Çılgınlık Bu Değilse Nedir?
Nereye gidiyoruz yazı serisi (7)
Tarih boyunca şu Batılı adamların ellerinden çektiğimiz kalmadı. Hiçbir sözlerini tutmadıkları gibi tarih boyunca yüzümüze gülerek düşmanlarımızla birleşmişler ve bizi her zaman arkamızdan hançerlemişlerdir.
Mehmet Akif Ersoy Safahat adlı eserinde yer yer belirttiği bir gerçeği şu şekilde vurgulamakta; “Tükürün Ehl-i Salibin (Haçlıların) o hayâsız yüzüne/ Tükürün onların asla güvenilmez sözüne…” diyerek bizim dikkatimizi çekmektedir.
Son oyunlarını, 15 yıldır ülkemizden bir türlü atamadığımız “Çekiç güçle” oynamışlar ve “ülkemizde, kardeşi kardeşe kırdırarak PKK’yı ortaya çıkarmışlar, onu silah ve cephane ile beslemişler, Kuzey Irak’ı organize ederek bir Kürt devletinin kurulmasını sağlamışlardır.”
Askeri yönetimler de dâhil 15 sene memleketimizden bir türlü atamadığımız bu “çekiç güç” ancak 1996 yılında iktidara gelen Refah-Yol Hükümeti döneminde Başbakan Erbakan tarafından ülkemizden atılabilmiştir.
Günler, 2010 yılı kasım ayının 15’ini göstermekte ve basında bir haber dalgalanmaktadır. “NATO Türkiye’ye Füze kalkanı kuracak…”
Başbakan bu haberler üzerine bir açıklama yapma ihtiyacı hissederek, “İdaresi bizde olmazsa bu füze kalkanını kurdurmayız” diyerek zevahiri kurtarmaya çalışmaktadır.
Tarih,19 Kasım 2010’u gösterirken Cumhurbaşkanı ve Başbakan İspanya’nın başşehri Lizbon’a giderler. Zira NATO’nun 7. stratejik toplantısı Lizbon’da yapılmaktadır.
Devlet ricali bu ahval içinde çalışmalarını sürdüre dursun bu konu, siyasetin duayeni, uzak görüşlülüğü tecrübe ile sabit bir zata Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a sorulur.
Merhum Erbakan, NATO’nun Türkiye’de kuracağı füze kalkan için yaptığı ilk açıklama; “Gâvurun kalkanından, bize hayır gelmez” şeklinde olur.
Sayın Erbakan bu ülkenin gücünü, ne yapıp yapmayacağını yakından bildiğinden; “Gerekirse, kendi kalkanımızı, kendimiz kurarız” diyerek açıklamasını sürdürür.
Bu olay bize “İnebahtın da Osmanlı’nın gemileri Batılılar tarafından limanda yakalanarak ateşe verilerek yakılmasından sonra Baş vezir Sokullu’nun, Kaptan-ı Deryaya söylediği bir sözü hatırlatıyor. Diyor ki Baş vezir;
“Paşa, paşa… Sen bu milleti tanıyamamışsın. Bu millet isterse bir kış içinde yapacağı gemilerin direklerini altından, yelkenlerini atlas kumaştan yapar.” Ve bir kış içerisinde yüz pare gemi hazırlanarak Batılı eşkıyaların karşısında bir güç olarak deryaya, denize indirilir” sözünü hatırlatıyor.
Erbakan Hoca basın aracılığıyla açıklamalarını sürdürür ve “Bu füze kalkan ülkemizi bölmek için konuşlandırılmaktadır. Bunlar tanklarımızı Adana’nın doğusuna geçirmeyeceklerdir” açıklamasını yapar.
Olayı biraz daha teknik donelere bağlayan Erbakan; “NATO’nun kuracağı kalkanda ki füzelerin menzilleri 80 km. civarındadır. Hâlbuki İran’ın füzelerinin menzilleri 2000 km. dir” şeklinde ki açılamasıyla NATO’nun arkasında ki şer güçlerin gayelerini de açıklamıştır.
