Cemaate sövmeyen yazarlar baskı altına alındı!

Cemaate sövmeyen yazarlar baskı altına alındı!

Adem Yavuz Arslan, AKP-cemaat savaşında cemaati karşısına almayan yazarlara baskı uygulandığını iddia etti...

AKP ve cemaat arasındaki çatışma medyada giderek daha sert yazılara konu oluyor. Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan AKP medyasında cemaate avır almayan ya da yeterince sert bir tavır almayan isimlerin baskı altına alındığını yazdı.

Cemaati hedef alan çok sayıda komplo teorisinin AKP medyası tarafından dolaşıma sokulduğunu kaydeden Bugün yazarı "Yeni Türkiye'de 'eski Aydınlık/28 Şubat taktikleri uygulanıyor" dedi.

İşte Adem Yavuz'un yazısındaki ilgili bölüm:

Yeni Türkiye'de 'eski Aydınlık/28 Şubat taktikleri' şöyle işliyor:

Önce hiçbir etik kaygısı olmayan, kararlarını 'tamamen duygusal' tercihlere göre değiştirenher devrin adamı gazeteciler bulunuyor.

Onlara etkili yerlerde alan açılıyor. Uçaklarda, TV röportajlarında boy göstermesi sağlanıyor.

Bir yandan da hükümete muhalif kalemler 'bir şekilde' ya bastırılıyor ya da işinden olması sağlanıyor.

Eski Aydınlık ve 28 Şubatçı kadroların geleneğini sürdüren 'yeni tip' kalemler, 'destek aldıkları bazı odaklar'ın da desteğiyle bol bol psikolojik harekât yapıyor.

Bugünlerde bazı çevrelerin dilinden düşmeyen 'paralel yapı' tam da burada devreye giriyor.

İNTERNETTE KARA PROPAGANDA

'Karanlık' isimlere kurdurulan internet siteleri ile 'demokrat' kişi ve kurumlar hakkında, kara propaganda başlatılıyor. Eğer gazete ve TV yöneticileri 'hizaya gelmezse' bu kez patron da hedefe konuyor.

Üstelik de hiçbir hak hukuk tanımadan son derece pespaye saldırılar yapılıyor. Bunu yaparken de ağızlarından ve kalemlerinden "din diyanet, hak hukuk" gibi uzaktan yakından alakaları olmayan ifadeler hiç düşmüyor.

Ardından, baskıları artırmak için örgütlü "sosyal medya timleri" hedef gazetecilere ve yazarlara saldırılara başlıyor.

CUMHURBAŞKANI'NA BİLE AYAR VERMEYE KALKIYORLAR

Söz konusu timler hızını alamayıp hoşlarına gitmeyen bir tweet atan bakana ya da cumhurbaşkanına bile "ayar vermeye" kalkıyorlar.

Tek merkezden çıktığı belli olan, belli suflörlerce kulaklara fısıldanan konu ve içerikler ise aynı anda çok sayıda gazete/TV'de gündeme getiriliyor.

Bazen de iktidara yakınlığı ile bilinen bir gazetede ima edilen kişiler (Akif Beki gibi) "tetikçi siteler"de ifşaa edilip hedef yapılıyor.

Mesela son günlerde Camia aleyhine yazmayan bazı yazarlar 'cuntacı' ilan ediliyor. Kurulan bu baskı aynı zamanda diğer yazarlara da bir gözdağı oluyor.

Yine tetikçi siteler Camia ve Fethullah Gülen aleyhine yazıları göklere çıkartırken yazmayanları da tehdit ve şantajla baskılayarak yazmaya zorluyorlar.

MAAŞINI DEVLETTEN ALAN YAZAR OLUR MU?

Yeni medya düzeninin bir başka enteresan durumu da maaşını devletten alan veya tek işleri devlete raporlar üretmek olan "yazarlar" boyutu...

Kendilerine tahsis edilmiş "yandaş" sayfalarda stratejiler kaleme alıyorlar.

İşaret fişeğini gören hazır kıtalar ise saldırıya geçiyorlar.
 
Cemaat'e saldırılacaaak... Saldır!
 
Bir dönem Erol Özkasnak'ın yaptığını bugün başkaları yapıyor. Tehditler yöneltiliyor. Psikolojik harekat stratejisi belirleniyor, suflörler harekete geçiyor.

"Hocaefendi'ye hakaret edilecek... BUGÜN Gazetesi'ne saldırılacakkk... Cemaat'e rantçı denecekkk... Cemaat'e her türlü iftira, kaset komplosu yapılacak... Falan isme küfredilecek" gibi talimatlar bu "kara kalemler" tarafından ve "suflör tweetçiler" üzerinden büyük bir iştahla yerine getiriliyor.

Bugün bol sıfırlı teliflerle/maaşlarla kendine yer bulan 'rüzgar gülleri' adeta dokunulmazlık kazanmak için 'bütün bunları biz kimin talimatıyla yapıyoruz biliyor musunuz' demekten bile geri durmuyorlar.

Aslında bu isimlerin hepsinin bu işi "muktedirlere" atfen yapıyor gözükmeleri ve sorunlu söylemleri en başta o isimlere zarar veriyor.

BAŞBAKAN'IN OLAN BİTENDEN HABERİ VAR MI?

İddia ettiklerinin aksine "Beyefendi"nin de tüm planlardan bilgisi olduğunu sanmıyorum.
 
Cunta suçlaması
 
Son günlerde moda olan bir başka durum var.

Hükümete yakın medyada 'emniyet-yargı-medya' cuntası diye bir kavram üretildi.

Bir yazarın köşesinde yer alan senaryoya göre "emniyet ve yargı içinde bir cunta var ve bunlar hükümeti devirmek istiyorlar."

Söz konusu yazılarda Ahmet Hakan, Eyüp Can, Nazlı Ilıcak gibi isimler açıkça hedef gösteriliyor.

İlaveten bir sivil toplum kuruluşu da 'karargah' olarak itham ediliyor.

Kişilere ve yazılara yönelik çok sayıda örnek sıralayabilirim. Derdim konuyu kişiselleştirmek değil.

MEDYADA UTANÇ VERECEK BİR DURUM

Ancak gelinen noktada medya adına utanılacak/endişe edilecek bir durumla karşı karşıyayız.

Arkasına kamu/devlet gücünü almış imajı veren birtakım aktörler ahlaksız operasyonlara imza atıyor.

Yandaş isimler üzerinden hükümeti eleştiren gazetecilere "karakter suikastı" yapılıyor.

Yeni medya düzeninde bugünün kuklaları yarın değişebilir.

Ancak giderek kurumsallaşan bir yapı var ve bu durum yarınlar adına, basın özgürlüğü adına tehlikeli bir hal aldı.

'Yeni Türkiye'ye layık görülen 'yeni medya' düzeni, darbeci 28 Şubatçılar ile aynı ise tek kelime ile YAZIKKK!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.