Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki büyük deprem, Antakya’yı yerle bir etti. Antakya’da binaların yüzde 70’i tamamen yıkılırken, yüzde 30’u ise kullanılamaz hale geldi. Deprem sonrası kent enkaz altında kaldı, dram büyük. 10 ildeki can kaybı 40 bini aştı
Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler, 10 ilde yıkıma ve can kaybına neden oldu. Depremin yıkıma en fazla uğrattığı kentlerin başında Antakya yer aldı. Kent, tanınmaz hale geldi. Depremzedeler, “O güzelim şehrimizden eser yok şimdi” diyor.
ENKAZDA YAKINLARI OLANLARIN UMUDU TÜKENDİ!
Antakya’da binaların yüzde 70’i tamamen yıkılırken, yüzde 30’u ise kullanılamaz hale geldi. Antakya’da her binanın yanında yakınlarının bulunmasını bekleyen insanlar duruyor. Kimi vatandaş annesini, kimi babasını, kimi de eşini ve çocuğunun çıkarılmasını bekliyor. Arama kurtarma çalışmaları Antakya’da hâlâ sürdürülüyor. Enkaz altından gelen sesler ise yok denecek oranda azaldı. Bölge halkı, yakınlarının enkaz altından sağ çıkmasından umudunu keser duruma geldi. Vatandaşlar, yakınlarını enkaz altından çıkarıp, defnetmeyi istediklerini söylüyor.
ÇAĞ APARTMANI’NDA ÇARESİZ BEKLEYİŞ
Depremde tamamen yıkılan Çağ Apartmanı’nda da arama çalışmaları sürüyor. Depremde oğlunu kaybeden bir vatandaşın, eşinin arama çalışmalarını hüzün içinde izlemesi ve çaresizliği de yürekleri yaktı. Baldızı ile birlikte arama kurtarma ekiplerine yıkılan evinin koordinatlarını veren depremzede vatandaş, gözyaşlarına da hakim olamadı.
ENKAZDAN YÜREK YAKAN YAŞAM HİKAYELERİ ÇIKTI
Deprem ile ilgili Antakya’da çok farklı yaşam hikayeleri dikkat çekiyor. Depreme uykusunda yakalanan vatandaşın kimisinin yatmadan önce çay demleyip, içtiği; enkaz altında demlikte kalan son su ile de yaşamını sürdürdüğü öğrenildi. Kimi vatandaş ise ardında enkaz altında evinin, arabasının tapusunu bıraktı. Enkazdan insanların gülen ve eğlenen fotoğraf albümleri çıktı. Kimi çocuğun çalışılmış ders kitapları, okuma kitapları enkazların arasında yer aldı.
YIKILAN HER BİNANIN YANINDA KUR’AN-I KERİM DETAYI
Yıkılan çoğu binada, dikkat çeken görüntüler de ortaya çıktı. Her binadan onlarca Kur’an-ı Kerim, ilmihal kitapları ve birçok dini kitap da çıkarıldı. Kur’an-ı Kerimler, arama kurtarma ekipleri tarafından enkazdan yüksek bir yere kaldırıldı.
ANTAKYA SOKAKLARINDA CESET TORBASI VE KEFENLER!
Yine Antakya’nın birçok mahalle ve sokağında ceset torbası ve kefenler görülüyor. Bazı binaların deprem sonrası yandığı da biliniyor. Enkaz altında kalıp, yanan vatandaşların cesetleri de çıkarılıyor. Yer yer bazı enkaz noktalarından ağır kokular da geliyor. Enkazdan çıkarılıp, ceset torbasına konulanların, yakınları tarafından kimlik tespiti de yapılıyor.
MEHMETÇİK ÇOCUKLARA ACILARINI UNUTTURMAK İSTİYOR
Mehmetçik, Antakya’nın sokak ve mahallelerinde güvenliğini sağlamanın yanı sıra, depremzede ailelerinin çocuklarının üşümemesi adına da onlara uygun kıyafetleri bulup giydiriyor. Depremzedelerin yaşadığı çadırlara koliler taşıyan askerler, çocuklarla oyun da oynuyor.
KIZIMLA 29 SAAT BOYUNCA ENKAZ ALTINDA KALDIK 29 saat boyunca 13 yaşındaki kızı ile birlikte Antakya’da enkaz altında kalan ve kurtulan Meral Aktepe isimli bir vatandaş gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Aktepe, şunları söyledi: “Yerin altında kızım ile birlikte 29 saat kaldık. Çok zordu, çok zorlu bir süreçti. Allah, enkaz altında bize çadır gibi bir yer açtı. Oturduğumuz bina yere çökmüştü. Enkazın ilk saatlerinde rahat hareket edebiliyorduk. Daha sonraki artçı sarsıntılarla birlikte yerimiz çok daraldı. Kızımla hep dua ettik. Elinde bir tespih vardı.
O tesbihi bana verdi ve ‘anne al dua et, dedi. Sürekli Allah’a dua ettik. Kızıma da dua etmesini söyledim. ‘Sen daha meleksin, uAllah senin dualarını kabul eder, dedim. Zaman ilerledikçe kızım daralmaya başladı ve bana sohbet etmek istediğini söyledi. Birbirimize anılarımızı anlattık. Kızım karanlığa gelemez. Enkazın altında zaten karanlık bir alandaydık. Hava kararınca hiçbir taraf görünmüyordu. Zaman geçsin diye kızım uyutmaya çalıştım. ‘Hadi uyu kızım biraz’ dedim. İlk etapta uyumak istemedi. Korktu, daha sonra uyudu. Allah vergisi, enkaz altında ne suya ne de yemeğe 29 saat boyunca ihtiyaç duyduk. Hafif üşür gibi olduk. Enkaz altında yanımızda battaniye vardı onu biraz üzerimize örttük. Bir an eşimin sesini duydum. Umudumuz arttı, ekiplerin geleceğine olan inancımız da arttı. Bizi çıkaran Antalya itfaiyesi oldu.”
EMRE ÖZGÜL