NATO TOPLANTISINDA ALINAN KARAR
NATO toplantısında başta İsrail olmak üzere ABD ve diğer Batılı ülkelerin rahatsızlık duyduğu İran’ın “Nükleer enerji” çalışmaları vardır. Daha doğrusu bütün Batılı ülkelerin ellerinde kullandıkları bu son teknik imkânı olan “Nükleer enerji”nin İran’ın eline geçmemesi ve onun da Türkiye gibi zayıf kalması istenmektedir.
20. Kasımda toplanın kararı açıklanır. “Türkiye'de idarisi de NATO emrinde olmak üzere Füze kalkanı kurulacaktır”
Türkiye’de ki yabancıların kontrolünde ki medya manşetten haberi şu şekilde duyurur. “Türkiye istediğini aldı. TÜRKİYE’YE FÜZE KALKANI”
Bu kararın uygulanması 12. Haziran seçimlerinin sonuna bırakılmıştır.
Bu arada NATO Genel sekreteri Rasmussen, “Libya’nın NATO tarafından işgalinin” takibi başta olmak üzere işini gücünü bırakıp 4. Nisan günü, 4 saatliğine Türkiye’ye gelmiş ve ziyaret sebebini “Libya konusunda Türkiye’ye bilgi vermeye geldim” demiştir.
Bu Genel sekreter, Libya’ya uçaklarını ilk defa göndererek orayı bombalayan Fransa’ya veya diğer koalisyon güçleri olan İngiltere, İtalya ve Amerika gibi mütecaviz ülkelere bilgi vermeye gitmemiştir de, niçin Türkiye’ye gelmiştir?” sorusu açıkta kalmıştır.
Ancak Dış işleri Bakanı Sayın Davutoğlu, “Füze kalkanı konusu da görüşülmüştür” diyerek bu ziyaretin gerçek sebebini açıklamıştır.
Rasmussen’in ülkemize yaptığı bu ziyaretin gerçek sebebi; ülkemize kurulacak “NATO Füze kalkanı” konusunda hükümetin varsa “gevşeyen vidalarını” sıkmaktır.
FÜZE KALKANININ GAYESİ
İran’a karşı kurulacağı ifade edilen füze kalkanı en azından ülkemiz ile İran’ın arası bozulmak istenmekte, 400 yıldır aralarında harp yapılmayan, ayni dinin sahibi, D–8 de birlikte kurduğumuz komşu iki ülke birbirlerine düşman edilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye’nin İran’a karşı yaptığı bu hasmane hareket iyi dostluk, komşuluk ve kardeşlik hukukuna aykırıdır.
Diğer taraftan NATO güçleri bir TRUVA ATI gibi ülkemize girecek, kuracakları “Füze kalkanın” ile internetten bizlere kadar ulaşan Türkiye’nin bölünmüş haritasını, NATO eliyle bizzat gerçekleştireceklerdir. Birçok komşu ülkeye vizesiz gidip geliyoruz diye övünürken, bölünen kendi ülkemizde Batıdan doğuya, Doğudan batıya pasaportsuz ve vizesiz geçemeyeceğiz demektir.
Bir müddet sonra da Organize edilen Kuzey Irak gibi Doğu Türkiye (Türkiye’de ki Kürdistan’ı) organize edilecek ve “Keban gibi, Karakaya gibi bütün büyük barajlar bizde ama en çok elektrik kullanan batı Türkiye’dir” diyerek ya elektriğimizi kesecek veya yüksek fiyatla bize elektrik satmak isteyeceklerdir.
Siz istediğiniz kadar “Hızlı trenlerimiz var” bize elektrik enerjisi lazım deyin durun… Alırsan böyle, diyeceklerdir…
Bu yazlarıma “felaket senaryosu kuruyorsun” diyen “Çılgınlık heveslileri” ya Batılıları iyi tanımıyorlar, iyi niyetlerinin kurbanı oluyorlar veya milletimizi aldatmaya devam etmek istiyorlar, demektir.
