Çöplüğe döndü gözlerimiz!
Biz ve gidişatımız,
Her an görüntülenen bir yaşayış,
En ince ayrıntıya dek.
Hiç bir şey asla inkâr edilemeyecek…
Yapılanlar ve yapılmayanlar…
Yani niyette kalanlar da dâhil.
Niyetlerin rengi çıkacak ortaya,
Siyah mı, beyaz mı, kırmızı mı, yeşil mi, yoksa sarı mı?
Ah bizler, ah biz insanlar, ah biz kullar…
Ne zaman kulluğumuzun farkına varacağız?
Ne zaman hep O’nunla olduğumuzun şuurunda olacağız?
Ne zaman O’nun bizimle olduğunu kavrayacağız?
Evet, acaba çöpleri mi topluyoruz o bakışlarımızla? Onları mı götürüyoruz hafızalarımıza?
Yoksa çöplükleri mi dolaşıyoruz hep? Ne varsa alıyor muyuz oralardan?
Günah kirleriyle yıkanmaya çalışan bir halimiz var sanki. Hiç kir kiri temizler mi?
Kirin üzerine bir kir, pisliğin üzerine bir pislik daha… Çöplük üzerine dökülen çöpler…
Sonra da sanki arınmışlığın (!) verdiği edalı tavırlar…
Evet, ibadetlere bir bahane üretmekte ne kadar mahir olduğumuz belli toplum olarak…
Hatta günahlara da bir bahane… Neredeyse giydirilen bu kılıflarla günah diye bir şey kalmayacak ortada. Masum olmayanımız (!) da olmayacak herhalde bu gidişle…
***
Yüce yaratıcımız Allah’a (c.c.) dönüş yok mu sanki! Hiç birimiz O’nun huzurunda duruşumuzu ve suallerine cevap verişimizi pek düşünmek istemiyoruz. Gerçek âlimler hariç.
Çünkü onlardır gerçekten Allah’tan korkanlar.
Acaba bugün ürettiğimiz onca çeşit bahaneyi O’nun huzurunda söyleyebilecek miyiz? Faize bir kulp, hayâsızlığa bir bahane vs.
Zamanın ve mekânın tükendiği bir dilim gelecek muhakkak. Ne yapacağız, ne diyeceğiz bilemiyorum… Kendimiz, çoluk-çocuğumuz, yakınlarımız ve toplumumuz için… Şimdi düşünmek gerek bütün bunları. Yoksa bir gün kırmızı alarmların çalacağı o bitiş çizgisinde hiçbir şey yapamayacağız. Ne dönüş, ne telâfi ediş, ne de affediliş… İşte o an;
Bu görkemli hayatın sonunun geldiğini bileceğiz…
Bu görkemli binaların çerçöp oluşunu seyredeceğiz. Emeklerin, çabaların, gece gündüz uğraşların, hayallerin yıkılışını izleyeceğiz. Sanki bunların hiçbiri yoktu diyeceğiz…
Yoksa bir rüyada mıydık diyeceğiz. Dostlar (!) ve dostlukların (!) sanki hiç yaşanmadığını kavrayacağız.
İşte o gün gerçek Dostu bileceğiz ve bulacağız ama ne çare! Yaşanmış hayatta O’nu bilmedikten sonra…
****
Şimdi bir daha dönelim. Gözlerimize, kulaklarımıza, el ve ayaklarımıza. Ve hepsinden
önemlisi; gönüllerimize…
Değil midir şimdi onlardaki çöpleri ayıklama zamanı?
Değil midir şimdi temizleme, temizlenme zamanı?
Şimdi değilse;
Ya ne zaman?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.