Bırakınız yapsınlar
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” şeklinde Türkçeleştirilen ve arz yanlısı iktisat teorisinin temelini oluşturan bu cümle aslında liberalizmin yani vahşi kapitalizmin en kısa yoldan yapılan tariflerinden biridir
Her ne kadar çoğu kimse bu sözün Adam Smith'e ait olduğunu biliyor olsa da ondan çok önce “Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler” sözünün söylendiği dönemin Fransa Kralı 14. Louis'in ekonomi danışmanı Jean Baptiste Colbert tarafından zamanın Fransa’sının iktisat politikalarını tanımlamak için söylenmiştir.
Görünüşte kim neye inanmak istiyorsa inansın, kim neyi yapmak istiyorsa yapsın gibi anlaşılan bu cümle klasik iktisatçılar tarafından böyle olduğu söylense de yine aynı iktisatçıların icad ettiği vahşi kapitalizm uygulamaları sonucunda ekonomik olarak neredeyse “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, bırakınız ezsinler, bırakınız satsınlar, bırakınız aç kalsınlar, bırakınız gebersinler, kalanlar sağ iseler bizimdir” şekline dönüştürülmüştür.
1929 dünya bunalımından sonraki uygulamada bıraktık yaptılar, bıraktık geçirdiler ve sonuçta gelişmiş ülkelerin az gelişmiş ülkeleri sömürmek için uyguladıkları liberalist politikalar bütünü haline gelmiş hala da devam etmektedirler.
Daha önceki bir iki yazımızda dikkatinize sunmuştuk.
Rockfeller Vakfı’nın desteklediği GEB ajanlarına cirit attığı ülkeler için söylediği şu sözü hiç unutmayın.
“İKTİSADEN UYGULANAN HER PROGRAM YALNIZCA EKONOMİYİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA KIRSAL TOPLUMLARIN GELENEK VE KÜLTÜRÜNÜ DE DÖNÜŞTÜRECEKTİR”
Maalesef bizim toplumumuz da hiç arzu etmememize rağmen özellikle ABD-İMF kaynaklı programların yine özellikle milli ve manevi değerlere saygılı(!) hükümetler eliyle uygulanması sonucunda değiştirildi ve bu günkü hale geldi.
Biz ekonomideki liberal uygulamalar sonucunda “Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” şeklinde söylenen ifadeyi öylesine kabullenmiş görünüyoruz ki bu tercih ekonomimizden eğitim hayatımıza ve hatta ailemiz dâhil tüm sosyal hayatımız ile en sonunda da üstüne titrediğimiz dini hayatımızda uygulanır oldu.
Yaratılış gereği menfaati olan her yerde hiçbir insanın zarar edeceğini, bile bile zarar edeceği bir şey üretmez düşüncesini ifade eden fizyokrasi sloganı son yıllardaki ellerindeki birbirinden farklı Kur’an mealleri ile Sahih Hadis ve Sünnetleri inkâr ederek hayata hükmetmeye çalışanları gördükçe özellikle dini hayatımızda sonuçta çok şey kaybettirecekmiş gibi gözükmektedir.
Diğer bir açıdan bakıldığında bırakın kim ne okumak istiyorsa okusun, kim ne yazarsa yazsın, kim ne söylüyorsa söylesin şeklinde düşünüp insanların birbirine saygılı davranmasını öğütlüyor gibi görünen bu söz ekonomideki uygulamadan daha fazla tahribatı dini inanışlarda yapmış ve güya birbirine saygılı davranması beklenen kişiler birbirini tekfir etmeye bile başlamışlardır.
Kur’an-ı tercüme eden kişilerin başka Kur’an tercümelerinden alıntılarla dolu şahsi düşünceleri olmasına rağmen Kur’an-ı Kerim olarak kabul ettikleri mealleri okudukça yani Kur’an ayetleri(!) olarak bildikleri sözcükleri hazmettikçe birbirlerine daha bir saygılı olması gereken zamane allameleri okumaları arttıkça muarızlarını şucu, bucu, şu tist, bu tist, türü ideolojik suçlamalarda bulunmaktadırlar.
Ehli Sünnet Müslümanlara kendi gibilerinin kutsalına, insanların inançlarına ve yazdıkları kitaplarına saygısızlık yapmamayı öğütleyen bu yeni yetme müfessir ve müçtehitler kendi düşünceleri olarak söylediklerini hazmetmemiş kişiler olmak suçlamasıyla yüz yüze kalmaktan kurtulamamışlardır.
Hal böyle olunca Ehli Sünnet Müslümanları saçma sapan iddialarla rahatsız edenler sonuçta kendilerinin hemen her platformda ciddi anlamda rahatsız olduğunu görmekten öteye gidememişlerdir.
Din konusunda sınır tanımaksızın “Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” düşüncesini uygulamak isteyenlerin geldikleri son nokta maalesef deizm olacak gibi gözükmektedir.
Kendilerini Müslüman gibi gösterip, iddia ettikleri deist düşüncelerle küfrün safında yer almaları ise bir buçuk milyarı aşkın İslam Ümmetine vurulacak en büyük darbedir
İslam ile küfür arasında yaşanan ezeli ve ebedi mücadelenin ne olduğunu unutturmaya çalışan görünüşte dini olan ama gerçekte gayrı dini düşüncelerle Müslümanlara bırak siyasete karışma, sen kendini bil ibadetini kıl, otur oturduğun yerde diyenler nasıl zarar veriyorsa, deizmi Müslümanlık gibi göstermeye çalışanlar onlardan daha fazla zarar vermektedirler.
Ama gerçekte bilselerdi ki küfrün tek gayesi, İslam’ın geri gelmemesi ve hayata hakim olmaması çalışmaktır ve bunun içinde Müslümanlardan gerçek ilim sahipleri yerine İslam hakkında bilgisi olmayanları konuşturmak istediklerini görür ve gereğini yaparlardı.
Bu bilgisiz âlimler güruhu İslam ve ümmet için ciddi bir tehlikedir.
Bunun sorumlusu ise deizm tehlikesini göremeyen veya gördüğü halde sessiz kalan Müslüman yöneticilerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.