Dininizi kimden alıyorsunuz?
Son zamanlarda özellikle seçilerek gündem oluşturulan konulara bakınca bunların hemen hepsinin İslam Dini ile ilgili olduğu görülüyor.
Ramazan gelince hep birlikte oruç, imsak ve iftar vakti, teravih ve sabah namazının ne zaman kılınacağı gündeme getiriliyor.
Kurban Bayramı günleri yaklaştı ya.
Şimdilerde hayvanların kesiminin cinayet olduğundan tutun da hayvan kurban etme yerine fakirlere sadaka verilmesinin daha iyi olduğuna dair görüşler açıklanmaya başladı.
Hac ibadeti için her sene söylenen baldırı çıplak araplara para yedirmekten tutun da suudi Amerika yönetimini boykot için hac ibadetinin yapılmaması gerektiğine kadar bir takım gevşek sözler yine piyasada dolaşmaya başladı.
Yakın zaman sonra idrak edeceğimiz Hicri Yılbaşı konusunda yine pek çok laf dolaşacak piyasada.
Sonrasında yine Mübarek Kandil Geceleri gelince İslam Dininde kandil var mı yok mu, hangi dualar edilmeli den o gecelerde hangi namazlar kılınmamalı gibi rivayetler ilave edilecek konuşulanlara.
Konu ibadetlerden Müslüman lara gelince de gündemi meşgul eden konular Müslümanların hiç bir cemaat, cemiyet, hizip, grup veya tarikata mensup olmamaları gerektiğine kadar uzayacak.
Elbette araya çeşni olarak her zamanki gibi FETÖ ihaneti sokuşturularak.
Aslında bu tür paylaşımları yapanlara şöyle bir bakıldığında kendini Müslüman olarak göstermeye çalışanların hemen hepsi paylaşımlarında ilk günden beri cemaat ve tarikat düşmanı olduklarını söyleseler de kendileri bir şekilde Allah(cc)için sevdikleri kişileri öne çıkarmaya çalışır dururlar.
Müslümanları dâhil oldukları cemaat veya müntesibi oldukları tarikatlardaki Hocaefendiler veya şeyhler nedeniyle şirke bulaşmakla suçlayanlar kendi savundukları kişileri karşı tarafta suçladıkları şeyhler, üstatlar ve hoca efendilerin savunulmasından daha şiddetli savundukları için aynı pozisyona düşmekten kurtulamazlar.
Bu tür kişiler her seferinde Ahzab Suresinin 58. Ayetindeki "Mümin erkekleri ve mümin kadınları yapmadıkları bir şeyle (suçlayıp) incitenler bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.“ ikazına muhatap olduklarını unutmuş gözükseler de bir kez daha uyarmak Müslümanların vazifesidir.
Çünkü bu kişilerin tamamına yakını Müslümanları “Hadis diye uydurulan sözlerden nasıl kurtulacağız?” diye güya ikaz ederlerken kendileri Hz. Rasulullah’ın(sav) hadisleri ve sünneti konusunda göstermeleri gereken imani hassasiyeti göstermedikleri için bir takım kişilerin sözlerini din olarak görmektedirler.
Belki de bu kişilerin temel yanlışları İslam Dininin ana kaynakları olan Kur ’anı Kerim ve sünnet-i Nebeviyeyi hiçbir kurala ve hiçbir kayda bağlı kalmadan kendi kafa yapıları doğrultusunda bir şekilde anlamaya çalışmaları ve bunu dinin gereği olarak görmeleridir.
Kendisine itiraz edilemeyen tek kaynak olarak gördükleri Kuranı Kerim haricinde Müslümanlarca dinin ikincil kaynağı olarak kabul edilen Hadisi Şerifler hususunda Hadis âlimlerinin büyük gayretleri ve insanüstü sayılabilecek azimli çabaları neticesinde Hz. Rasulullah’a(sav) nispet edilen uydurma sözlerin mevzuat kitaplarında toplanmasını yeterli görmeyerek sahih kitapları da red etme yolunu seçmişlerdir.
Umulur ki bu kişileri uyarma açısından faydalı olur düşüncesiyle Emîrul Müminin Hz. Ali (ra) ın bir hutbesinin bir bölümünü paylaşmakta fayda görüyoruz.
İçlerinde çok sayıda Sahabe(ra) ve Tabiin olan cemaatine Halife Hz. Ali(ra) şöyle der:
Elbette İslam’ı öyle bir tarif edeceğim ki benden önce kimse İslam’ı bu şekilde tarif etmemiştir.
İslam; Teslim olmak demektir. Teslim ise, yakîn yani şüphesiz inanmaktır. Yakîn de, tasdik yani doğrulamaktan ibaret olup, o da ikrar yani dille söylemektir. İkrar ise, eda etmek yani söylediğini yerine getirmek demek olup, bu da amel den ibarettir.
Şüphesiz Mümin, dinini, kendi görüşünden almayıp, Rabbinden(cc) alandır. Yani kendi anlayışına göre hareket etmeyip, Rabbinden(cc) bulduklarına inanıp ona göre yaşayandır.
Ve muhakkak ki, Mümin, yaptıklarıyla İmanı anlaşılan, kâfir ise inkârıyla tanınandır.
Ey İnsanlar!
Dininize sahip olun, dininizden ayrılmayın, zira Onda (İslam içinde) olup, kötülük yapmak, diğer (dinler) de bulunup iyilik yapmaktan hayırlıdır.
Çünkü O'nda (İslam’ın içindekilerin) bütün günahları bağışlanır. Amma onun dışındaki (din mensuplarının hiç bir sevabı) kabul edilmez.
çok daha hayırlı bir nesil olan Sahabe(ra) ve Tabiin(ra) nesli neden acaba Halife Hz. Ali’ye(ra) biz Kuranı okur anlar ve anladığımız gibi de yaşarız demediler diye biraz olsun düşünmezler mi bu insanlar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.