğim zaman özellikle Serhat ve Berat Albayrak'a söylüyorum. Hadi onlar dinlemiyor, bir zamanlar Sadık abi diye hürmet ettiğim Sadık Albayrak'a sesleniyorum heralde evlatlarının bu yaptıklarından gurur duymuyorlardır. Bunları yapan insanların Allah korkusu da kaybolur, günah sevap anlayışı da kaybolur."

GAZETECİ KILIKLI ARKADAŞ

Bu son olay olur olmaz polisler geldi, bu gazeteci kılıklı arkadaşı, ben gazeteci olarak kabul etmiyorum. Sabıkası ortada. Gidip mekan basma, tacizde bulunma... Bu arkadaş emniyete götürüldü. Ben bu arkadaşa bir fiske atsaydım, bunun verdiği ifade ortada, bana vurdu diye bir kişiden şikayetçi oluyor. Benimle ilgili şikayeti ise, tokat attı diye bir şey yok, diyor ki bana münafık dedi. Ben ona münafık demişim."
 
İFADESİNDE "TOKAT YOK" "BANA MÜNAFIK DEDİ" DİYOR
 
"Tokat meselesinin propaganda haline çevrilmesi ertesi gün başladı. Bir kitap fuarı var, benim yeni kitabım çıkmış imzalıyorum. Saat 2,30 ile 3.30 arası imzalayacağım. 3.30'da bitmesi gerkeen program aşırı izdihamdan dolayı saat 6 buçuğa sarkacaktı. TÜYAP yetkilileri ilk defa bu kadar yoğun izdiham görüyoruz dedi. Kuyruğu yarıda kestiler hatta 4 saattir kitap imzalamışım. Bu arkadaş belli ki hırgür çıkarmaya görevli. Siz birden araya dalıyorsunuz. Hangi tv'den gazeteden olduğunuzu söylemiyorsunuz. Birilerine Show tv demiş. Halbuki bu bir gazete, kamerayla ne işi olur. Yine de soru sordu gayet net cevapladım. Herkes istediği partiye oy verir dedim. Benim cümlemin yarısını alıyor, öbür kısmını almıyor. Bu münafıklık değil midir? Suç değil midir, ayıp değil midir, dedim. Ama arkadaş belli ki bir baskın duygusuyla gelmiş. Olay çıkarıp kendini dövdürmeye gelmiş. Ben orada yanlış bir şey de yapabilirdim. Ben vurmadığım halde tokat attı diye yayına başladılar. Belli ki o önkabulle gelmişler. Olay pazar akşamı yaşandı. Pazartesi akşamı twitterdan yayına başladılar. Demek ki oturmuşlar karargahlarında plan yapmışlar. Ekrem Dumanlı tokat attı diye kampanya... Ama karakoldaki ifadesinde bana tokat attı demiyor, bana münafık dedi diye şikayet ediyor."
 
 
10 günde bir linç edilecek isim değişiyor. 10 gün önce de İhsan Yılmaz hakkında böyle bir linç kampanyası vardı. Neymiş Türkiye'yi yabancılara kötülüyor. Yahu biz zaten her gün söylüyoruz, Türkiye kötü gidiyor diye... Emre Uslu'yu hedef yaptılar, Baransu'yu hedef yaptılar. Bu kirli bir metod. Bu eski Türkiye'nin kirli bir oyunudur. Eğer camiaya yakın isimlerden bir tanesinin kılına zarar gelirse bu yandaş gazetelerin yöneticilerinin alınlarına katil damgası yazılır. Bugün Ahmet Hakan da aynı şeyi yazdı. Ne yapacaksınız kafamıza mı sıktıracaksınız diyor. Bunun sittin sene hesabını veremezsiniz. İnsanlara iftira etmek, yalanlar uydurmak, en basit tabiriyle namussuzluktur, haysiyetsizliktir.  Bazı saf insanlar bunlara inanarak, milli duygularına yenik düşerek, dini duygularına yenik düşerek birşey yaparlarsa, bir aydının burnu kanarsa, bunun sorumlusu bu yayınları yapan insanlardır. 1 yıldır Fethullah Gülen başta olmak üzere insanları hedef tahtasına koyuyorlar. Allah'tan korkmadan, Peygamberden utanmadan iftira ediyorlar. 
 
Bir parti kurulacak toplantı yapılacak otelde yer verilmiyor. Furkan Vakfı diye bir vakfın önde gelen kişisi feryad ediyor. Bir tek salon kiralayamıyoruz diyor. Bu faşizmdir, bu geçmiş dönemlerin korkunç olaylarını çağrıştırmaktadır. Bunun gidişatı kötüdür. Bu gidişat bazı insanların alınlarına katil yazdırır. 
 
TOKAT KONUSUNDA BU KADAR HASSAS İSENİZ...
 
