Erkant Uysal

Erkant Uysal

Deprem, Sansürcü Medya ve Siyaset

Deprem, Sansürcü Medya ve Siyaset

Bugün büyük depremin 17’nci günü. Önceki gün de Hatay’da iki deprem yaşandı. Can kaybı 42 bine yaklaştı. Tüm Türkiye birlik ve beraberlik örneği sergilerken, depremin daha ilk gününden bu yana tüm iletişim kanallarından hükümetin afeti iyi yönettiğine dair bilgiler servis ediliyor. Hükümetin yaptığı doğru ve güzel çalışmalar var ancak yetersiz kaldığı alanlar da dikkat çekiyor.

Fakat kameralar enkazdan çıkarılacak ‘mucize’nin peşinden kafasını kaldırıp, depremzedelere yönelemiyor. Bir kez gözlerini çadırlara, eşini, çocuğunu, tüm ailesini kaybedenlere, toplu mezarlara ve yokluğa çevirseler yeter. Ama yapmıyorlar. Haber ajansları bir kare acının fotoğrafını geçmiyor. Unutulmasın; canlı yayında, depremzedelerden mikrofon saklayanlar iletişim tarihine geçiyor.

Bu iletişim çağında haber alamamak, dolayısıyla okurlara doğru haber verememek gibi bir çelişki içindeyiz.

Charles Dickens, ‘İki Şehrin Hikayesi’ adlı romanına şöyle başlıyor: “Zamanların hem en iyisi hem de en kötüsüydü; bilgeliğin ve aptallığın çağıydı. Hem inanç hem de kuşku devriydi. Işığın da asrıydı karanlığın da. Hem umut baharıydı hem de umutsuzluk kışı. Her şeye sahiptik, hiçbir şeyimiz yoktu.”

Hal tam da böyleyken, Merhaba Gazetesi İstihbarat Şefi Emre Özgül 8 gün boyunca büyük afeti yaşayan bölgeden önemli haberler geçti. Bu sayede gerçek bilgiyi okurlara aktardık.

Ve bu sırada gerçekleri dile getirdiğimiz için bize ‘siyaset yazmayın’ diyenler, günlük politikanın dibini sıyırıyordu.

Depremin sabahında “Cumhur İttifakı olarak hepimiz sahadayız. Hem AK Parti Genel Merkezi hem Milliyetçi Hareket Merkezi Genel Merkezi MKYK üyeleri ve milletvekilleriyle sahadayız” diyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Biz afet bölgemizde vatandaşlarımızla birlikte olduğumuz için siyasi tartışmaların parçası olmadık. Bunları not ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Sizi eleştirenleri not edeceğinize keşke bilim insanlarının deprem öncesi söylediklerini not etseydiniz.

Keşke ihmale sebep olanları not etseydiniz.

Keşke afete karşı planlamaları, görev dağılımlarını not etseydiniz.

Keşke imar aflarının risklerini not etseydiniz.

Bu sırada geçmişte AK Parti’de TBMM Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği yapan Bülent Arınç, seçimlerin 1 yıl ertelenmesini istedi. Eğer bu konuda uzlaşma sağlanmazsa partilerin pişman olabileceğini savunan Arınç “Kaos çıkar, birisi ‘yapmayacaksın’ diyebilir, öbürü ‘yapacaksın’ diyebilir” ifadelerini kullandı.

Deprem olmuş, 21 yıllık politikalar çökmüş, on binlerce can gitmiş, insanlar kara kışta evsiz, devletin yardımları yetersiz… Tam bir kaosun içindeyiz ama kaosla tehdit ediliyoruz.

Madem seçim konusunu siz açtınız, kanaatimi belirteyim: ‘Giderken enkaz bırakacaklar’ diyenler vardı. Biz hiç bu kadarını hayal etmedik.

CENGİZ’E KIYAK VE BARODAN İTİRAZ

Türkiye Tek Yürek’ kampanyasına 3 milyar TL bağışta bulunan Cengiz Holding’e ait Seydişehir Eti Alüminyum Tesislerine 3 milyar 10 milyon TL’lik teşvik verildi. Hükümet tarafından daha da önce 424 milyon TL’lik vergi borcu silinen Cengiz Holding’e yapılan uygulama tepkileri de beraberinde getirdi.

Öte yandan, Türkiye Barolar Birliği, Eti Alüminyum A.Ş’ye yatırım desteği verilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının iptali için Danıştay’da dava açtı. Dava dilekçesinde. “Ülkemizde yaşanan ve on binlerce yurttaşımızın hayatını kaybettiği depremin henüz enkaz kaldırma çalışmaları dahi tamamlanmamışken; kaynakların kamu yararına harcanarak depremzede yurttaşlarımızın yaralarının sarılması gerekirken;16 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ve Konya ilinde yapılacak alüminyum yassı mamul üretim tesisi yatırımına devlet yardımı verilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararıyla bir şirkete yönelik olarak vergi muafiyeti sağlanması ve destek verilmesi sosyal devlet ilkesine, kamu yararına ve eşitlik ilkesine aykırıdır” denildi.

Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz, “Seydişehir’deki teşvik aşağı yukarı 1-1,5 yıl önce müracaat edilmiş bir olay. Bunu gündeme getirmeyi abes buluyorum. Bu kanun. Bunu çok yadırgıyorum" dedi.

Cengiz, eleştirileri yadırgıyor. Çalışanlardan ağır vergiler alınırken, hükümete yakın iş insanlarına yapılan kolaylıklar, vergi afları, teşvikler sosyal adaleti derinden yaralıyor. Bu duruma neden olan uygulamaları da biz yadırgıyoruz.

DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ İKİ KURUMDA DA FARKLI

Gazetemizin muhabiri Sait Çelik imzalı ‘Konya’da aktif fay hatları var’ başlıklı manşet haberin yayımlandığı Cuma gününün gece yarısında Konya’da deprem oldu. Haberde Konya’da 6 büyüklüğünde bir depreme göre planlama yapılması gerektiği vurgulanıyordu.

Deprem olduktan sonra depremin merkez üssü, büyüklüğü ve derinliği ile ilgili bilgiye ulaşmaya çalıştık. Bir kaç dakika içinde ulaştık da.

Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre; depremin merkez üssü Selçuklu, büyüklüğü 3 ve derinliği 3,9 kilometre.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ise depremin merkez üssünü Karatay, büyüklüğünü 2,7 ve derinliğini 7,04 kilometre olarak açıkladı.

İki kurumun verdiği bilgiler farklı ve aralarındaki fark çok fazla.

Ya Kandilli, ya AFAD… Biri epey yanlış ölçüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Erkant Uysal Arşivi