Bdp'nin, Yeni Anayasa İçin Çiçek'e Sunduğu Mektup

Bdp'nin, Yeni Anayasa İçin Çiçek'e Sunduğu Mektup

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek'in, yeni anayasa çalışmaları kapsamında partilere gönderdiği mektuba cevap verdi.

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek'in, yeni anayasa çalışmaları kapsamında partilere gönderdiği mektuba cevap verdi. BDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak imzalı mektupta, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun bundan sonraki çalışmalarına ilişkin Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e görüş ve öneriler sunuldu.

Çiçek'e, gösterilen çaba için teşekkür edilen mektupta, "Şahsınızın bugüne kadar göstermiş olduğu çabayı takdir ediyoruz, ancak bu aşamada komisyon başkanı olarak çalışmaların devamı açısından çözüm yolları önermek yerine, komisyon üyesi bir partinin iradesi doğrultusunda komisyonun çalışmalarına son verileceğini ifade etmenizin yetersiz bir yaklaşım olarak değerlendirileceğini takdirlerinize sunuyoruz. Barış ve Demokrasi Partisi olarak yeni bir anayasanın elzem ve ertelenemez olduğuna inanıyoruz." denildi.

Yeni, sivil, özgürlükçü ve demokratik bir anayasanın yazılmasının Türkiye’de tam ve gerçek bir demokrasi isteyen tüm kesimler için hayati önem arz ettiği vurgulanan mektupta, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun da bu güçlü ve tarihsel talebi hayata geçirme onurunu taşıyacak olan ilk sivil yapı olma tezi üzerine bina edildiği hatırlatıldı.

"BDP, BAŞINDAN BERİ BÜYÜK BİR CİDDİYETLE YAKLAŞTI"

BDP'nin, başından beri yeni, sivil ve demokratik bir anayasanın yazılması sürecine büyük bir ciddiyetle yaklaştıklarının anlatıldığı mektupta, "Bu, hem temsil ettiğimiz toplumsal kesimlerin yeni anayasa talebini çok güçlü bir biçimde dile getirmesinden, hem de siyaseten sıkıntısını çektiğimiz merkeziyetçi, tekçi ve vesayete dayalı devlet aygıtının yerine demokratik bir cumhuriyet inşa etmenin ancak yeni bir anayasa ile mümkün olduğunu bilmemizden kaynaklanmaktadır. Başından beri şunu açıkça ifade ettik; bu mektup vesilesiyle bir kez daha tekrar etmek isteriz ki Türkiye’de hiçbir siyasi eğilimin, özellikle de bizim gibi cumhuriyeti demokratikleştirme hedefiyle hareket eden, mücadele yürüten bir siyasi partinin yeni anayasa yazımı/yapımı ile ilgili olarak isteksiz davranma hakkı ve lüksü yoktur." ifadeleri kullanıldı.

BDP'nin, kaynağını tarafı olunan uluslararası sözleşmelerden almayan, evrensel değerlere aykırı bir 'kırmızı çizgisi' bulunmadığının belirtildiği mektuba, şöyle devam edildi: "Barış ve Demokrasi Partisi olarak hiçbir partinin de Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na 'kırmızı çizgi' dayatma hakkının olmadığına inanıyoruz. Eşitler arasında 'kırmızı çizgilere' yer olmaz, bu çizgiler ancak ast-üst ilişkileri içinde mümkün olabilir. Bizim görüşlerimiz ve önerilerimiz, dünyadaki temel insan haklarının geldiği noktaya, salt biçimsel değil tam ve gerçek bir demokrasinin kurumsallaştırılması çabalarına ve bu ülkede yaşayan tüm yurttaşların birinci sınıf yurttaş olarak hak ve özgürlüklerinin garanti altına alınmasına dayanır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 60 yıldır ulaşmaya çalıştığı Avrupa Birliği üyeliği de aslında bu yaklaşıma dayanan bir yeni anayasayı gerektirmektedir. İlla bir kırmızı çizgiden söz edilecekse; Barış ve Demokrasi Partisi olarak bizim olmazsa olmazımız yurttaşların katılımına açık gerçek ve tam bir demokrasinin kurumsallaşmasıdır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda da bu tavrımızı sürdürdük. Üstelik son derece karmaşık, katmanlı ve çok boyutlu hale gelmiş etno-politik bir mesele olan Kürt sorununun çözümü noktasında bir diyaloğun başladığı bu dönemde, bizim açımızdan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmaları ve yeni anayasa yapımı kritik bir rol oynamaktadır. Kürt sorununun demokratik çözümü açısından sivil, demokratik, çoğulcu yeni bir anayasa büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na her zaman yapıcı önerilerle katkı sunmanın çabası içerisinde olduk. Uluslararası belgelerin, tarihsel deneyimlerimizin ve geçmiş anayasaların yaşattığı kuramsal ve pratik sorunların tartışmaları ışığında çözüm üretmeye, öneri sunmaya gayret ettik. Kaldı ki siyasi partilerin Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda farklı görüşlerinin olduğu bu komisyonla ortaya çıkmamıştır. Tam da bu nedenledir ki Türkiye toplumu, hâlen darbe anayasasıyla yönetilmeye devam etmektedir."

