Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

EĞİTİMDE GEÇMİŞ VE GELECEK KÖPRÜSÜ KURMAK ŞARTTIR

EĞİTİMDE GEÇMİŞ VE GELECEK KÖPRÜSÜ KURMAK ŞARTTIR

İnsan fıtratını merkeze almayan bir eğitim ile nesil yetiştirilemez. Eğer gençlere helal-haram, günah-sevap kavramlarını, din-iman ve ahlak ölçülerini vermezseniz, onları neye göre hareket edeceğini bilmeyen, kendisine ‘böyle ol’ diye dayatılan çirkinliklere doğru savrulan bir duruma getirirsiniz. Bugün maalesef gençlerimiz bu haldeler.

Şöyle ortalıkta gezinen gençlere baktığımızda manzara şu minvaldedir; vücutlarının en olmadık yerlerinde alabildiğince belirgin döğmeler, yırtık-pırtık kıyâfetler, kızların uluorta vücutlarının en mahrem yerlerini ortaya koyucu son derece kayıtsız giysi görünümlü küçücük bez parçaları (!), erkeklerde kulaklar küpeli, kimi saçlarını tümüyle kazıtmış dazlak bir vaziyet, kimi başının tam tepesinde aynı horoz gibi dümdüz bırakılmış bir tutam saç arzı endam ediyor, kiminde saçlar topuz yapılmış çeşit çeşit tokalar vb… Ne olduğu belirsiz erkek görünümlü kız fonlamaları!!! Hayret bir şey! Ya hiçbir ahlâki çerçeveye sığmayan davranış şekillerine ne demeli? Yeni yetişen nesil gerçekten acınası bir halde! Bir yetişkin olarak gâyet üzülüyorum. Şerefli bir geçmişe sâhip bir milletin evlatları böyle olmamalıydı. Bu hal, modern Türkiye’nin hiçbir kuralı takmayan modern gençlerini yansıtıyor. Ancak onlara ne verildi ki, ne bekliyoruz? Diye de sormadan edemiyorum.

Bugün neredeyse yediden yetmişe herkesin âdeta zihnine kazınan özgürlük anlayışını biz asla doğru bulmuyoruz. Şurası bilinmeli ki, sınırsız bir özgürlük anlayışı olamaz, olmamalı. İnsanlar birbirlerine saygı duymalı, yapılan ölçüsüz davranışlarla toplumun ahlâkî normları ihlal edilmemeli. Senin özgürlük anlayışın benim inanışlarıma ve yaşantı biçimime zarar veriyor ve beni huzursuz kılıyorsa böyle bir özgürlük anlayışı kabul edilemez. Zâten bu durum özgürlük değil ölçüsüzlük ve çerçevesizlik dayatması olur ki, bugün tam bu minval üzereyiz. Ben bir yetişkin anne olarak ve dahi deneyimli bir eğitici olarak gençlerin sokaklarda veya diğer mekanlarda bu kadar fütursuzca özgür ahlaksız davranışlar sergilemesine taraftar deyilim, şikâyetçiyim ama ‘mahalle baskısından’ şikâyetçi olamıyorum. Bu nasıl özgürlük anlayışı??? Benim hürriyetim yok mu? İstemiyorum gençlerin böyle ‘serseri mayın’ gibi dolaşmalarını çünkü onların bu hâli diğer gençleri kötü etkiliyor. Menfi emsal teşkil ediyor. Herkes keyfine geldiği gibi, canının istediği gibi dolaşamaz. Bir toplumda yaşayan değerler ve kurallar vardır, onlar ihlal edilemez. Bu mesele adı sözüm ona Milli olan Eğitim’in en önemli meselesidir.

Bugüne kadar eğitimde her şey kuru bilgiye endekslendiğinden ne yazık ki ruhlar hep ihmal edilmiştir. Hep deriz, ‘eğitimin içi dolması lâzım’, diye. İçi dolmayan eğitim işte böyle insânî özellikleri noksan, kural tanımayan, duygusal boyutu körelmiş nesilleri ortaya çıkarır. Hele şimdi bir de dijital eğitimin ışıklı ve hızlı çocukları geliyor gelecekte. Onlar da ayrı bir problem… Bir dokunmayla pek çok bilgi önüne gelen bu yeni nesiller öğretmene dahi ihtiyaçsız haldeler. Öğretmen ancak onlara o teknolojiye nasıl erişebileceklerini gösteren bir mekanizma görevini ifâ ediyor. Halbuki öğretmen eskiden güzel ahlâki birikimlerinden istifâde edilen bir aydınlatıcı rehber konumundaydı. Hepimizin verdikleriyle unutulmayan öğretmenleri olmuştur, hâlâ onları konuşuruz. Şimdi var mı böyleleri veya kaldı mı?

