Cilalı zekâ çağı
Tarihçelere göre ilk engelli vakasının ne zaman yaşadığı bilinmemektedir. Ağır derecede öğrenme tehlikesi geçiren ilk adam, önce başına gelen şeyin ne olduğunu tam olarak anlayamamış. Hiç kimse de onun derdinin ne menem bir şey olduğunu anlamaya çalışmamış. Sonra, o da toplumdan küsmeye karar vermiş. Kızıp küstüğü için onlara ait hiçbir şeyi öğrenmemek için inat etmiş. Hani bazen doktor raporlarında Ağır Derecede Öğrenme Güçlüğü yada Özgül Öğrenme Güçlüğü diye yazan bir şey var ya; işte, doktorların da toplumun da anlayamadığı şey, engellilerin öğrenme inadından başka bir şey değilmiş. Bana inanmıyorsanız isterseniz yanıma gelin de mongolların nasıl inatçı olduklarını ama aynı zamanda da nasıl adamı parmağının üzerinde oynatacak kadar parlak bir zekâya sahip olduklarını, tıpkı gümüz siyasetçileri gibi nasıl tilki gibi kurnaz bir zekâya sahip olduklarını hemencecik size göstereyim.
Peki, bu gün dünyayı inadına ve bilerek kana bulayanlar, tüm insanlığı inadına sömürüp semirenler dawn sendromu adı verilen engelli insanlardan daha büyük zihinsel engelli değiller mi? Daha doğrusu en büyük zihinsel özürlü onlar değil mi? Uzaya çıkıp uydularla haberleşme ve görüntü transferinin başladığı, dünyanın sınır tanımaz küresel bir köye dönüştüğü bu modern çağda, bu dijital çağda inadına halkın inançlarıyla, giyim kuşamıyla uğraşmayı, savunmasız toplumların hayatıyla oynamayı, onları sömürüp semirmeyi, her şeyi kendi hakkı gibi görmeyi, kendini en akıllı sanmayı çağdaşlık sananlar en büyük zihinsel özürlü insanlar değil mi? Zekâları cilalanmış bunların. En parlak fikirler de bunlarda olacak elbette.
Sonra tarihin diğer gelişen dönemlerinde ne olmuş biliyor musunuz? Örneğin, çağdaş özürlüler devrinde patlayıncaya kadar ıkınıp tıkınan bir toplum gelmiş. Bu toplum sorunları ve engellileri görmek istemiyormuş. Bu yüzden bazı ilkel adamlar engellileri içine şeytan girmiş uğursuz yaratıklar diye tenkit ediyorlarmış. Sonra milyonlarca üzücü engelli vakası yaşanmış. Tesadüfen bazı üstün makam sahiplerinin çocukları da varmış bu vakaların içinde. İşte ondan sonracığıma bazı kalburüstü adamlar kendi özürlerini görmeye başlamışlar.
Bu toplumun bazı kesimleri sanki akıllarından fazlalık varmış gibi at yarışlarının ölümüne benzer korkulara kapılmışlar. Bu çocuklar ne zaman konuşurlar, ne zaman gülerler, ne zaman ağlarlar, ne zaman ölürler korkusu tutmuş herkesi. Çağdaş özürler devrinden sonra gelen taşlaşmış cilalı zekâ çağında ise bazı üstün beyinli insancıklar ise Mongollarla hayat üzerinde bahislere giriyorlarmış. Mongollar kaç yaşında ölürler, diye heyecanlı bahislere tutulmuşlar. Ama her zaman Mongollar inadına yaşıyorlarmış. İnadına bahisleri kazanıp yaşamaya devam ediyorlarmış. Üstün beyinli insanlar ise iddiayı kaybedip hüngür hüngür ağlama törenleri düzenliyormuş…
Bilindiği gibi zihinsel engelliler genellikle okuma-yazma bilmezler. Bu yüzden konuşmayı, üzerlerine vazife olmayan işlere karışmayı pek sevmezler. Okumayı sevmedikleri için de konuşmaları oldukça zayıftır. Ama ne konuştuğunu bilmeyen aklı düşük adamlar gibi bir çuval sözü berbat etmezler. Normal insanlar bu durumu pek kafalarına takmazlar. Ama taşlaşmış cilalı zekâ çağının örnek fosillerini kafalarında taşımayı başaran sözüm ona bazı bilimcilerin buna morallerinin hayli bozulduğu açıkça görülmüştür. Bazen alakasız şeyler konuşarak özürlerini bildirim yaptıkları ortaya çıkmış. Henüz tarihçilerin kimliğini tespit edemediği bazı adamların evde kendi aralarında oynarken tesadüfen engellilerin eğitimi ile ilgili bazı yöntemler tespit ettikleri görülmüş. Buna herkes gayet sevinmiş.
Kendi çılgınlıklarına bakmadan bu saf, bu tertemiz ve de günahsız çocuklara özürlü diyerek onların üzerinde deneyler yapmaya başlamışlar. Bu çocukların hiç kimseden özür dileyecek bir özürleri olmamış. Oysa bu çocuklar beyinlerine virüs bulaşmış bu büyük özürlü adamlar gibi hiç kimsenin tavuğuna kışt dememişler. Hiç savaş çıkarmamışlar, hiç katliam yapmamışlar, hiç banka soymamışlar, hiç adam öldürmemişler, hiç yasak çiğnememişler, hiç trafik kazasında adam öldürmemişler ki. Bütün bu suçları işleyen ve kendini aklını zanneden bazı aklı evveller kendi özürlerini gizlemek için bu çocuklara özürlü diyorlarmış. İşte bu güzelim çocuklar da zekâları cilalanmış bu örümcek kafalılara inat olsun diye onlara ait şeyleri öğrenmek istemiyorlarmış.
Bu zamanı kana ve gözyaşına bulayıp vahşete neden küresel zalimlerden kurtulmak için akıllı insanların başlattığı çağın karmaşasından, çağın zulmünden çağın vahşetinden kurtulmak için akıldan başka bir şeye ihtiyaç bulunmaktadır o da iman ve şuurdur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.