Eğer siz tokat atılmasını bu kadar önemsiyorsanız, Bugün gazetesinin Washington temsilcisi Adem Yavuz Arslan'ı, Ali Hamit Yavuz'u tekmelemeye çalışan, yumruk atmaya çalışan bürokrat adamlara tepki gösterseydiler. Yusuf Yerkel madenciye tekme atınca neden tepki göstermediler? Ülkenin o günkü Başbakan'ı markette adamı sıkıştırdı tokat attı. Madem bu kadar hassastınız devletin vatandaşı tokatlanmasına laf etseydiniz. Ben kimseye tokat atmadım. Ama olay benim tokat atmam üzerine kurgulanmış. Öyle olsun istenmiş. Mizacım da tokat atmaya müsait. Heyecanlı bir adamım, o esnada yeter be kardeşim burası kitap fuarı, insanlar bekliyor, basın toplantısı mı yapıyorum. Sen başka bir toplantıyı basıyorsun. Bir mütecaviz eylem var işin başında. Sen orada  yayınevinin ayarladığı yüzlerce okurun iştirak ettiği bir programı deliyor giriyor tahrik ediyor ve insanları tahrik ediyorsun. 
 
Uzun saçlı bir arkadaş var Takvim Gazetesi'nin başında, zamanında bize abi abi diye ortalarda geziyordu. Adam değilmiş, insan değilmiş... Öyle manşetler atıyorlarki. Bile bile yalan yazıyorlar. 
 
GÜLEN ÇALIMA GRUBU KURMUŞLAR
 
Bugün siz Gülen çalışma grubu diye bir grup kurduysanız ve bunun gücünü MGK'dan alıyorsanız, bunu MİT kimliğiyle ya da emrine girmiş medya kimliğiyle yapıyorsanız vallahi billahi bunun hesabını bir gün sizden sorarlar. Dünyada sormazlarsa ahirette sorarlar. İki elimiz yakanızda olacak. 
 
Türkiye ham yobaz kaba softa bir noktaya gidiyor. Yobazlaşma süreci yaşıyoruz. Benden değilsen karalarım, iftira ederim, linç ederim diyorlar. 
 
ETRAF SAHTE KAHRAMANDAN GEÇİLMİYOR
 
Etraf sahte kahramandan geçilmiyor. Twitter'da dünyanın lafını söylüyorlar. Twitter çıktığından beri tuvalet kapılarına yazılan yazılar azaldı. Bir sürü yumurta kafa, yumurta kafanın yanında bir sürü eyyamcı güya İslam adına hareket eden ama İslam'ın besmelesini bile bilmeyen, adalet nedir bilmeyen insanlarla karşı karşıyayız. Allah memleketimizin akıbetini hayretsin.
 
Türkiye'de yaşananlar cemaat AKP kavgası değildir. Bunu böyle görürsek hata ederiz. Ben AKP'nin 30 yıllık bir arkadaşı ile bunu tartışıyorum. Bize akıl veriyor. Bize akıl vermeyi birinci derecede vazife biliyorlar teşekkür ediyorum. 30-40 yıldır bunlarla oturuyorsunuz. Cemaat alın başınıza çalın iştediğiniz gücü istediğiniz yerde kullanın dese. Ne olur. Yolsuzluk, haksızlık, zulum... Türkiye' iyiye mi gider? ABD mi İsviçre mi olur? Eğer memleket kötüye doğru gidiyorsa size bir görev düşmüyor mu?
 
En kötü cemaat en iyi partiden daha uzun süre kalmıştır. Ne partiler gördük biz. Nice Anavatan partileri, demokrat partiler geldi gitti. Ama nice cemaatler hala ayaktadır. Cemaat dediğin yapı gönüllü bir yapıdır. Sen kimsenin gönlüne müdahale edemezsin. Adnan Hoca'ya eleştiriyorlar. Ama bu adam ANAP'ın doğuşunu batışını gördü ama hala ayakta.
 
TÜRKİYE KÖTÜYE GİDİYOR
 
Türkiye kötüye gidiyor, 2 bin odalı, beş bin odalı sarayı konuşmanın ne mantığı var. Bunun İslam'da bir yeri var mı? Kesinlikle yok. Hz Muhammed bizim rehberimiz olan en önemli insan. O kadar mütevazi yaşıyordu ki... Efendimiz uzandığı zaman hasır izi yüzüne çıkıyordu. Hz. Ömer bunu görünce ağladı. "Ya Resulallah kisra sarayları şöyle, bizans sarayları böyle, senin de bir sarayın olsun" dedi. Peygamberimiz de, "İstemez misin ya Ömer, dünya onların, ahiret bizim olsun" buyurdu. Şimdi tarih bilmez, siyer bilmez insanlar yorum yapıyor. Osmanlı'da Topkapı Sarayı'na bile gidin, aslında mütevazidir. İhtişamlı saraylar tam yıkılış dönemindedir. İlk işçi isyanı Dolmabahçe sarayı yapılırken yaşanmıştır. Türkiye yanlış bir yörüngede. Türkiye iyi bir yörüngede iken biz de liberaller de, Kürtler de, yabancılar da alkışlıyordu. Şimdi herkes niye bizim aleyhimize döndü deniyor. Çünkü yanlış bir yerdeyiz. 
 