Bugün eğitimde son donanım teknik materyallerle gençler eğitim görüyorlar ama ruh yok. Gençler örnek ve iyi ahlaklı eğitmenlerle hemhal olmadan nasıl hayâta hazırlanacaklar? İdealsiz, gâyesiz, hedefsiz eğitim olur mu? İnsanın bir gâyesi olmalı ki, onun hayâli ve heyecânıyla okula gelsin. Eğitim bir yönüyle geçmişteki değer birikimlerimizin yeni nesle en mükemmel bir şekilde aktarma çalışmasıdır. Yoksa medeniyet târihimiz, gençlere nasıl aktarılacak? Bugün sabahlara kadar seyredilen yabancı filmlerle davranışları biçimlenen, zihinleri yıkanan gençlerle baş başayız. Bunlara çözüm bulunmalı.

Halbuki bizim kültürümüzde yerleşik olan düşünen, akleden, fikreden, akli selim, zevki selim, kalbi selim sâhibi imanlı insan yetiştirme modeli hedef alınmalıydı. Tabi bu senelerdir yanlış işleyen eğitim sistemiyle olmaz, olamaz. Gençleri dinden, imandan, Kur’an’dan, Peygamber’inden uzaklaştırınca ele ne geçti? Koskoca bir hiç. Amaçsız, başıboş ne yapacağını bilmez sâdece haz ve hislerinin esiri bir nesil çıktı meydana… Din Diyânet’e, câmilere, İmam-Hatip okullarına, İlâhiyatlara ve vicdanlara havâle edilemez. Din hayâtın merkezine konmalı. Din hayâtın dışına konunca olanlar oldu.

Geçmişten bugüne zihinler ve yürekler işgal altındadır. Düşünme mekanizmaları işlemez hâle getirilmiştir. Batı tandanslı eğitim sisteminde nitelik değil nicelik önemlidir. İnsanın rûhî melekelerini yok sayan sâdece kuru bilgiye dayanan, kafa çalıştırmaktan çok ezbere kitâbi bilgi veren bu eğitim sistemi artık iflas etmiştir. Varlık hakikatinden değil yalnızca görünür geçici sahteliklerden hareket eden bu sistemin kendisine dahi hayrı yoktur. Neresinden onarsanız elinizde kalıyor.

İnsanı öncelemeyen ve önemsemeyen eğitim sistemlerinin sürekliliği ve neticesi olmaz. Hak ve hakikat bilgisi, ahlak ve inanç ile harmanlanarak verildiğinde insanın değeri ortaya çıkar. O zaman vicdan, hikmet, irfan, erdem kavramları gündeme girer. Yanı sıra ilmi bilgilerle birlikte sevgi, kardeşlik, saygı, merhamet, şefkat gibi hasletleri nesle kazandırmazsanız o zaman sâdece diploma almaya odaklanmamış diplomalı ama insaniyet yoksunu zamâna köle olmuş, ruhsuz insanlar yetiştirmiş olursunuz. Bu eğitimden beklenmeyen bir durumdur.

Aynı zamanda okullarda olsun evlerde olsun mutlaka gençlere sorumluluk verilmelidir. Bugün hep hazıra konan, tembel ruhlu, bencil, asalak bir nesil yetiştirilmiştir. Sorumluluk gence kazandırılması gereken en ehemmiyetli davranıştır. Pek tabi önce dînine karşı sonra âileye sonra hocalara ve kendine karşı da genç sorumluluk sâhibi olmalıdır. Sorumsuz bir gençten ne kendine ne vatanına-milletine hayır gelir. Bir eğitim sistemi asla ve asla geçmişle köprü kurmadan başarıyı yakalayamaz.

Daha güzel günlere doğru… Hayırlı Cumâlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi