Recep Çınar

Recep Çınar

Bu şehirde güzel insanlar var!

Bu şehirde güzel insanlar var!

Gazeteye otobüsle gelip gidenlerdenim…

Bunu da zaman zaman yazılarımda belirtirim…

Saymadım, ama 15-20 durak sonrası ineceğim yere gelirim…

Otobüslerde tekli koltuk olmadığı için, boş olan ikili koltuklardan birine oturdum…

Hemen çaprazımda da, yani dörtlü koltukta da, önünde büyük bir poşet olan, yaşını başını almış, eli bastonlu, ak sakallı eli yüzü nurlu bir amca vardı…

Bu dörtlü koltuklarda, amcanın dışında anne baba ve iki çocuktan oluşan bir aile oturuyordu…

Belli ki, ilk durakta binmişlerdi otobüse...

Ak sakallı amcanın yanında, siyah sakallı, şalvarlı ve çekik gözlü, 40-45 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim genç bir adam vardı…

Karşı iki koltukta ise anne ve iki çocuğu yolculuk ediyorlardı…

Yaşlı amca, yanındaki siyah sakallı genç adama birşeyler soruyor, o da kırık bir Türkçeyle, biraz da el işaretleri ile cevap vermeye çalışıyordu…

Meraklandım, biraz da kulak kabarttım ve anladım ki bu dört kişilik aile Afganlı…

Allah var, ben Suriyeli zannetmiştim…

Açık konuşmak gerekirse de, çekik gözlü olmaları nedeniyle, Suriyeli olduklarına pek bir ihtimal vermemiştim…

Mesele, Suriyeli ya da Afganlı olmaları değil…

Mesele, yaşlı amcanın o aileye gösterdiği sıcakkanlılıkla, çocuklara verdiği hediyeler…

İnanın gözlerim doldu…

Duygulandım…

Daha da ötesi gururlandım, ak sakallı yaşlı amcayla.

xxx

Çocuklar küçük olunca mızmızlanıyor, bazen ağlıyor, bazen anneyi çekiştirip duruyorlar…

Anne ise otobüste olduğu için mahçup bir edayla çocukları susturmak istiyor, ama bir türlü başaramıyor…

Ak sakallı yaşlı amca da, anne ve baba ile birlikte çocuklara şefkat gösteriyor, ağlamamaları için başlarını okşuyor, ama nafile…

Otobüs “Mevlana Kültür Merkezi”ne yaklaşırken, çok güzel bir olaya tanıklık ettik...

Amca önündeki naylon poşete eğilip, o naylon poşetten oyuncak bir bebek ile oyuncak bir araba çıkardı…

Amcanın bu hareketini çocuklar da gördü…

Ağlamayı kestiler…

Gözlerini amcanın elindeki oyuncak bebek ile oyuncak arabaya diktiler…

Amca, bebeği kız çocuğuna, arabayı da erkek çocuğuna verdi…

Afganlı baba hafif itiraz edecek gibi oldu, yaşlı amca “bunları torunlarıma almıştım, ama nasip bu çocuklarınmış, ben bir daha alırım” diyerek, örnek alınacak bir davranış sergiledi…

Ben yaşlı amca ile Afganlı aileye odaklandığım için, yanıma üniversite öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim genç bir çocuk oturmuş…

Farkına bile varamadım…

Sonra o çocukta benim gibi olanları görmüş…

Bana göre yaşlı amcadan, ona göre dededen övgüyle söz etti…

Helal olsun dedeme” dedi…

Hem de milyon kere helal olsun” diyerek, genç üniversiteliyi tastikledim…

Sadece yanımdaki genç değil, olayı gören herkesin yüzü güldü…

Otobüs “Kayalı Park”a geldiğinde yaşlı amca indi…

Herkes, kendisine büyük bir saygı göstererek, yol verdi…

Sonra Şemse doğru yürüdü gitti.

xxx

Afganlı aile mi?

Rektörlük durağına geldiğimizde, benimle birlikte onlar indi…

Duramadım sordum, “nereye gideceksiniz?” diye…

Numune hastenesine” dedi…

Ben de oraya gidiyorum” dedikten sonra, yürümeye başladık…

Benim hastanede işim yoktu, ama bu aileye yol göstermek için beyaz yalan söylemiştim…

Amacım onlarla konuşmaktı ya da onları konuşturmaktı...

Gazetenin önünden adımlayarak, hastaneye doğru yürümeye başladık…

Benim derdim Afganlı olan bu çekirdek aileyi tanımak...

Fırsatı kaçırır mıyım!

Hem adımlıyor, hem de konuşuyoruz...

Kim hasta” dedim…

5 yaşlarındaki kızını gösterdi…

Geçmiş olsun” dedim…

Kafasını salladı…

Ne iş yapıyorsun?” diye sordum…

Çobanlık ediyorum” dedi…

Nerede, hangi köyde?” diye sordum, söylemek istemedi…

Ben de üstelemedim…

300 metre daha yürüdükten sonra, hastaneye gelmiştik…

Hastane burası” dedim…

İki eliyle tek elimi avuçlarının içine alarak “sağol abey” dedikten sonra, polikinliğe doğru yürüyüp gittiler.

xxx

Pazar günü olduğundan mı, evden çıktığımda yüreğimde bir daraltı vardı…

Allah, karşıma öyle bir adam çıkardı ki, bütün günümü sanki cennette geçirdim...

O yaşlı amcadan Allah razı olsun...

İnsanlık dersi verdi…

Hesapsız ve beklentisiz…

Ve…

Bu yazıyı yazmama ve sizinle paylaşmama neden oldu…

Allah ondan razı olsun.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi