Şadan Sezgin

Şadan Sezgin

Datakolonyalizm

Datakolonyalizm


 

Duman tütüyor, ateş yok,

Kulaklar duyuyor, ses yok,

Elbet doğru yüze çıkar,

Yüzde, yüz; sözde de söz yok.

Yeni bir sömürü düzeni, yeni bir savaş taktiği, yeni bir katliam çeşidi ve yeni bir insanlık suçu ile karşı karşıyayız. Malı, canı, toprağı, mahsulü ve inancı sömürülen insanların şimdi de ruhları sömürülüyor!

İnsanların korkularının üstüne gidiliyor, zayıf noktalarına baskı uygulanıyor, değersiz değerler hedef olarak gösteriliyor, vakitlerinin boş şekilde geçirilmesi sağlanıyor... Birliği sağlayamadığından dolayı tek yumruk olamayan insanlar küresel propagandalarla tek yöne bakıp aynı şekilde düşünmeleri sağlanıyor. Bir beden haline gelen bu topluluk; vücudu hantal, zekâsı geri, midesi ve bedeninin ihtiyaçlarından başka bir şey düşünemeyen mitolojik dev bir yaratık haline geliyor.

Yeni bir tiyatronun kusursuz şekilde sahnelenmesi için dünya tümden pilot bölge ilan edilmiş gibi! Sahte duygular, gerçeği gölgeleyen yalanlar, aynı tehditten korkanlar, haberlerde gördüğü görüntülere itibar edenler evrensel çapta uygulanan bu pilot uygulamanın başarılı olmasına en büyük desteği sağlayan tiyatronun seyircileridir.

“Geleceğin sadaka-i cariyesi data cinsinden olacak” dedi, bir büyüğümüz. Geleceğin fitneleri, cehaletleri, kavgaları ve tüm ahlaksızlıkları da hep data cinsinden olacaktır. “Kolonyalizm” ve “Neokolonyalizm” dönemini yaşamış dünya; şimdi de “Datakolonyalizm” dönemini yaşıyor.

“Modern ideolojiler, sadece Türkiye’yi değil, dünyayı mahvetti” dedi, Üstad İhsan Süreyya SIRMA.

Üzerinde yaşadığımız dünyanın şekli hakkında tepsi gibi düz olduğu başta olmak üzere birçok iddialar öne sürülmüştür. Uzaya çıkma, fotoğraf çekme imkânı gibi maddi unsurlar bu tür tartışmalara son vermiş olsa da yeni gelişmeler göz önüne alındığında bu hususun tekrar tartışma konusu yapılması yerinde bir harekettir. Haber bültenleri başta olmak üzere sosyal hayata, market raflarına, tükenen stoklara, boş caddelere, tacirler tarafından istenen temassız kredi kartlarına baktığımızda dünyanın huni şeklinde olduğunu söylemek bilimsel olmasa da ruhsal bir yorum olarak değerlendirilmelidir.

Bizler biz olmayı unutmuş onların ötekileri olmuşuz. Çağdaş dünya içinde çağdaşımız olmayan mitolojik dönemleri yaşayan, yenilik maskesi altında cehaleti sürdüren, karnını ve gözünü doyurduğu halde ruhu aç kalan, geçici dünyanın korkularına hapsolup kalıcı âlemin akıbetine gözlerini kapatan, bir şeylerin peşinden iyi niyetten yoksun şekilde koşup salih amaçlardan mahrum bırakılan garipleriz. Hiç ölmeyecek gibi yaşıyor, hiç yaşamamış gibi ölüyoruz.

Ölümü unutan insanlığa ölümü hatırlatan ve medya vasıtasıyla desteklenen virüs haberleri ile gündem; tedbir alma, yalnızlaşma, dışarı çıkmama olunca şehirler de hayalet şehre dönmüştür. Varın yok gibi, yokun da var gibi anlatıldığı bu dönemin insanlarına yoktan var edenin varı yok edeceğinin hatırlamasının zamanı gelmiştir! O an bu andır…

Doğduğumuz andan beri ölmeye başlarken öldürülmeye çalışılan irademizi diri tutmanın, medya vasıtasıyla yayılan haberlerin tesirinde kalmamanın, propagandaların hedef oklarına vurulmamanın, tefekkürümüzün ve ferasetimizin yardımıyla hakikati bulmanın önemini kavramamız bu dönemin en büyük kazanımı olacaktır. Datakolonyalizm dönemini yaşadığımız bu dönemde insanların ürettiği sanal ortamın, teknolojinin üretmiş olduğu bilgileri sorgulamanın da vakti gelmiştir.

“Fotoğraflar yalan söylemez ama yalancılar fotoğraf çekebilir” dedi, Lewis HİNE.

Eski fotoğraflara, yıllar önce çekilen filmlere, kliplere, arşivlerden çıkan TRT sokak röportajlarına güldüğümüz gibi bugünkü yaşananlara da yıllar sonra nasıl bir tepki vereceğiz! Gülünç duruma düşmemek için tükenen kolonya stoklarını nasıl anlatacağız! Okulların tatil edilmesini, camilerin kapatılmasını, şehirlerin hayalet şehre dönmesini tarih kitapları nasıl yazacak!

 

Doğru bilinen yanlışlar içinde ömrümüz bu şekilde giderken; yanlış bilinen doğrular ne hisseder? Bir de böyle düşünün!

“Tokalaşmayalım! Korona var” dedi, sigarasını tüttüren. “Bence de” diye onu tasdikledi kolonya ikram eden.

“Her can ölümü tadacaktır” dedi, Âlemlerin Rabbi Ankebut Suresinde. “Allah ölümü tattırırken, dünya düzenini kuranlar ölümü yaşatıyorlar” dedi, Üstad İhsan Süreyya SIRMA.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadan Sezgin Arşivi