ERDOĞAN İLE YÜZ YÜZE GÖRÜŞTÜK
 
Eskiden de Türkiye'nin yanlışlarını söylüyorduk. 2005-2006'da bir terörle mücadele yasası çıkarılacaktı. Defalarca manşet attık, ciddi muhalefet yaptık. O zaman sayın Erdoğan ile yüz yüze de görüştük. Neden bu kadar sert yayın yapıyorsunuz diye sordu. Biz de izah ettik. Sonunda sağ olsunlar Adalet Bakanı Cemil Çiçek'ti, sizin yayınlar yüzünden dosyayı benden aldılar Abdullah Gül'e verdiler, sevinin, dedi. Tabii ki sevineceğiz. Silahsız terör diye bir şey vardı o dosyada, taş atıyorlar, silahsız terör değil mi bu dedi. Bizim itiraz ettiğimiz meseleler var. Çamlıca camiine eleştirilerimiz de oldu. Yolsuzluk meselesi diyorsanız, çok samimiyetle söylüyorum, biz son bir kaç yılda kulağımıza dedikodular gelmesine rağmen somut bir şey bilmiyorduk. Bunu ilk defa burada söylüyorum. Uluslararası bir şirketin Türkiye temsilcisine rastladım. Benimle konuşmak istedi. Dedi ki bizim bir derdimiz var, bizden şirket olarak çok yüksek miktarda paralar istiyorlar dedi. Okul yapmak için istiyoruz diyorlar dedi, öğrenci yurdu yapmak için istiyorlar dedi. İhale almak için bunun şart olduğunu söylüyorlar dedi. Resmi bir işleminizin hukuki bir işleminizin yapılmasına bedel olarak isteniyorsa bu zulümdür, rüşvettir. 
 
Tahmini bir rakam söyleyeceğim, yaklaşık 10 milyon lira Çamlıca camii için bağış istiyorlar dedi. Eski parayla 10 trilyon... Her sene alınan bir belge için karşılık olarak bu para isteniyor dedi. Yarın söz sizin bu anlattıklarınızı manşet yaparım dedim. Cami fikrine de zarar çünkü bu. Adamın tabiri şu: Ben yabancı ortağıma izah edemiyorum bunu. Eğer bunu yazarsanız sizi mahkemeye veririm, inkar ederim dedi. Peki ne yapmamızı istiyorsunuz dedim. Bunu Başbakan'a söyleyin dedi. Ama ben bunu yapmam dedim. Çünkü zannederler ki ben sizi tanıyorum, müşkülünüzü çözmek istiyorum zannederler diye yapamam dedim. 
 
Reza Zarrab'ı 2 defa manşet yapan, altın haberini defalarca yapan Yeni Şafak'a sorulsun, Başbakan'a Zarrab olayı MiT raporuyla sunulmuş onlara sorulsun. 
 
FETHULLAH GÜLEN, ERDOĞAN'A BENİMLE MESAJ YOLLADI
 
Cemaat Erdoğandan bir şey istemedi. Ben de bir televizyona çıktım hodri meydan söylesin bakalım ne istedi diye. Biz ne istemişiz Allah aşkına. İlk yıllardaydı Hocaefendi’yi ziyaret ettim. Hayır duasını aldım. Bu insan son bir asırda yetişmiş en kıymetli fikir düşünce insanlarından biridir. Hocaefendi'yi içinize sindireceksiniz. Yazdığıyla, konuştuğuyla, çilesiyle müthiş değerli bir din alimidir. Mütefekkirdir, şairdir, yazardır. İnsanlar bu kadar vahşi kara propaganda yapamaz. Saygısızlık had safhaya ulaşmış. Sayın Gülen, "Selamımı söyle bir cümlemi naklet" dedi. Sayın Erdoğan'a da bunu ilettim. "Kendisine selam söyleyin. Bu ülkeyi siz idare ediyorsunuz. Biz size dua ediyorsunuz. Eğer birisi bize nisbet ederek kendini sizden bir makam talep ederse, bilin ki bizimle bir alakası yoktur. Varsa da artık kalmamıştır. Ancak birilerine de bizim ismimiz nisbet edilerek zulmedilirse kalbimiz burkulur ama duaya da devam ederiz. " dedi. 
 
Onun da bana söylediği şey, "Ekrem ben Rabbime söz verdim, hiçbir mümine zarar vermeyeceğim, insanımıza zarar vermeyeceğim." dedi. Ben Tayyip Erdoğan'ı bu yüzden sevdim, destekledim. Parti kapatma davasında yanına gittim, bugün onun yanında olanlar parti kurmuşlardı o zaman. Şimdi elini ayağını öpüyorlar. Ama o zaman parti kurdular. Askerlerle görüştük, Tayyip bu işi yapamıyor, diyorlardı. 
 
ROTAHABER
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.