Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Bin yılın Ebu Zer’leri

Bin yılın Ebu Zer’leri

Müslüman ailelerin gençlerinin itikat ve ibadet açısından en aşırı savrulmalarının yaşandığı ikinci bin yılın en karanlık günlerini yaşadığımız bu devirde bin yılın Ebu Zer’lerini Müslüman ailelerden olduğu kadar Müslüman olmayan ailelerin çocuklarından da beklemek hayal olmasa gerek.

Tıpkı Hz. Peygamber'imizin (sav) nübüvvet ve Risâlet’ini açıktan tebliğe başlamasından dolayı Mekkeli müşrikler tarafından tecrit, baskı ve ekonomik ve sosyal boykot tabi tutulduğu bir zaman diliminde sırada, tebliği işiten Ebu Zer'in (ra) Mekke'ye gelerek kendi iradesiyle Müslüman olduğunu gibi.

Hâlbuki Müslüman olmadan önce yağmacı ve çapulculuğu ile öne çıkmış birisi idi.

Asıl adı Cundub b. Cudane olan Ebu Zer şehirlerarası yollardaki yağma ve hırsızlıklarda kutsal haram aylara bile hürmet etmeyen hatta Kâbe’yi ziyarete gelen hacı adaylarının mallarını bile yağmalamaktan çekinmeyen birisi idi.

Gıfar kabilesinin gözü pek ve cesur fertlerinden birisi olması yanında Gıfar’ların önde gelen sözü dinlenen bir mensubu olması genç yaşta yaptığı hırsızlık baskın çapulculuk ve yağmalardan nedamet duyarak Müslüman olması elbette o devir şartlarına göre kolay olmasa gerektir.

Ebu Zer Müslüman olmadan önce Hz. Rasulullah (sav) ile ilgili olarak duyduğu " Tek bir Allah'a (cc) ibadet edip iyilikle muamele etmeyi emrediyor ve kendisinin Allah'ın (cc) elçisi olduğunu söylüyor. O’nu (sav) şair ve kahin olarak itham etmelerine karşın kahin ve şair değildir. Özü sözü doğru bir insan olarak tanınıyor, iyiyi emrediyor ve kötüyü yasaklıyor.” şeklinde methini işittikten sonra Müslüman olmuştur.

Gerçekte Müslüman ailelerin evlatları olarak bizler ve evlatlarımız Hz. Peygamber (as) ile ilgili bu sözleri bırakın Ebu Zer’in (ra) kardeşi gibi Müslüman olmayanları bizzat Cenab-ı Allah’tan (cc) Kur’an ayetleri olarak işittiğimiz halde Müslüman olduk ama Ebu Zer (ra) olamadık bir türlü.

Geçmişimize dönüp etraflıca bir muhasebe yaptığımızda bizlerin de tıpkı Ebu Zer (ra) gibi mensup olmakla övündüğümüz kabilelerimiz ve Milletimiz var.

Mensubu olduğumuz köylerin ve şehirlerin insanları içinde öne çıkmış bazı özelliklerimiz de var. 

Yerine göre dünya ve ahiret mutluğu için vazgeçeceğimiz dünyalık mallarımız ve yakın akrabalarımız da var.

Hatta Ebu Zer (ra) gibi bizzat Hz. Rasulullah (sav) tarafından tebliğ ile görevlendirilmiş olmasak ta ailemizi, çevremizi ve milletimizi İslam’a davet ile ilgili bir genel sorumluluğumuz var. 

Ama bütün bunlara rağmen ne bizler ne de evlatlarımız bir türlü özlenen genç Ebu Zer (ra) olamadık olamıyoruz.

Çünkü İslam Dini uğruna hala vazgeçtiklerimizden fazla vazgeçemediklerimiz var.

Mesela hala baş olma isteklerimizi sona erdiremedik ve bizlere örnek olması bakımından Hz. Rasulullah (sav) son zamanlarda hadis düşmanlarınca sıkça gündeme getirilen ve kendi çobanlarını öldürüp develerini gasbeden Üreyne’liler üzerine sevk ettiği müfreze içinde yer alan Ebu Zer'e (ra) "Ey Eba Zer! Sen zayıf kalpli bir kişisin. Emirlik ise mutlak bir emanettir. Emaneti yerine getiremeyen ve· emirliğin gereklerini gerçekleştiremeyenler kıyamet günü pişman olur ve hüsrana uğrarlar. Kendim için arzu ettiğim her iyiliği senin için de arzu ederim. Sen, iki kişi de olsa onlar üzerine emir olma. Herhangi bir yetimin malını da üzerine alma. " dediğini ya unuttuk ya da bilerek göz ardı ettik.

Yine belki de bilerek ve isteyerek en çok unuttuğumuz şeylerden birisi de Hz. Peygamberimizin (sav) Bu tavsiyelerinden sonra Ebu Zer’in (ra) hayatını sonuna kadar yalnızca  Mekke’nin fethi gününde Gıfar Kabilesinin sancağını taşımaktan başka emirlik olarak algılanabilecek herhangi bir görev talep etmediğini veya emirlikte bulunmadığıdır.

Sahabe Neslinin (ra) örnekliği ile İslam’ı yaşamak isteyen Müslümanların İslam’ın ilk devirlerindeki fetihlerden elde edilen ganimetlerden daha fazla dünyalığa eriştikleri halde neden Beytülmal olarak kabul edilen devlet mallarından yapılan bunca savurganlığa karşı çıkacak bir Ebu Zer (ra) daha yetiştiremediklerini sorgulama zamanı gelmiştir.

Cenab-ı Allah’ın (cc) rahmeti ve mağfireti ile Hz. Rasulullah’ın (sav) şefaati “yalnız yürüyen, yalnız ölen ve yalnız haşr olunan" Ebu Zer’in (ra) yolunda olma gayreti içinde olan Müslüman gençlerin üzerine olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi