Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

DİZİ DİZİ TÜRKİYE

DİZİ DİZİ TÜRKİYE

Daha önceki yazımızda sorduğumuz soruyu biraz değiştirerek soralım:

Televizyonlardaki dizi ve film kuşaklarında olup bitenlerden haberdar mısınız?

Yoksa dizileri kendi hayatınızın, filmleri de başkalarının hayatı gibi mi seyrediyorsunuz?

Ya da televizyondaki filmler ve dizilerin bu toplumun algılarıyla oynamak için kurulmuş birer mizansen olduğunu bilerek mi seyrediyorsunuz?

Televizyonda dizi ve filmleri izlerken beyin, göz, kalp ve damar sağlığınızı koruyamama tehlikesi nedenleriyle, ruh sağlığınızı kaybetmemek için seyretmemeyi mi tercih ediyorsunuz?

Doktor Albert Schweitzer ‘in “Herkesin hayatında bir an gelir, içindeki ateş söner. Sonra bir başka olayla karşılaşınca sönen ateş tekrar alevlenir” dediği söylenir.

Televizyonlardaki dizi ve filmleri seyrettikçe içinizdeki yeniden tutuşturulan o ruhun ne olduğunu bir kez daha düşünün deriz.

Seyrettiğiniz dizi ve filmlerdeki zengin kız ve fakir delikanlı ikilisin ve kırsaldan şehirlere göçün artması nedeniyle gecekondulaşmanın sebebinin ne olduğunu hiç düşündünüz mü?

Milli ve manevi değerleri yok sayan köksüzleşme üzerine kurgulana modernleşme ile ilgili davranışların sergilendiği dizi ve filmlerle aile yapınızda önlenemez değişiklikler olduğu hiç aklınıza geldi mi?

Aile içindeki geleneksel dayanışma ağlarının bile çöküşüyle fertler arasında ortaya çıkan ruhi boşluğun modern denilen yapılanmalarla karşılanması gerektiğini dayatan eden dizi ve filmlerle din dışı bir hayatın insanlara dikte ettirilmeye çalışıldığını fark etmediniz mi?

Dünyada yükselişe geçtiği iddia edilen dine dönüş hareketinin hangi din söz konusu olursa olsun insanlar arasında dinin toplumsal hayatta görünürlüğünün azaltılması için dini inanç ve davranışların önemsizliğini vurgulayan söz ve davranışların dizi ve filmlerde özellikle ortaya çıkarıldığını anlayamadınız mı?

Müslümanların iffet ve namuslarını muhafaza eden kişiler olduğunu ve iffetlerini korumak için de gözlerini ve kulaklarını muhafaza ettikleri dikkate alınarak hazırlanan film ve dizilerde rol verilen oyuncuların özellikle iffetsiz bir hayatı tercih eden kişilerden seçildiğini bilemediniz mi?

Hz. Allah’ın(cc) kesin olarak haram kıldığı faizin dizi ve filmlerde normal bir davranış olarak gösterildiği ve diziler ile filmler arasına serpiştirilen reklamlarda faizin insanlara bir müjde olarak duyurulduğuna son zamanlarda sıkça rast gelmediniz mi?

Kadın erkek ilişkilerinin pervasızca sergilendiği dizi ve filmlerde Rabbimizin rıza göstermediğini ayetlerde açıkça ifade ettiği ahlaksız işlerde ısrarcı olunması gerektiğinin ve sevdiğin senden başka birisiyle evlendiğinde sevdiğinin bile yuvasını yıkmak gerektiğinin insanlara normal bir davranış olarak gösterildiğinde ürpermedin mi?

İnsanların hayata bir defa gelme haklarına sahip olduğu ve bu sebeple istediğin bir şey için toplumun zararına bile olsa her yolu denemenin kişisel hak olduğunu anlatan bir dilin toplumsal barışı yok edecek bir dil olduğunu anlamadın mı?

Hayatta hoşnut olmadığın bir halle karşılaştığında veya insanların senin isteklerini reddettikleri zaman kendini sorgulayacağına kavga eden,  şiddet uygulayan, hırsızlık ve gasp yapan böylelikle insan için dipte kalmamak, tepeye tırmanmak için her şeyin mubah olduğu gibi bir rol yüklenmesi gerektiğini anlatan dilin insan lehsen bir dil olmadığını görmedin mi?

Dizi ve filmlerdeki olaylar kurgulanırken gençlerin hep haklı olduğu, başına buyruk hareket etmelerinin normal görülmesi gerektiği, kız erkek ilişkileri dışında başka da mesellerinin olmaması gerektiğini gösterdiklerini anlayamadın mı?

Gençlerin lüks hayata özenmeleri, hayallerinin maneviyattan çok maddi konular olması gerektiği, ev yerine yalı, normal bir araç yerine arazi aracı ve yat sahibi olarak olağanüstü bir lüks hayata yönlendirilerek küresel kapitalizmin gönüllü bir kölesi yapılmak istendiğini de mi fark edemedin bunca yıldır?

FARKINDA MIYIZ?

İnsanın en ezeli ve en büyük düşmanı olan şeytanın tuzaklarından birinin Kur'an ayetlerinde ve hadisi şeriflerde açıklandığı üzere insanları kandırmak için insanın kulağına nefsine  hoş gelecek bir takım söz fısıldayacağı belirtilmiş olmasına rağmen;

Sağımızdan, solumuzdan, önümüzden arkamızdan, aşağıdan ve yukarıdan yaklaştığını unutuveriyoruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR