Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Cihad nedir?

Cihad nedir?

Cihad kavramı İslam Ansiklopedisi’nde şu şekilde tarif edilmektedir: “Arapça’da, güç ve gayret sarf etmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkânları kullanmak manasındaki cehd kökünden türeyen cihad, İslâmî literatürde “dinî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmak, İslâm’ı tebliğ, nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek şeklindeki genel ve kapsamlı anlamı yanında fıkıh terimi olarak daha çok Müslüman olmayanlarla savaş, tasavvufta ise nefs-i emmâreyi yenme çabası için kullanılmıştır.

Bu tariften anlaşıldığı gibi cihad önce vahyi kaynağından öğrenip ona göre yaşamak, ona göre bir aile hayatı sürdürmek ve ona göre sosyal bir düzen kurmaktır. Bu arada emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l- münker yapmaya çalışmak. Yani iyiliği emretmeye ve kötülükten sakındırmaya çalışmak. İslam’ı gücümüz nispetinde tebliğ etmek, nefsimizle mücadele etmek. İslam’ın bir bütün olarak yaşanmasına, tebliğ edilmesine, öğretilmesine, tedris edilmesine karşı olan kişi, kurum ve devletlerle hukuk çerçevesinde mücadele ermek. Dış düşmanla yani İslam’ın otoritesini reddeden, İslam hukukunun yürürlüğe konmasını engelleyen, bir bütün olarak İslam’ın tedris edilmesine karşı çıkan HARBİ ile mücadele etmek, gerektiğinde onunla savaşmak. Tasavvufta ise insana kötülüğü emreden nefsi emare ile mücadele etmektir.

Dikkat ederseniz, cihad, cehd kökünden türeyen bir kavramdır. Cehd bir işi başarmak için bütün imkânları seferber etmektir. Bunun için önce nefsimizle mücadele etmemiz gerekir. Yani nefsimizle cihad etmemiz gerekir. “Himmete muhtaç dede kaldı ki himmet ede.”
Kendisine hayrı olmayan, yani nefsinin ve heva ve hevesinin esiri olan bir insandan bir şey beklenir mi? Dinini öğrenme, yaşama, başkalarına öğretme, iyiliği emredip kötülükten alıkoyma gibi bir derdi olmayan bir insandan, Allah’ın ismini yüceltme ve İslam’ı hakim kılma gibi ulvi bir hizmet beklenir mi?
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: Yûsuf dedi ki: “Bu, Aziz’in, yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi. Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, Rabbim’in acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yusuf:52,53)
Peygamberimiz de şöyle buyurur: “Mücahid nefsiyle cihad edendir” (Tirmizî, “Feżâʾilü’l-cihâd”, 2)
Nefisle mücadelede başarılı olabilmek için, başta namaz olmak üzere düzenli bir şekilde ibadetleri yerine getirip, helal lokma yemekle mümkündür. Bu hususta başarılı olan, iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak için gayret etmeye başlar. HARBİ ile mücadele eder ve gerektiğinde savaşır. İşte Müslüman profili budur.
Emir-i bi’l- ma’ruf ve nehy-i ani’l- münker şu şekilde yapılır: Devlet başkanı veya amir isen, halkın lehine olanların yapılmasını icra edersin, aleyhine olanları yasaklarsın. Bir yetki sahibi değilsen, dilin, kalemin ve malınla bu işi icra etmeye çalışırsın. Buna da gücün yetmezse kötülüğe motor olanlara destek olmaz, onlara buğz edersin. Buda imanın en zayıf noktasıdır.
Peygamberimiz şöyle buyurur: “Mümin kılıcı ve diliyle cihad eder” (Müsned, III, 456); “Müşriklere karşı mallarınız, nefisleriniz ve dillerinizle cihad edin” (Müsned, III, 124) “Cihadın en faziletlisi zalim sultanın yanında hakkı söylemektir” (Tirmizî, “Fiten”, 13)
Bedir Harbi’nden (622) Mekke’nin fethine kadar harbi ile yapılan cihad savunma harbi idi. Mekke’nin fethinden (630), Karlofça antlaşmasına (1699) kadar taarruz harbi idi. Ondan sonra günümüze karar yapılan harpler ise savunma harbidir.
İslam devleti, HARBİ ile cihad eder. Müttefikleri olan gayri Müslim devletlerle ve kendi halinde olan gayri Müslimlerle savaşmaz.
Harbi bir devlet Müslüman olursa, İslam ümmetine dahil olmuş olur, Müslüman olmayıp İslam’ın otoritesini kabul ederse cizye verir. Buna zorlama denilmez. Çünkü Harbi, İslam güneşinin önünde bir barikat olmaktadır. Bu barikat kaldırılmalı ki, insanlık İslam güneşinden faydalansın. Bilmem anlatabildim mi?
Onun için Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! İnkârcılardan hemen yakınınızda bulunanlarla savaşın. Onlar sizin çetin gücünüzü görsünler. Biliniz ki Allah, buyruğuna karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.” (Tevbe:123).
Hoşça kalın.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Sadık Küçükhemek Arşivi