Bir insanın terbiyesi veya terbiyesizliği iki şekilde görülebilir ve ölçülebilir. Birincisi; yaratılışındaki fıtri özellikten kaynaklanan, insani davranışları gösterebilen, her insana ve hatta her canlıya merhametli davranan, onlara zulmetmeyi, kötü davranmayı eliyle ve diliyle kötü davranmayı onaylamayan insan terbiyeli insandır. Fıtri olarak herhangi bir bilgi, ilim ve kültürün etkisi veya onun güdümünde olmadan sağa-sola saldıran; diğer insanlardan farklı olarak karakter bozukluğu gösteren, zalimlik yapmak eğiliminde olan ya da zalimce davranan kişilere de terbiyesiz insan deriz.

Terbiyesizlik haddi aşmak, sınırları çiğnemek ve çizginin dışına çıkmaktır. Bilmediği konularda yorum yapmak, her şeye burnunu sokmaktır, terbiyesizlik. Küstahlık haddini-hududunu bilmeden bilen uzmanına veya kamuoyuna karşı çıkmaktır…

Bir de bilgi, kültür, inanç ve ideoloji güdümünde terbiyesizlik veya hadsizlik vardır ki; kişinin aldığı eğitim gereği böyle bir terbiyesizliği ona önerebilir. Meselâ batı kültürüyle yetişmiş bir kişinin özellikle de yapması gereken bir davranışı bize göre tam zıt ve hatta terbiyesiz bir davranış olabiliyor. Ancak o davranışı kendi kültürü ve inancı içerisinde kendisini ilgilendirir. Kendi inanç ve kültürüne teslim olduğu için o kişinin kendisini değil sahip olduğu kültürel değerleri eleştiririz.

Bunlardan daha da farklı bir durum söz konusu ki; o da bilmediği, yapmadığı, hiç anlamadığı, cahili olduğu bir ilmin, kültürün, inancın uygulamasında kendi kafasına göre yönlendirmesini yapmak; en büyük cahillik ve terbiyesizliktir. Camide oturmasını, kalkmasını, nerede ne kadar nelerin konuşulup, nelerin okunup-okunmayacağını İslâm Dininin kendisi belirler. Hutbede kimseye rahmet okunmaz. Bunu bilmeden orada rahmet okunmasını istemek, gürültü yapmak cahillik, ahmaklık ve terbiyesizliktir. Hutbeyi sessiz dinlemek cumanın önemli şartlarından biridir. Ama namazın dışında bir dua yapılıyorsa o zaman kimin adına dua isteyeceksen iste!

Zaten namazla- niyazla bir alakası olmayan bir yapıya sahip bu tip kişilerin kendi ahmaklığını (farkında olmadan) ortaya atmaları da manidardır. Hâlbuki sessiz hutbeyi dinleyip düzgünce namaz kılsalar cumanın sevabını, bereketini alırlar. Ama bu tip davranışlarla alınacak olan tüm sevaplar da boşa gitmiş olur, çünkü “boş iş” yapmış olurlar. Dua yapılırken namazın sonunda isteyeceklerini (imamdan!?!) istesinler.

Kör siyasetin gözü çıksın. Basit bir cümle ile (ağzı yayvan adam) Suriyeli düşmanlığı bir sloganla oyunu 2-3 puan arttırabiliyor. Hele- hele rasulullah (s.a.v)’e hakaret eden Doğu Perinçek gibi bir dinsizle AKP beraber olabiliyor. Ümit Özdağ’ın da, Doğu Perinçek’in de bu memlekette adam hesabına alınmasını sağlayan sadece AKP iktidarı ve politikalarıdır.

Masanın altında PKK arayan iktidar ve ortağı masanın üstünde hem de gözlerinin içine baka baka küstahça peygamberi küçümsüyor ve bıyık altından PKK ya göz kırpıyor. Bunun gibileri (bu ikisini) öyle tahmin ediyorum ki kendi evlerine bile katmıyorlardır. Ama dört nalı kırık TV ile ancak muhalefete muhalefet oluşturmaya çalışan kuru kafa takımı bunlara değer veriyor.

Üç gün daha eğlenin yaşayın bakalım çok yakın zamanda kimin haklı kimin haksız olduğunun ortaya çıkacağı güne doğru gidiyoruz. Siz ve size bu fırsatı tanıyanlar hep birlikte yaptıklarımızdan hesap vereceğiz. Allah bizleri huzurunda kolay hesap verenlerden kılsın.