Dinin kaynağına saldırı
“Dinin esas kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir” diyenlerin çok büyük bir kesimi özellikle de hoca(!) olarak etrafında cemaat toplayanları Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerinden sonra saldırı hedeflerini Kur’an-ı Kerim’e çevirmiş gözükmektedirler.
Bunlar tabir caiz ise son zamanlardaki tabirle büyüme dedikleri kısmi çoğalmanın bedeli olarak kendi aralarında saldırdıkları Mezheplere ve tarikatlara benzer bölünme ve parçalanmalar yaşadıktan sonra hızlarını alamayanlar şaşkınlıktan ne yapacaklarını şaşırmış durumdadırlar.
Kur’an-ı Kerim meallerinin ya da daha doğru bir ifade ile çevirilerin yazarları çoğaldıkça Kur’ancılar mealciler de amiplerin bölünmesine benzer bölünmeler yaşamaya başladılar.
Bu öylesine bir bölünme ki, dün hocasını yeryüzündeki sahih İslam’ın tek temsilcisi olarak gören Kur’an Talebeleri(!) hocalarındaki tavır değişikliğini gördükçe neredeyse tekfir edecek hale gelmişlerdir.
Hocaları İndirilmiş dinde yoktur diyerek takke sarık giyilmez dediğinde itirazsız kabul edip inananlar hocalarını Cuma hutbesinde minberde başında takke ile görünce ilk kırılmayı yaşadıkları yetmiyormuş gibi büyük babalarının cenaze merasiminde mihrapta ve cenaze namazında alay ettikleri küçümsedikleri hatta yerine göre tekfire vardırdıkları cüppe ve sarıkla görünce büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlar ve eminim ki bizzat kendisinin “Sarık var altında kafa yok, Sakal var üstünde kızaracak yüz yok, cübbe var içinde insan yok” paylaşımını hatırlamışlardır.
Ya da açık seçik olduğunu ve kimsenin mealine, tefsirine, teviline ihtiyaç yoktur diye tarif ettikleri Kur’an-ı Kerim ayetlerinde açık seçik bir şekilde bizzat Allah (cc) tarafından lanetlenen kavim olan yahudilerin bir kez hocaları tarafından lanetlenmemiş olması bir tarafa Yahudileşme kitabının daha çok satması için yapılan sosyal medya paylaşımlarında yahudileri korur pozisyona düşmesi kaçıncı gönül kırgınlıkları olmuştur acaba?
Bunlar din değildir teferruattır diyenlere başka deliller de söylemek mümkün.
Mesela Kur’an-ı Kerim ayetlerinin manalarının nasıl değiştirildiğinden.
Örnek mi istiyorsunuz?
Cehenneme mahkûm edilenlerin kendilerine neden bu cezaya çarptırıldıklarında söyledikleri “biz namaz kılanlardan değildik” diye manalandırılan Müddessir Suresi 43. ayette ki MUSALLİN kelimesine bağ, ayete de “Biz hem Allah’la (cc) bağımızı koparmıştık” şeklinde meal yazabilmesi yeter bir örnek midir ehli için acaba?
Veya hüküm ancak Allah’a (cc) aittir ve Haram ve Helalleri ancak Allah (cc) belirler dedikten sonra kendi web sitesinde hocasının(!) görüşünün kendisi ve ailesi için çok önemli olduğunu beyan ettikten sonra sigara hakkında soru soran bir takipçisine verdiği cevapta “Bütün deliller bir ayara geldiğinde “HÜKMÜM” şu dur. Yeni başlayanlar için haram” şeklinde Allah’a (cc) ait yetkiyi kendinde görerek hüküm verme cesaret gösterebilmiştir.
Daha böyle yüzlerce sayıda ayete verilen yanlış ve hatalı manalar nedeniyle ayetin manasının ve konu bütünlüğünün tahrif edildiği örnekler vermek mümkün.
Bir taraftan FETÖ’ye güzellemeler yaparken diğer taraftan Tarikatlarımıza saldırdılar, cemaatler sessiz kaldı.
Mezheplerimize saldırdılar, millet sessiz kaldı.
Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerine saldırdılar, ümmet sessizlikle karşıladı.
Bu saldırılar direkt saldırı idi ve şimdi saldırı sinsi bir şekilde yön değiştirdi.
Bu sinsilikle şimdilerde Dinimizin temel kaynağı Kur’an-ı Kerim’e ayetlerin manasını tahrif ederek saldırıyorlar.
Bakalım Müslümanlar bu defa nasıl karşılayacaklar bu saldırıyı?
Kur’an ve din konusunda bilgi fukarası olan bu kendilerini indirilmiş(!) dinin temsilcisi olarak gören sahte in otoriteleri olan Kur’an, Resul (sav) Sünnet ve Hadis ile mezhep düşmanlarına itibar edecekler mi etmeyecekler mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.