Çaresizliğe çare var mı?
Sevgili kardeşlerim,
Sizi zor bir dersten sınava alacak olsalar.
Sınava birkaç saat kalmış ama siz hala kendinizi o derse hazır hissetmiyorsunuz.
Arkadaşlarınıza bazı konular soruyorsunuz. Onlarda;
“Görüyorsun biz de ders çalışıyoruz. Sana yardımcı olamayacağız” deseler.
Bir fırsat buldunuz ve öğretmeninize konuyu açtınız. O da;
“Ben size bu konuyu işledim. Defterinizde ki notlarınıza bakın” dese.
Defterinizi açtınız. Bütün konular yazılmış ama o günlerde derste bulunmadığınız için maalesef o konuların notlarını defterinizde bulamıyorsunuz.
Aradan geçen zaman içinde o konuları defterinize geçmeyi de ihmal etmişsiniz.
Ne olacak şimdi…
Ne yapacaksınız? Ne yapmayı düşünürsünüz?
EVDE YALNIZ BAŞINA
Bir başka olayla konuya biraz daha yaklaşalım.
Evinizde anneniz, küçük kardeşiniz ve siz varsınız.
Babanız bir işi işin şehir dışına çıkmış.
Bir sabah uyandınız. Bir baktınız ki anneniz henüz kalkmamış.
“Acaba annem niçin kalkmadı” dediniz.
Annenizin odasına geldiniz.
Anneniz, sanki bir ölü gibi yatağında yatmaktadır.
Elinizi annenizin başına koydunuz. Annenizin başı çok sıcak, adeta yanıyor.
“Anneciğim ne oldu sana…” dediniz. Anneniz;
“Çok hastayım evladım. Yatağımdan kalkamıyorum. Sen kardeşine bak” dedi.
Diğer bir odada ise küçük kardeşinizin ağlamakta olduğunu duyuyorsunuz.
Babanız yok. Anneniz hasta, yatağından kalkamıyor. Küçük kardeşiniz ise ağlıyor.
Böyle bir durumda siz ne yapardınız? Nasıl hareket ederdiniz?
ÇARESİZSİZLİĞİN ÇARESİ VAR MI?
Tabii… Allah kimseyi böyle çaresizlikler içine düşürmesin.
Belki bir şeyler yapmaya çalışırdınız ama yaptıklarınızın derdinizi çözüp çözmeyeceğini bilemezsiniz.
Sevgili kardeşlerim,
Nasreddin Hocamız da bir gün böyle bir çaresizlik içine düşmüş.
Peki, Hocamız bu durumda ne yapmış?
Karlı bir kış gününde Hocamız misafir (konuk) olarak bir yabancı köye gitmiş.
Henüz köye girmek üzereymiş ki etrafını koca koca köyün köpekleri sarmış
O oradan havlıyor, bu buradan havlıyor.
Hoca da ne yapacağını şaşırmış.
“Hoşt… Hoşt… Hoşt…” diyormuş ama bu sesler köpeklerin umurunda bile değilmiş.
Onlar havlıyorlarmış da havlıyorlar, Hoca saldırmak için sanki fırsat kolluyorlarmış.
Hocamız çaresizlik içerisinde yerdeki taşlara sarılmış.
Yerden bir iki taş alarak köpeklere atacak ve onların kendini parçalamasından kurtulacak.
Fakat her tuttuğu taş, yerde donmuş ve yapışmış. Bir türlü taşları yerden çıkartamamış.
Sevgili kardeşlerim,
Biliyorsunuz. Soğuk havalarda taşlar yerde donarlar ve siz o taşları yerden sökmeniz mümkün olmaz.
Hocamız da taşları yerden söküp alamayınca, hepimizin çaresizlik içerisinde sığınacağımız o kudretli (her şeye gücü yeten) Allah’a yönelmiş ve;
“Aman… Ya rabbi… Nasıl köy yaratmışsın böyle…” demiş.
“Bu köyün köpeklerini salıvermişler, taşlarını ise bağlamışlar.”
Sevgili kardeşlerim,
Elbette “başımız sıkışınca (çaresiz kalınca)” Allah’a yöneleceğiz ve sıkıntımızı gidermesini sadece ondan isteyeceğiz.
Ama normal huzurlu dönemlerimizde de Allah’a yönelmeyi ihmal etmeyeceğiz.
Böylece her an ve her zaman Allah’la birlikte olacağız.
Biz onunla olunca o da her zaman bizim yar ve yardımcımız olacak ve bizi koruyup kollayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.