Tarih boyunca şu Batılı adamların ellerinden çektiğimiz kalmadı. Hiçbir sözlerini tutmadıkları gibi tarih boyunca yüzümüze gülerek düşmanlarımızla birleşmişler ve bizi her zaman arkamızdan hançerlemişlerdir.
Mehmet Akif Ersoy Safahat adlı eserinde yer yer belirttiği bir gerçeği şu şekilde vurgulamakta; “Tükürün Ehl-i Salibin (Haçlıların) o hayâsız yüzüne/ Tükürün onların asla güvenilmez sözüne…” diyerek bizim dikkatimizi çekmektedir.
Son oyunlarını, 15 yıldır ülkemizden bir türlü atamadığımız “Çekiç güçle” oynamışlar ve “ülkemizde, kardeşi kardeşe kırdırarak PKK’yı ortaya çıkarmışlar, onu silah ve cephane ile beslemişler, Kuzey Irak’ı organize ederek bir Kürt devletinin kurulmasını sağlamışlardır.”
Askeri yönetimler de dâhil 15 sene memleketimizden bir türlü atamadığımız bu “çekiç güç” ancak 1996 yılında iktidara gelen Refah-Yol Hükümeti döneminde Başbakan Erbakan tarafından ülkemizden atılabilmiştir.
Günler, 2010 yılı kasım ayının 15’ini göstermekte ve basında bir haber dalgalanmaktadır. “NATO Türkiye’ye Füze kalkanı kuracak…”
Başbakan bu haberler üzerine bir açıklama yapma ihtiyacı hissederek, “İdaresi bizde olmazsa bu füze kalkanını kurdurmayız” diyerek zevahiri kurtarmaya çalışmaktadır.
Tarih,19 Kasım 2010’u gösterirken Cumhurbaşkanı ve Başbakan İspanya’nın başşehri Lizbon’a giderler. Zira NATO’nun 7. stratejik toplantısı Lizbon’da yapılmaktadır.
Devlet ricali bu ahval içinde çalışmalarını sürdüre dursun bu konu, siyasetin duayeni, uzak görüşlülüğü tecrübe ile sabit bir zata Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a sorulur.
Merhum Erbakan, NATO’nun Türkiye’de kuracağı füze kalkan için yaptığı ilk açıklama; “Gâvurun kalkanından, bize hayır gelmez” şeklinde olur.
Sayın Erbakan bu ülkenin gücünü, ne yapıp yapmayacağını yakından bildiğinden; “Gerekirse, kendi kalkanımızı, kendimiz kurarız” diyerek açıklamasını sürdürür.
Bu olay bize “İnebahtın da Osmanlı’nın gemileri Batılılar tarafından limanda yakalanarak ateşe verilerek yakılmasından sonra Baş vezir Sokullu’nun, Kaptan-ı Deryaya söylediği bir sözü hatırlatıyor. Diyor ki Baş vezir;
“Paşa, paşa… Sen bu milleti tanıyamamışsın. Bu millet isterse bir kış içinde yapacağı gemilerin direklerini altından, yelkenlerini atlas kumaştan yapar.” Ve bir kış içerisinde yüz pare gemi hazırlanarak Batılı eşkıyaların karşısında bir güç olarak deryaya, denize indirilir” sözünü hatırlatıyor.
Erbakan Hoca basın aracılığıyla açıklamalarını sürdürür ve “Bu füze kalkan ülkemizi bölmek için konuşlandırılmaktadır. Bunlar tanklarımızı Adana’nın doğusuna geçirmeyeceklerdir” açıklamasını yapar.
Olayı biraz daha teknik donelere bağlayan Erbakan; “NATO’nun kuracağı kalkanda ki füzelerin menzilleri 80 km. civarındadır. Hâlbuki İran’ın füzelerinin menzilleri 2000 km. dir” şeklinde ki açılamasıyla NATO’nun arkasında ki şer güçlerin gayelerini de açıklamıştır.