"HERKESE GÖREVİNİ HATIRLATTILAR"

"Bu komsiyon; Türkiye halklarının eşit yurttaşlık haklarına, cunta anayasasıyla hakları gasp edilen tüm farklı toplumsal kesimlerin temel haklarına kavuşmasını sağlayacak ciddi bir müzakere masasıdır." denilen mektupta, "Hepimizin görevi bu müzakereyi demokratik yeni bir anayasanın yazılmasına doğru evriltmek ve süreç tıkandığında yaratıcı önerilerle önünü açmaktır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun mevcut tıkanıklık nedenini teknik bir takım gerekçelere bağlamanın doğru olmayacağını düşünüyoruz. Komisyonun ilerlememesinin nedeni, yeterince çalışmaması ya da düzenli toplantı yapmaması değildir. Böyle bir gerekçe gösterilmesi; Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerine, bu çalışmaya büyük emek vermiş olan danışman ve uzman arkadaşlarımıza da haksızlık olacaktır. Komisyonun yaşadığı sıkıntıların ve çalışmaların ilerleyememesinin temelinde siyasi yaklaşımlar yatmaktadır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, bu ülkedeki tüm yurttaşları kapsamak yerine birbiriyle milliyetçilik ve Türkçülük yarışına giren partilerin olumsuz tavırları nedeniyle tıkanmıştır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, eşit yurttaşlık temelli talepleri bölünme paranoyasıyla engelleyenler tarafından tıkatılmıştır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, gerçek ve tam bir demokratikleşmeden korktuğu için mevcut cunta anayasasının bile gerisinde bir monolitik yapıyı savunanlar tarafından tıkatılmıştır. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, cunta anayasasını savunan partilerle milliyetçilik yarışına giren iktidar partisinin tutumu nedeniyle tıkanmıştır. Tüm bu nedenlerle komisyondaki tartışmalar da dahil olmak üzere, üzerinde uzlaşma sağlanmamış olsa dahi taslağın bütünüyle kamuoyunun değerlendirmesine açılması zorunluluğunu bir kez daha belirtmek isteriz. Bu durum, komisyonun başlangıçtaki bölge toplantılarında ortaya koyduğu 'Anayasayı halkla birlikte yapacağız' perspektifine de uygundur. Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları başladığında Barış ve Demokrasi Partisi olarak, hangi noktadaysak bugün de aynı yerde duruyoruz. Kürt sorunu ekseninde başlamış olan diyaloğun bir an önce gerçek ve derin bir müzakereye dönüştürülmesi bakımından yeni anayasanın önemi daha da artmıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa darbe neticesinde değil, parlamento çatısı altında temsil edilen siyasi partilerin yazacağı yeni anayasa çok önemli bir meşruiyet zeminine işaret etmektedir. Türkiye’de tüm yurttaşların hak ve özgürlüklerinin garanti altına alındığı, her tür vesayetin tasfiye edildiği, devlet aygıtı merkezli değil, insan ve toplum merkezli bir yaklaşımın garanti altına alındığı ve farklılıklarımız ile çokluklarımızın tehlike değil, zenginlik olarak görüldüğü yeni bir anayasa ancak böylesi bir zeminde yazılabilir. Biz yeni anayasa yazımının arkasında çok güçlü ve gerçek bir demokratikleşme talebinin olduğunu çok iyi biliyoruz. Herkesi de bunun farkında olmaya ve gerçekçi çözüm önerileriyle yeni ve sivil bir anayasanın yazılması için sorumluluk almaya davet ediyoruz. Bu yapılmadığı zaman, Türkiye toplumunda anayasaların ancak cunta güçleri tarafından yazılabildiği yönündeki kötümser ve militarist yaklaşım güçlenecek ve demokrasi masasına inananların eli zayıflayacaktır."






CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.