Adnan Özkafa

Adnan Özkafa

Çin İşkencesi

Çin İşkencesi

Bazı ülkelerin isimleri insanın kafasında hemen bazı kelimeleri çağrıştırıyor.

Sizi bilmem ama “Amerika” dendi mi; benim aklıma dünyayı karıştıran, fitne-fesat-kargaşa-savaş çıkartan; darbe, suikast, cinayet planları yapan karanlık bir ülke geliyor.

“İsrail” dendi mi; aklıma işgal, zulüm, terör, küstahlık, şımarıklık… geliyor.

“İngiltere” denince asırlarca kendinden binlerce kilometre uzaktaki halkları sömüren, onların alın teri üzerine kurulan bir krallık geliyor.

“Çin” denince de aklıma ilk gelen “işkence” oluyor.

Sadece benim aklıma gelmiyor. İnternete “Çin” diye girince de karşınıza birkaç kelime çıkıyor: Çin Seddi, Çin Nüfusu ve Çin İşkencesi…

Ne kötü bir imaj. Bu ülkeyi yönetenler acaba bundan rahatsız olmuyorlar mı?

Halkçılık adına Komünizm propagandası yapanlar ne diyorlar bu işe?

Türkiye’de bazı Maocu çevreler bunu kabul etmese, son gelen haberlere yalan dese de, dünyanın en kalabalık ülkesi geçmişte ve şimdi hep “İşkence” ile beraber anılıyor.

Şu mübarek Ramazan gününde Doğu Türkistan’dan insanın iftar sofrasını zehir eden, Ramazan huzurunu bozan haberler, görüntüler görüyoruz.

Müslümanların orucuna, namazına, yatak odasına, kıyafetine, eğitimine… her alanına müdahale edip göz açtırmayan, hayat hakkı tanımayan bir baskı, zulüm ve işkence sürüyor.

İnsanlar el ve ayaklarından zincirlenip saatlerce yeme-içme ve tuvalet ihtiyaçları bile yasaklanıyor.

Boyunları eğilip telle geçirilmiş kovalara ağır taşlar konup saatlerce bekletilerek telin baskısı boyun derisini deliyor.

Cam kırıklarının üzerine diz çöktürülüyor.

Beton tuğlalarla kafası, elleri, böğürleri eziliyor.

İnsanların aile fertleri, akrabaları karşısında onuru, namusu ayaklar altına alınıp hakaretler yapılıyor.

Daha neler neler… Dayanması değil, yazması bile zor işkenceler.

Tüm bunlar olurken bizim ülkenin çarşısı, pazarı, sanayisi, evi, bürosu… Çin mallarının işgali altında. Bütün tezgahlarda, raflarda “Çin Malı” damgası.

Oyuncaktan kırtasiyeye, ev eşyasından elektronik malzemeye, ayakkabıdan iğne ipliğe kadar her sene çuvallara sığmayan parayı Çin’e göndererek “Al bu paraları, oradaki Müslüman kardeşlerimize daha fazla zulmet, daha çok işkence et!” diyoruz.

Hem zalime destek, hem kendi esnafımıza, sanatkarımıza, işsizimize, atölyemize, imalatımıza köstek.

Bütün bunlar olurken iki Bakanlıkla ilgili iki haber okudum, ne yapacağımı şaşırdım:

1-Çin’in Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrılıp kendisine “derin kaygılar” iletilmiş.

2-Ekonomi Bakanlığı Çin Fuarı’na katılacak firmalara yüzde 70 destek verecekmiş!

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Güler misin, ağlar mısın?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Özkafa Arşivi