NATO TOPLANTISINDA ALINAN KARAR
NATO toplantısında başta İsrail olmak üzere ABD ve diğer Batılı ülkelerin rahatsızlık duyduğu İran’ın “Nükleer enerji” çalışmaları vardır. Daha doğrusu bütün Batılı ülkelerin ellerinde kullandıkları bu son teknik imkânı olan “Nükleer enerji”nin İran’ın eline geçmemesi ve onun da Türkiye gibi zayıf kalması istenmektedir.
20. Kasımda toplanın kararı açıklanır. “Türkiye'de idarisi de NATO emrinde olmak üzere Füze kalkanı kurulacaktır”
Türkiye’de ki yabancıların kontrolünde ki medya manşetten haberi şu şekilde duyurur. “Türkiye istediğini aldı. TÜRKİYE’YE FÜZE KALKANI”
Bu kararın uygulanması 12. Haziran seçimlerinin sonuna bırakılmıştır.
Bu arada NATO Genel sekreteri Rasmussen, “Libya’nın NATO tarafından işgalinin” takibi başta olmak üzere işini gücünü bırakıp 4. Nisan günü, 4 saatliğine Türkiye’ye gelmiş ve ziyaret sebebini “Libya konusunda Türkiye’ye bilgi vermeye geldim” demiştir.
Bu Genel sekreter, Libya’ya uçaklarını ilk defa göndererek orayı bombalayan Fransa’ya veya diğer koalisyon güçleri olan İngiltere, İtalya ve Amerika gibi mütecaviz ülkelere bilgi vermeye gitmemiştir de, niçin Türkiye’ye gelmiştir?” sorusu açıkta kalmıştır.
Ancak Dış işleri Bakanı Sayın Davutoğlu, “Füze kalkanı konusu da görüşülmüştür” diyerek bu ziyaretin gerçek sebebini açıklamıştır.
Rasmussen’in ülkemize yaptığı bu ziyaretin gerçek sebebi; ülkemize kurulacak “NATO Füze kalkanı” konusunda hükümetin varsa “gevşeyen vidalarını” sıkmaktır.
FÜZE KALKANININ GAYESİ
İran’a karşı kurulacağı ifade edilen füze kalkanı en azından ülkemiz ile İran’ın arası bozulmak istenmekte, 400 yıldır aralarında harp yapılmayan, ayni dinin sahibi, D–8 de birlikte kurduğumuz komşu iki ülke birbirlerine düşman edilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye’nin İran’a karşı yaptığı bu hasmane hareket iyi dostluk, komşuluk ve kardeşlik hukukuna aykırıdır.
Diğer taraftan NATO güçleri bir TRUVA ATI gibi ülkemize girecek, kuracakları “Füze kalkanın” ile internetten bizlere kadar ulaşan Türkiye’nin bölünmüş haritasını, NATO eliyle bizzat gerçekleştireceklerdir. Birçok komşu ülkeye vizesiz gidip geliyoruz diye övünürken, bölünen kendi ülkemizde Batıdan doğuya, Doğudan batıya pasaportsuz ve vizesiz geçemeyeceğiz demektir.
Bir müddet sonra da Organize edilen Kuzey Irak gibi Doğu Türkiye (Türkiye’de ki Kürdistan’ı) organize edilecek ve “Keban gibi, Karakaya gibi bütün büyük barajlar bizde ama en çok elektrik kullanan batı Türkiye’dir” diyerek ya elektriğimizi kesecek veya yüksek fiyatla bize elektrik satmak isteyeceklerdir.
Siz istediğiniz kadar “Hızlı trenlerimiz var” bize elektrik enerjisi lazım deyin durun… Alırsan böyle, diyeceklerdir…
Bu yazlarıma “felaket senaryosu kuruyorsun” diyen “Çılgınlık heveslileri” ya Batılıları iyi tanımıyorlar, iyi niyetlerinin kurbanı oluyorlar veya milletimizi aldatmaya devam etmek istiyorlar, demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.