Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Çanakkale Ruhu

Çanakkale Ruhu

Bugün insanımızın zayıflayan ruh yapısı, ölen hissiyâtı, örselenen duygularıyla her zamankinden daha çok Çanakkale rûhuna ihtiyâcı var. O insan ki, yüce Yaratıcı'nın rûhundan latif esintiler taşıyan, yeryüzünde eşsiz tecellilere mazhar olabilecek bir varlık… En güzel, en mükemmel vasıfların odaklandığı dünyânın efendisi konumuna lâyık görülen bir ulvi yaratık… İçinde yaşadığı dünyâyı ıslah edebilecek donatılarıyla Cenâb-ı Hakk’ın dünyâdaki vekîli, halifesi... İnsan, ahseni takvim= en muhteşem özelliklerin toplamı… Ve yine insan ve esfali safiliyn.. Ayni zamanda doğru özelliklerini eğri yollarda kullanarak aşağılardan daha aşağıya düşebilen kendini zavallı konumuna getirebilen bir varlık…
Çanakkale’de bütün bu özelliklerin sergilendiği âdeta bir mahşer provası! Ölüm kalım durumu! Varlık yoklu mücâdelesi! Şehitlik mertebesinin havalarda uçuştuğu, tebessüm ederek ölüme gidenlerin hayret dolu halleri! Ruhların yüceldiği, kutsîliğe merdiven dayandığı bir âlem Çanakkale! Çanakkale dillere destan hâdiselerin yaşandığı bir mekan… Çanakkale’ye bir milletin gençliği ve geleceği gömüldü. Çanakkale’de tüm dünyâya dudak ısırtan bir târih yazıldı.
Çanakkale’de sergilenen savaşta bir insanlık dramı ortaya kondu. Topla, tüfekle, silahla bir savaş icra edilirken adı Mehmetçik olan elinde silah adına fazla bir şeyi bulunmayan âdeta Peygamberî bir ahlak ile düşman üzerine giden ve senelerdir tüm dünyâda unutulmayan izler bırakan Çanakkale rûhunu taşıyan Hakk’ın askerleri vardı bir zaman. Halbuki bugünkü insanlığın yaptığı acımasız savaşlarda, her türlü insan olma değerinin sıfırlanarak icra ettikleri, oturdukları yerden sâdece bilgisayarın tuşlarına basarak yağdırdıkları bombalarla insanları çoluk çocuk, yaşlı, hasta ayırımı gözetmeksizin milyonlarca masumu katlettikleri savaşlarla, Çanakkale’deki savaş tabloları yan yana getirilip fark görülmeli. Son ‘insanca savaş’ Çanakkale’de verildi. Kendi yarasına toprak basarken gömleğinin bir parça beziyle düşman askerinin yaralarını saran Mehmetçik unutulmadı. Onca topu, tüfeği, mermisi ve son derece modern teçhizatıyla savaşan düşman ordusu bile olabildiğince kıt imkanla savaşan Mehmetçiğin o zamanki performansına ve gösterdiği insanlığa hayran kalmış ve daha sonra yaptıkları konuşmalarda hakkı teslim etmişlerdi.
Çanakkale Savaşı'ndan bu yana 98 yıl geçti. O günden bu yana aynı toprağı ve aynı ideali paylaşan insanlarda pek çok şey değişti. Bugün insanlarda o ruh kalmadı. O zamanlar nasıl oldu da onca imkansızlıklar içinde kendilerinden hem sayıca hem de güç olarak daha üstün olan düşmana karşı bir zafer kazanıldı? Günümüzde İstiklal savaşında sergilenen ruh dinamizmine yeniden ihtiyaç var. Koşarak ölüme giden askerleri bu tempoda tutan güç neydi? Kine, düşmanlığa, kana, ölüme karşı ortaya konan nezih davranışlar, sevgi eksenli barış temâlı yaklaşımlar acaba hangi şâhaser mefkûrelerin ürünüydü? Büyüklerimizin düşmana savaşta sergiledikleri tutumu bizler daha barışta birbirimize gösteremiyoruz. Eşi görülmemiş kahramanlık örneklerinin sergilendiği savaşlardaki ruh, iman kaynaklıydı.
İslâm’ın getirdiği güzellikleri yaşayarak göstermek varken Müslümanlar bile bugün birbirini ezip, üzüp, öldürmekte. Hiçten yere nice mâsumlar katledilmekte. Dünyânın bugün ortaya koyduğu savaşlarda en acımasız, vahşice davranışlar icra edilmekte. İşkencenin en âdisi, tecâvüzlerin âlâsı, hunharca sergilenen en çirkef vakalar bugün bizlere bir kere daha neredesin ey Çanakkale rûhu dedirtiyor.
Çanakkale rûhu vicdandır, merhamettir. Barışa uzanan sevgi elidir. İnsanlığın ta kendisidir. Bugün sevgiye, barışa, huzura, insanlığa aç olan dünyanın Çanakkale’den alacağı çok insanlık dersleri var. Ecdâdımız kendilerinden maddeten çok üstün olan düşmana karşı Çanakkale rûhuyla zafer kazandı. Mehmetçik orada imânıyla bir târih yazdı. Yine Mehmetçik her türlü imkansızlıklar içinde sanki bir gül bahçesine girercesine, cennetin kokusunu duyarcasına ölüme koştu. Onun bu hâli düşmanı şaşkına çevirmişti. Düşman tarafı bu gösterilen müthiş güce hayretler içinde kalmıştı. Ateş ve ölüm kusan son derece teknik donanımlı çelik silahlara Mehmetçik Çanakkale rûhuyla göğsünü siper etmişti. Savaş devam ederken Mehmetçik ayni ruhla bütün bir insanlığa hakkı teslim edecek insanlık numuneleri sergilemişti. Yaralı düşman askerlerini kendini ateşe atarak sırtlayıp siper mahalline kadar getirerek tedâvisini yapmıştır.
Adını târihe altın harflerle yazdıran Çanakkale rûhunu özümseyen Mehmetçiklerin yerine bugün birbirine tahammül edemeyen nesiller, mâzisiyle öğünüp onların yaptıklarını ellerinin tersiyle itenlere ne demeli? Bugün çeşitli çıkarlar uğruna gizli veya âşikar savaşlar sonucunda açlığa, sakatlığa, ölüme terk edilen insanların vebâlini kim üstlenecek? Acıya, gözyaşına, kana boğulan insanlık ancak Çanakkale rûhu ile dirilecek. Tüm dünyâyı tekrar sevgi ve şefkatle, vicdan ve barışla tanıştıracak Çanakkale rûhudur. Bugün her şeyden çok bu rûha muhtâcız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi