Durum vahim
Bela ve musibetler yağmur gibi yağıyor üzerimize. Sorunlar çileler, musibetler üst üste geliyor. Tam birinden kurtulduk derken öbürü geliyor. Yanlış politikalar, yanlış hedefler yanlış öngörüler, hırs, haset, dünyevileşme üzerimize yağan musibetler katmerleşiyor.
Korkularımızın esiri olduk. Canımıza zarar gelmesin, malımız gitmesin, rahatımız bozulmasın diye bize dayatılan her turlu zillete boyun eğdik. Mesela son seçimlerdeki durum ... Pardon pardon !! Son seçimimiz olmadı galiba yetmedi birilerinin koltuk sevdası yüzünden…
Gelelim 7 Haziranda yapılan seçime Türkiye’nin doğusundaki bir çok dindar seçmen rahatının bozulacağı korkusuyla kendi inançlarına uymayan, eş cinsel sapıklığı anayasal güvence altına alma vaatlerinde bulunan bir partiyi desteklediler. O partiyi meclise taşıdılar...
Eee ne oldu şimdi işe yaradı mı? O parti Doğu’yu ateş topuna çevirmekten başka… Zülüm bitti mi? Katlanarak sürdü, sürüyor… Ona oy verenler ahiretini kaybetmekten başka hiç bir şey kazanmadılar.
Gelelim hükümete… Türkiye'nin içindeki bulunduğu istikrarsızlık ve karmaşanın en büyük nedenlerinden biri Ak Parti hükümetinin bölgesel liderlik sevdasıdır. Bu sevda hükümetin gözlerini kör etti . Yanlış üzerine yanlış yaptı. Çözüm süreci adı altında ne idiğü belirsiz politikasıyla yanlış yaptı. Amerika'nın ve batının yalanlarına kanarak bütün komşu ülkeleriyle kavga politikasına geçti.
Evet şimdi ne yapmalıyız? Korkularımıza teslim olup köşede seyredelim mi? Gerçek mümin karşısındaki sorunlar ne olursa olsun ne kadar büyük olursa olsun yılgınlık göstermez.
İran İslam devriminin büyük önderi İmam Humeyni şöyle diyor;
"Neden korkalım, niçin korkalım? Yolumuz doğruysa, yegane ölçümüz haksa, öldürsek de öldürülsek de cennet bizimdir. Yensek de yenilsek de yine cennet bizimdir!"
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.