Mehmet Ali Uz

Mehmet Ali Uz

Cezalar Caydırıcılığını Kaybediyor mu?

Cezalar Caydırıcılığını Kaybediyor mu?

Ülkenin en önemli birinci meselesi terör, ikincisi ise şiddettir. Otuz yıldır terörün hakkından gelemedik. Son yıllarda da başımıza şiddet belası çıktı. Kadına karşı uygulanan şiddet bir türlü önlenemiyor.
Günlük hayatın her safhasında ve her anında şiddetle karşılaşmak mümkün. İncir çekirdeğini doldurmayan sebepler şiddetin sebebi oluyor. Şehir içinde gidilmesi gereken hızla ilerliyorsunuz. Arkanızdan 80-100 kilometre hızla gelen birileri ya sellektör yapıyor veya kornaya basıyor. Bir yol vermeyin de görün bakalım neler oluyor. Adam bir süre sonra yanınızdan söver gibi kornaya basarak geçiyor. Şehir eşkıyası mutlaka sövüyordur da. Siz de, “Mutlaka ben de senin” diyeceksiniz. Geçenlerde yol verme münakaşası sonunda iki, gürültü yaptın kavgasında da yine iki kişi hayatını kaybetti. Ülkede adam öldürmek ne tadar kolay hale geldi.
Adam acilde doktor, okulda öğretmen dövüyor, eşine ve polise şiddet uyguluyor. Ve şiddet bir türlü önlenemiyor. Bu yazıyı yazarken televizyon bir haber veriyordu. Bir eşkıya elinde tabanca arkadaşıyla birlikte okul basıyor ve bir öğretmenle bir öğrenciyi darp ediyor. Sonunda adam serbest bırakılıveriyor. Doktor dövenler de, eşini bıçaklayanlar da, polise direnenler de sorgularından sonra aramızda serbestçe dolaşabiliyor.
Geçenlerde sokak ortasında bir kadını dokuz yerinden bıçaklayan bir adam sorgusundan sonra serbest bırakılınca Sayın Başbakan, “Bu nasıl olur?” diye isyan ediyor. Bir insanın dokuz yerinden bıçaklanması resmen öldürmeye teşebbüs değil midir? Sayın Başbakan bu kanunları kendilerinin yaptığının farkında değil galiba. Hâkimler ve savcılar mevcut kanunları uygulamakla mükelleftir.
Avrupa normlarına uyacağız diye, yapılan bütün düzenlemeler devamlı suçlu ve borçludan yana yapılıyor. Biz yeni avukatlığa başladığımızda, ağabeylerimiz durumunda olan tecrübeli avukatlar, “Hukukta borçlu, cezada suçlu olacaksın” derlerdi, bir de şimdi gelip görsünler bakalım. Eskiden borçlunun boynu bükük olurdu, şimdi ise alacaklının boynu bükük, borçlular kanun boşluklarından ve lehlerine yapılan düzenlemelerden faydalanıp toplum arasında serbestçe dolaşabiliyor. Adamlar karşılıksız çek kesiyor, onlar da öyle. Öfkeli koca yol ortasında eşini bıçaklayıp komaya sokuyor, birkaç saat sonra serbest kalıyor.
Türkiye’de dokuz bin, Konya’da binin üzerinde kadın polis koruması altında imiş. Bu rağmen yine yapacak olanlar, yapacağını yapıyor.
Sporda kavgasız maç olmuyor. Önüne gelene şiddet uygulamayı alışkanlık haline getireni, işin başında deliğe tıkmaz, serbest bırakıverirseniz, şiddeti önleyemezsiniz. Sona kalan dona kalıyor. Ceza tecil ediliyor veya para cezasına çevriliyor. Bu da toplum da şiddeti önlemeye yetmiyor. Ve bu uygulamalar toplumu rahatsız ediyor. Mağdurlar çok daha rahatsız oluyor.
Adam ırza tecavüz ediyor, adam öldürüyor, buna hemen hukuki yardım faslından avukat tayin ediliyor. Peki, mağdur ne yapacak? O başının çaresine kendi bakacak. Hani kanun karşısında vatandaş eşitti, ne oldu?
Bu uygulamalar, devam ederse daha çok doktor, öğretmen ve masum vatandaş dayak yer, bıçaklanır ve daha çok polis şiddete maruz kalır.
Mesele, “Kadına karşı şiddete hayır” slogan ve yürüyüşleri ile önlenemez. Mesele hem hukukî, hem de sosyal içeriklidir. Her iki bakımdan da konu iyice araştırılmalı, sebepler tespit edildikten sonra, gereken tedbirler alınmalıdır, diye düşünürüz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mehmet Ali Uz Arşivi