Recep Çınar

Recep Çınar

Biz nasıl müslümanız?

Biz nasıl müslümanız?

Sürekli aynı şeyi söylemek hoşuma gitmese de, konu otobüste geçtiği için ıskalamak istemiyorum...
Beni takip eden ya da yazılarımı okuyanlar bilir...
Sabahları gazeteye otobüsle gelirim...
Hoşuma da gidiyor otobüsle işe gidip gelmek...
Hoşuma gitmeyen şeyler olmasına rağmen!
Özellikle insanların birbirleri ile konuşurlarken kullandıkları uslüp, hiç hoş değil...
Türkiye'de toplu taşıma araçları, insanların hayatlarını kolaylaştıran en önemli etkenlerden birisidir...
Şehir merkezlerinde  hizmet veren belediye otobüsleri, yukarıda da belirttiğim gibi, ülkemizde en çok kullanılan ve insanları en fazla noktaya  ulaştıran toplu taşıma araçlarıdır...
Ülkenin farkla şehirlerinde, yani Konya'da olmayan  özel halk otobüsleri de aynı hizmeti sunuyor...
Benim konum otobüslerin konforu değil, otobüs yolcularının konforsuzluğu veya görgüsüzlüğü nedeniyle yaşananlar ya da  birbirleri ile girdikleri diyaloglar...
Bazen ipe sapa gelmez, bazen güldüren, bazen de yüz kızartan konuşmalar...
Şahit olduğum diyalog üç gün önce oldu...
Sabahın erken saatleri sayılır...
Orta yaşlısı, daha ileri yaşta olan arkadaşına, “dün sinemaya gittim len, Müslüm'ün sinemasına. A...na k...m ağlattı beni i...n oğlu!”
İleri yaştaki karşılık veriyor, “ağlayacaksan niye gittin lan a... k...n filmine!”
Diyalog bu...
Küfürsüz cümle kurmak yasakmış gibi, sürekli küfürlü konuşuyorlar...
Otobüste kadın mı var, kız mı var, yaşlı mı var, hiç umurlarında değil...
Toplu ulaşım aracı olan otobüste değil de, evlerinde gibiler...
O kadar rahatlar!
Üzerlerine çevrilen çatık kaşlı bakışlara da aldırış etmiyor pislikler ve ahlaksızlar.
xxx
“Pislikler ve ahlaksızlar” demişken, dinimiz kadar, güzel ahlaka ve temizliğe önem veren başka bir din, başka bir inanış ya da başka bir sistem olduğunu sanmıyorum...
Ama, maalesef dinimize yukarıdaki  “ahlaktan yoksun pislikler” inanılmaz zarar veriyor!
Bir Müslümana yakışmayan hareketler ve  konuşmalarla, iğrenç durumlara düşüyorlar...
“Ahlak” yok...
“Gıybet” dersenin sınırsız...
“Münafıklık” derseniz istemediğiniz kadar...
“İkiyüzlülük” derseniz, gece başka, gündüz başka...
Lafa gelince; çok iyi Müslüman!
“Hadi len”mi demek lazım, bilemiyorum.
xxx
Yusuf İslam'ı bilirsiniz...
Cat Stevens...
Eski İngiliz şarkıcı...
Şimdi ne yaptığı konusunda bir fikrim yok...
Hidayete erip Müslüman olduğunda dünyada büyük ses getirmişti...
Bu Yusuf İslam, günün birinde öyle bir laf etti ki, her okuduğumda ya da aklıma geldiğinde tüylerim diken diken olur, kendimden utanırım tabiri caizse...
Sizler de biliyorsunuzdur, çünkü bilmemeniz mümkün değil...
“Ben Kuran'ı Kerim'i okudum, ondan sonra Müslüman oldum” demiş...
Sonra, “İlk önce Müslümanları tanısaydım, asla Müslüman olmazdım” demiş...
Sonra da, “Kusursuz olan İslam'dır, Müslümanlar değil” diyerek, altın vuruşu yapmış...
İtiraz edebilir misiniz?
Mümkün mü?
Müslümanız ve dindarız...
Eyvallah...
Ama, kindarız da...
Birbirimizi sevme konusunda defoluyuz...
Üç kuruşluk menfaat için, birbirimize nefretle ve düşmanca bakıyoruz...
İmanın yarısının temizlik olduğunu biliriz, ama temiz değiliz...
Güzel konuşmak, tatlı konuşmak, kırmadan konuşmak sünnet olsa da, maalesef hem kaba, hem de küfürbazız...
Allah, güzel bakan, güzel konuşan insanlarla karşılaştırsın...
Ne diyeyim ki başka?
xxx
Bir otobüs muhabbetinden nerelere geldik...
İyi ki de geldik...
Hiç değilse eteğimizdeki taşları da dökmüş olduk...
Siyaset yazacağız” diye bir hal olduk...
“Siyaset” demişken de, seçimlerin, insanları kamplaştırmasından, ayrıştırmasından, düşmanlaştırmasından son derece rahatsızım...
Ülkemizdeki seçimler, siyaset ya da siyasetçiler tarafından,  mezhep ve etnik kimliklerin ön plana çıkarılması nedeniyle, hep tantanalı ve küfürleşerek geçiyor...
İnsanlar, cephelere bölünüyorlar...
İnsanlar, yan yana değil, karşı karşıya duruyorlar...
İnsanlar, göz göze gelmeye korkuyorlar...
Vesaire vesaire...
Bu örnekleri çoğaltabiliriz...
Geçmişten ders çıkarmayanların, yine aynı gürültüyü çıkarma içerisinde olmalarını kaygılı ve endişeli bir gözle takip ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi