Davutoğlu: Esad’e 7 saat dil döktüm

Davutoğlu, hocalardan, öğrenciler arasında ayırım yapmamalarını isteyerek, “Öğrencilerimizi doğudan mı, batıdan mı, kuzeyden mi, güneyden mi, Kürt mü, Türk mü, Rumelili mi, Anadolulu mu, başı örtülü mü, açık mı, solcu mu, sağcı mı diye gören bir hoca, hoca değildir. Öğrenci öğrencidir" dedi.

"Enerjimizi kendi içimizde harcamak yerine, kısır tartışmalar yerine, derinlemesine gelecek yüzyılın gençlerini yetiştirmemiz lazım." diyen Davutoğlu, yüzeysel doğu-batı denklemleri içine sıkışmayan, kendinden emin, özgüven sahibi gençlerin gelecekte başarılı olabileceğini belirtti. Davutoğlu, "Hani yönetişim deniyor ya bu da bir tür zihniyetişim. Yani zihniyetler artık birbirinden kopuk gelişmiyor. Kendi zihniyetinden emin olamayanlar, kendi tarihi birikiminden ve kültürel coğrafyasının getirdiği o derin kültürden habersiz olanlar nesneleşiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti, nevzuhur bir devlet değildir. Kültürel olarak, siyaset bilinci olarak, devlet ahlakı olarak nevzuhur değildir. Biz konjonktürel şartlarda, isim vermeyeyim ama biz dünya savaşı sonrasında çıkmış, haritalarını başkalarının çizdiği bir devlet değiliz." diye konuştu.

Küreselleşmeyle birlikte sosyolojik bir değişim yaşandığına işaret eden Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Devlet yapıları değişiyor. Bakınız çevremizde ciddi sarsıntılar yaşanıyor. Suriye'de, Irak'ta yaşananları, ben sadece her gün gelen mülteci sayısıyla bakıp da ne tedbir alacağım diye değerlendirmiyorum. Onu yapmak devlet adamı olarak benim görevim. Ama aynı zamanda bu sosyolojik değişim nereye gidiyor diye anlamaya çalışıyorum. Ve onun için geçmişte yapmış oyduğumuz uyarılar, 'aman etnik ve mezhebi temelli yapılar yer etmesin' diye Irak ve Suriyeli liderlere neredeyse yalvarırcasına yaptığımız uyarıların karşılığını görememiş olmaktan ne kadar muzdarip olduğumu anlamanızı isterim.”

“BEŞAR ESED’E 7 SAAT DİL DÖKTÜM”

Suriye’de yaşanan çatışmaların daha geniş alanlara yayılmadan önce 10 Ağustos 2011'de bir Ramazan günü Beşşar Esed'e 7 saat konuyu anlatmaya çalıştığını aktaran Başbakan Davutoğlu, “Ne olur ordunuzla halkı karşı karşıya getirmeyin. Ordunuzun yapısını siz biliyorsunuz. Keşke bu konuşma mahremiyet olmamış olsaydı, kayda alınsaydı da bugün dünya televizyonlarında dinleseydik. Bu tehlikeyi görmemiz lazım. Türkiye, yeni Türkiye ve küresel özne olmaya doğru giderken etrafımızdaki topluluklar parçalanıyor. Irak'ta, Suriye'de, Ukrayna'da yaşananları çok yakından takip etmek lazım." şeklinde konuştu.

"ÖĞRENCİLER ARASINDA AYIRIM YAPAN HOCA DEĞİLDİR”

Konuşmasında, öğretim görevlilerine de seslenen Davutoğlu, öğrenci yetiştirmenin önemine dikkat çekti. Davutoğlu, “Vatandaşlık bilincini güçlendirmek, evrensel vatandaşlık haklarından herkesin yararlanmasını sağlamak ve ideal vizyonu en üst kademeye çıkarmaya çaba sarf etmek. Bu da içselleştirici, kuşatıcı bir yapısal anlayışla gerçekleşir. Öğrencilerimizi bununla yetiştirelim. Biz öğrencimizi gördük. Doğudan mı, batıdan mı, kuzeyden mi, güneyden mi, Kürt mü, Türk mü, Rumelili mi, Anadolulu mu, başı örtülü mü, açık mı, solcu mu, sağcı mı diye gören bir hoca, hoca değildir. Öğrenci öğrencidir." diye ifade etti.

Konuşmasının ardından, OMÜ Rektörü Prof Dr. Hüseyin Akan, Başbakan Davutoğlu'na plaket verdi. Davutoğlu, törende eğitime destek veren hayırseverlere plaket takdim etti.

GENİŞ GÜVENLİK ÖNLEMİ

Başbakan Davutoğlu'nun gelişinden önce törenin yapılacağı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde geniş güvenlik önlemi alındı. Dinleyici olarak belirlenen öğrenciler ve öğretim görevlileri, isim listesine göre üstleri aranarak salona alındı. Öğrencilerin kalem, bozuk para ve çakmakla salona girmelerine izin verilmedi.

Programa; Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Vali İbrahim Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, protokol üyeleri, milletvekilleri katıldı.