Beyşehir'in efsanevi geçmişi: Karallia’dan Süleymanşehir’e
Beyşehir Konya’nın sessiz ve mütevazı bir köşesi. Ancak yüzeyin hemen altında, geçmişin derinliklerine kök salan kadim bir hikaye yatıyor.
Beyşehir Konya’nın sessiz ve mütevazı bir köşesi. Ancak yüzeyin hemen altında, geçmişin derinliklerine kök salan kadim bir hikaye yatıyor. Her taşında, her göl kenarında fısıldayan bu hikaye, bizi binlerce yıl geriye, Pisidya topraklarına götürüyor. Antikçağda Karallia olarak bilinen bu şehir, zamanın rüzgarında savrulup Bizans döneminde Skleros adını alır. Fakat kaderin cilvesi midir bilinmez, zamanla harap olan bu şehir, halk arasında “Viranşehir” olarak anılmaya başlanır.
SELÇUKLU’NUN DİRİLİŞ NEFESİ
Tarih sahnesinde 13. yüzyılın ilk yarısına adım attığımızda, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad’ın gölgesi Viranşehir’in üzerine düşer. Türkmenler, bu harap şehri yeniden ayağa kaldırırken, isimler değişir, hikayeler büyür. Şehir, Süleymanşehir adını alır ve Eşrefoğulları döneminde bir yuvaya, bir beyin şehrine dönüşür. Öyle ki zamanın halkı, şehri Beyşehir olarak anmaya başlar; “beyin şehri” anlamında.
EFSANELERİN FISILDADIĞI GÖL KENARI
Bir efsane, sessizce gölün kıyısında yankılanır. Trogitis Gölü’nün sakin sularının yanında, Seydi Harun Veli’nin yaptığı cami yükselir. Eşrefoğlu Mehmet Bey’in eli, inşaata malzeme taşıyarak dostluğu inşa eder. Bir gönül bağı kurulur; bu bağ, şehrin ismine de yansır. Seydişehir ve Beyşehir... İki dostun yüreğinden doğan bu isimler, zamanla tarihin ebedi sayfalarına kazınır. Beyşehir, bir dostluğun mirasıdır artık.
ERBABA HÖYÜĞÜ: TOPRAĞIN ALTINDAKİ SIR
Ancak Beyşehir’in hikayesi yalnızca efsanelerle sınırlı değil. Zamanın tozlu perdesini aralayan bilim insanları, Erbaba Höyüğü’nde bu kadim şehrin köklerini gün yüzüne çıkarır. M.Ö 5700’lere dayanan kalıntılar, toprağın altındaki bir medeniyetin sessiz çığlığıdır. Kanadalı araştırmacılar Jacgues ve Louisse Alpes Bordaz, bu çığlığı dinler; onların elleriyle kazılan höyük, bize binlerce yıllık bir yerleşimin tanıklığını yapar.
ZAMANIN İZİNDE: BEYŞEHİR’İN KADİM RUHUNA YOLCULUK
Beyşehir, yalnızca bir şehir değil; zamana meydan okuyan, her adımda geçmişin izlerini taşıyan bir tarih yolculuğudur. Gölün sularına bakarken, binlerce yıllık geçmişin yankıları duyulur. İsimlerin değiştiği, kültürlerin harmanlandığı bu topraklar, bugün hâlâ sessizce hikayesini anlatır. Beyşehir, geçmişle bugünün buluştuğu kadim bir aynadır; her yansımasında yeni bir hikaye, yeni bir anlam saklar. Bu öyküleyici metin, okuyucuyu Beyşehir’in mistik ve tarihi atmosferine çekerken, aynı zamanda şehrin zengin geçmişini de etkileyici bir dille gözler önüne seriyor.
Bu öyküleyici metin, okuyucuyu Beyşehir’in mistik ve tarihi atmosferine çekerken, aynı zamanda şehrin zengin geçmişini de etkileyici bir dille gözler önüne seriyor.
Kaynak:Sait Çelik
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.