Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Din  adına  ahkam  kesenler

Din  adına  ahkam  kesenler

Allah Teâlâ kulları için teslim oldukları takdirde, hayâtı en kâmil mânâda yaşayabilecekleri din olarak İslam’ı göndermiştir. Cenâb-ı Hak İslâm’ı din olarak seçenlerden râzıdır. Ama her kim ki İslâm’ı beğenmeyip prensiplerini kabul edilir bulmuyorsa, İslâm’dan gayrı dinler arıyorsa işte ondan râzı değildir. Cenâb-ı Hak Kutsal Kitâbında:

 “Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, ondan (bu din) asla kabul olunmaz ve o, âhirette de en büyük zarara uğrayanlardandır.” (Âl-i İmrân, 85) “Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm’ı verip ondan râzı oldum..” (Mâide, 3) buyuruyor.

Günümüz şartlarında Hakk’a ve Hakk’ın kânunlarına itibar etmeyenler çok değişik ideolojilerin peşinden sürüklenmekte ve farklı sapkınlıkların kucağına düşmektedir. Halbuki Hak-hakikat ve en doğru hayat tarzı yegâne kural koyucu, sonsuz güce sâhip yüce Yaratıcı tarafından konmuştur, kâideleri bellidir. Bunun dışında yaşam felsefesi kurmaya çalışanlar hüsrâna uğrayacak olanlardır.  Bilinsin ki: “Allah katında gerçek din İslâm’dır.” (Âl-i İmrân, 19) 

Hayâtını kutsî hakikatlere göre değil de, kendi aklına yattığı şekilde hevâ ve hevesleri doğrultusunda yaşayanlar, dünyânın allı-güllü câzibesi içinde kendine, âilesine ve dahi hayâtına yazıklar etmiş olur. Böylelerinin âkibeti gerçekten sıkıntılıdır. Târih şâhittir ki, bu niyette olan nice zorbalar, çıkarcılar, menfaat düşkünleri, dünya severler helâk olmuşlardır. Kur’ân-ı Azûmüşşân bu misal kıssalarla doludur.

Dînî kâide ve kuralları hatta âyetleri istismar edip kendi yanlı görüşlerince ve yorumlarınca çarpıtan sapkınların durumu da problemlidir. “Vay, Kitâbı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, ‘Bu Allah katındandır’ diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına!” (Bakara, 79) 1400 küsur senedir değişmeyen kâidelere sâhip Hak dînin hükümlerini eğerek-bükerek, yanlış ve yanlı yorumlarla değiştirmeye çalışanlar bu kapsam içindedir. Allah Azze ve Celle’nin yasalarını sözüm ona (!) daha yumuşatarak günümüz tâbiriyle ‘ılımlı hâle getirmek’ bu kapsamın içindedir. Allah Teâlâ’nın insanlar için uygun gördüğü kuralları bugün için uygulanamaz hükümler olarak değerlendirerek bunlar o günkü târihsel akış içerisinde o devir coğrafik şartlarına göre belirlenmiş kurallar olarak görmek bu kapsamdadır. 

Bilisin ki, Hz. Allah (c.c)’ın açık ve net âyetlerinden bâzı yanlı kişilerce kendi nefsânî istekleri doğrultusunda, kelimelerin anlamları üzerinde ufak oynamalarla farklı yorumlar çıkarılması düpedüz sapkınlığın ta kendisidir. “Size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takımı Allâh'ın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardı.” (Bakara, 75) Bu din öyle herkesin ulu orta fikir beyan edeceği bir din değildir. Dînin dayanak aldığı naslar bellidir. Nasların temelini oluşturan Kur’an ve hadisler açık ve nettir. Kimsenin oynamasına meydan vermeyecek şekilde muhkemdir. Herkes haddini bilmelidir.

Ancak bugün ne yazık ki güyâ kendini otorite kabul edenler gâyet cüretkarca esas, usul, erkân gözetmeden, bâzıları da ilmin gerektirdiği alt yapı donanımına dahi sâhip olmadan olanca pervâsızlığıyla asırlardır vâr olan ümmetin kutsî birikimlerine saldırmakta ve tahrif etmekteler. İşin üzülecek tarafı da bu yapılırken hiçbir ahlâkî etik gözetilmiyor. Eğer bunlara bir şeyler denmezse dînin içini oyanlar çoğalacaktır. Tâbiri câizse meşhur olup isim yapmak isteyen herkes konuşuyor neticede her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Halbuki; ‘Ey kendini bilmezler ne yaptığınızın farkında mısınız? Din oyun ve eğlence değildir.’ Hatta dîni meseleleri fıkra hâlinde gülme malzemesi yapmak dahi çok ama çok tehlikelidir. Bu yanlışlıklara sessiz kalmak da aynı değerdedir. Câhil cesur olur mantığında olanların âkıbetleri doğrusu karanlıktır.

  “Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin, çünkü Allâh'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allâh'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.” (Nahl, 116)

Hayırla kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi