Çimenlik Ruhu…!
Abdallar, Kürtler, Dağlılar, Yörükler, Ovalılar ve Dadaşlar ile birlikte bir mahallede yaşardık ben çocukken…
Masal gibi günlerin yaşandığı mahallenin adı da masal gibiydi;
Çimenlik…
Yemyeşil bağlarla süslü, sımsıcak sokakları olan bir mahalle…
***
Bu kadar renkli bir toplumun bir mahallede huzur içinde yaşayıp gitmesi için elbette hafızalarımıza kazıdığımız, hiç konuşulmamış, söylenmemiş kırmızıçizgileri vardı mahallenin…
Sınırlar herkesin zihninde ve hareket alanları belliydi…
Ortak kullanım alanların da; Cami, top sahası, pazar ve cenaze merasimleri yer alırdı…
Kısmen düğün derneklerde de çok kısa süreli (hayırlı olsun) kabilinden bir araya gelinirdi…
***
Çocuklar için ise;
Kurallar, örfler, adetler, törelerin sınırları neredeyse yok denecek kadar azdı… Çocuklar mahallenin çocuğuydu… En toleranslı kesimi çocuklar oluştururdu…
***
O kültür zengini mahallede, sepet yapmayı Abdal Ali’nin 70’lik dedesinden öğrendim mesela… Dağlı Molla’dan racon kesmeyi, Dadaş Ahmet’ten civan mertliği, Adıyamanlı Pala Dayı’dan kuş uçurtmayı öğrendiğimiz gibi…
***
Onlar bizim üç aylarda pişirdiğimiz “bişimize” bir şey demezler, biz de onların 10 Muharrem oruçlarına saygı duyardık…
Belki size çok tuhaf gelecek ama daha yaşayan canlı tanıkları o mahallede hala var;
Abdallar, Kürtler, Dağlılar, Ovalılar, Yörükler ve Dadaşlar aynı camide saf tutardık…
Yani bir anlamda;
Hanefisi, Şafisi, Caferisi aynı safta İslam’ın emrettiği komşuluk hukuku ve bağı çerçevesinde Rabbin huzurunda küçücük bir mahallede masal gibi yaşayıp gittik…
***
Kız alıp-vermediler belki ama akşam namazı sonrası kurulan sofralarda komşu hukuku hep gözetildi… Olanın olmayana ikramına şahitlik ederek büyüdük…
Belki büyükler birbirinin sofrasına oturmadı ama küçüklerin birbirinin sofrasında büyüyerek kardeşlik hukukunu ömür boyu gözetmeleri sağlandı…
KÜÇÜK BİR ANEKDOT
Bakın, o mahallede yaşanmış bizim de şahit olduğumuz, dostluğun, komşuluğun lezzetine ve vefasına dair küçücük bir anekdot aktaralım;
Mahallede Türk gelinin kocası, bir kavgadan dolayı nezarete atılmıştı…
Abdal komşuları gece tüfekle o komşu gelinin kapısını bekler, bir fenalığa uğramasın diye kocası nezaretten çıkıncaya kadar her gece o bekçiliği komşuluk hakkı gereği yaptıklarına şahit olduk…
***
Bizi bir arada tutan, tek ortak noktamız her grubun büyüklerinin İSLAM inancına olan bağlılığıydı…
Çimenlik’te büyüyen biri olarak şimdilerde etrafımda ki;
Sevgisizliği, bölünmüşlüğü, tarafgirliği, kamplaşmayı ve ötekileştirmeyi gördükçe, “Goca” Abdal’dan gördüğümüz hoşgörüyü etrafımızdaki güya kendimizden(!) olan aptallardan göremedikçe, ülke ve şehrin gelecek tasvirinde acılara gark olacağını görür gibi oluyoruz…
***
Bu kadar sevgisizlik, bu kadar merhametsizlik ve bu kadar hoşgörüsüzlük bizi ilerde çok ama çok hasta eder bilesiniz…
Çimenlik’te bu ruhu yaşatan, bizim bu havayı ciğerlerimize çekmemizi sağlayan ve şimdi Âlemi Berzaha uçup giden Abdal, Dadaş, Dağlı, Ovalı, Yörük tüm büyüklerimizin ruhu şad olsun…
Çimenlik Ruhuna sahip çıkanlara da selam olsun…